NBA Playoff’larda beklenmedik sonuçlar!

Öncelikle Cleveland Cavaliers ile başlayalım...

Coşkun Karaca coskunk@internethaber.com

Öncelikle Cleveland Cavaliers ile başlayalım. Seri şu anda 1-1 ancak siz bu yazıyı okurken sabaha karşı oynanacak olan 3. maç bitmiş olacaktır. Lakin ben yorumları 1-1 üzerinden yapacağım.

İlk maçı beklenmedik bir şekilde rahat kazanan Indiana Pacers’a 2. maçta cevap vermek gerekiyordu. Cleveland beklenilen cevabı verdi ve seriye denge geldi. Şimdi mevcut duruma bir göz atalım.

2. maçın en dikkat çeken olayı, LeBron James’in olağanüstü performansıydı şüphesiz. Zaten LeBron bu kadar iyi oynadığı zaman, o maçı kazanmak her takım için kolay olur. Cleveland’a özel bir şey değil.

2. maçta LeBron James; 46 sayı, 12 ribaund ve 5 asist ile oynadı. Bu muazzam performansa rağmen arkadaşları James’e ayak uyduramadığı için Indiana maçın sonunda oyuna ortak oldu. Belki 2-3 dakika daha olsa Indiana maçı alabilirdi bile.

Cleveland’da problem tam olarak şu: LeBron James’in dışındaki kimse ne yapacağını bilmiyor. Tam anlamıyla bir kaos var.

“Elime top geçtiği zaman, bir şekilde kendime pozisyon yaratıp topu potaya gönderebilirsem ne ala” diyormuş gibi herkes… Cleveland’ın etkili bir çember savunucusu yok. Bu sebeple sezon boyunca iyi bir savunma takımı olamadılar zaten. Ancak artık hücumda da problem yaşıyorlar. Koç Tyronn Lue’nun elinde çok iyi alternatifler yok. Bunu kabul ediyorum ama Lue’nun elindeki oyuncuları da tam verimli kullandığı söylenemez. Durum böyle olunca işin içinden ancak LeBron James’in çok ekstra oynaması halinde çıkabiliyorsunuz.

Kaldı ki rakip Indiana Pacers, kimsenin beklemediği kadar derli toplu oynuyor. Victor Oladipo’nun etrafında görev tanımı yapılmış, ne yapacağını bilen yetenekli oyunculardan kurulmuş bir takım.

Skor ne olursa olsun maça tutunmaktan vazgeçmeyen, son derece istekli, oynamaktan keyif alan bir takım görünümünde Indiana...

Nihayetine varacak olursak; gerek tecrübe farkıyla, gerek LeBron James gibi NBA tarihinin en değerli oyuncularından birine sahip olmanın verdiği avantajla Cleveland Cavaliers, bir şekilde Indiana Pacers’ı eleyecektir.

Fakat mesele yarı finalde başlıyor bence. Çünkü James ve arkadaşları toparlanamazsa, bu Cleveland’ı, Toronto Raptors darmadağın eder. Her seferinde duvara çarpan taraf Toronto oluyordu ancak bu sefer işler çok farklı olur…

***

Portland Trail Blazers – New Orleans Pelicans eşleşmesine ne dersiniz?

Seri malumunuz olduğu üzere 3-0 Pelicans lehine. Peki, nasıl oldu da bir adım önde olan Portland, seride 3-0 geriye düştü? Şimdi ona biraz bakalım.

Bildiğiniz üzere Anthony Davis sezonun 2. yarısında inanılmaz işler yapmaya başlamıştı. Bir ara alev alacak diye korktuk hatta. Ancak en sonunda kabul edilebilir bir seviyeye geldi. Bir insanın yapabileceği şeylerin daha fazlasını yapma konusunda inat etmemesi iyi oldu mesela.

O inanılmaz performansını biraz aşağı çekti dediğime bakmayın. Muazzam işler yapıyor. Şu anda Playoff’ların ilk üç maçı itibariyle; 28.3 sayı, 12.3 ribaund, 2.7 blok ortalamasıyla oynuyor. Rajon Rondo ve Jrue Holiday’in de vites yükseltmesiyle New Orleans Pelicans bir anda seriyi 3-0 yaptı.

Portland cephesinde ise Damian Lillard’ın performansındaki düşüş ile New Orleans’a karşı direnemez hale geldiler. Lillard, zaten etkili savunma yapan bir kısa oyuncu değil. En önemli kozu hücum. Bu bağlamda normal sezonda maç başına 26.9 sayı atarken, bu oran Playoff’larda 18.3’e düştü. Düşüş belki çok fazla değil ama rakip ileri adım atmışken, Portland’ın geriye yarım adım dahi atması bu sonucu doğurdu. Ayrıca son maçta uzun forvet olarak sahada yer alan Nikola Mirotic’in 30 sayısı ise maçın tuzu biberi oldu.

Bu seri artık bitti. Portland’ın 3-0 geriden gelip 4-3 kazanma ihtimali, bir oyuncunun bir maçta 200 sayı atma ihtimaliyle aynı…

Sağlıcakla kalın…