GSF Müzik Bölümleri,
Konservatuarlar ve GSE Müzik Eğitimi Bölümleri’nin;
“amaçları-hedefleri-sınırları belirlenmeli ve ona göre eğitim
programları hazırlanmalıdır.”
YÖK’e bu konuda, önemli bir görev
düşüyor.
2019 Türkiyesi’nde, kesinlikle; “müzik
öğretmeni yetiştiren bölüm ve programlarda Türk müziği yer
almalı”, “tek taraflı bir müzik empoze edilmemelidir.”
Türk müziğine eğitimde yer vermeyen, “müzik öğretmeni yetiştiren”
kurumlara uyarı yapılmalı, çocuklarımızın istediği alanda/çalgıda
yürümesi sağlanmalıdır.
İTÜ
TMDK 2009/2012 (C.A.+ Ş.B.) yönetiminde; Konservatuarın kuruluş
amaçlarına uymayan uygulamalar yapılmış ve batı/Avrupa müziği
çalgıları da eğitime alınmıştır. 1975’te kurulan İstanbul TMDK’nın,
1982 yılında İTÜ Rektörlüğü’ne verdiği; amaç ve hedefleri içeren
Yönetim Kurulu Raporu’nda, böyle bir “uygulama sözü”
yoktur…
https://www.internethaber.com/37-yilinda-itu-turk-musikisi-devlet-konservatuari-1223868y.htm
Örneğin, geçtiğimiz aylarda İTÜ TMDK’da;
“flüt dinletisi/atölyesi” yapılmıştır. Oysa, yıllardır, Türk
müziğine eğitimde yer vermeyen; MSGÜ + Hacettepe Ün. + 9 Eylül
Ün. Devlet Konservatuarı’nda; ney/bağlama/kanun v.b.
dinletisi/atölyesi görmek, duymak mümkün
değildir.
O halde, ne yapılmak
istenmektedir?
İki
soru: İTÜ TMDK’da, kuruluş felsefesine/amaçlarına göre, 44
yılda “kurumsallaşma” olmamış mıdır?
Neden?
Ya
da MSGÜ/Hacettepe Ün./9Eylül Ün.Konservatuarları’nda
“kurumsallaşma” olmuş mudur?
Nasıl?
Diğer bir konu; Müzik ve GS alanları; hala
-akademide- kabul görmemektedir? YÖK Kurullarına; bir Müzik/Güzel
Sanatlar akademisyeni atan(a)mamış, Müzik/G.S. alanına, başka
alan akademisyenleri karar verir olmuştur.
Aslında, YÖK’te, sadece “Prof.” değil, “her
unvan” oranında, “temsil edilmelidir.” Bu, neden
olamamaktadır? Çok mu zordur?
Prof. olan; en akıllı, en iyi sanatçı, en iyi
bilimci, en iyi idareci, en iyi konuşan, en kişilikli, en sosyal
v.b. demek midir? Elbette, hayır!.. Unvanlar, akademisyenin
kişiliklerini göstermez. Unvanlar; YÖK’ün koyduğu
kriterleri, hakkınca ya da çalarak/yanlış yollardan yerine getirip,
puan karşılığı verilen bir titrdir.
Dolayısı ile, Rektör ve Yardımcıları hariç;
bütün görevlerde önce Prof., sonra Doç., yoksa Dr.Öğr.Üyesi v.b.
sıralamasına ve yanlışlığına son verilmelidir. Böylece,
rektörlerinde eli rahatlayacaktır..
Konservatuarlar, “dikkatle/özenle idare
edilmesi” gerekli hassas kurumlardır.
“Kişiliği gelişmemiş,sosyalleşmemiş, alanında
liyakatlı olmayan hiç kimse” idareci olmamalıdır.
Bugün için 47’ye ulaşan Konservatuar sayısı
çoktur; “yetişmiş kaliteli kadro” sıkıntısı vardır.
88
GSF ve 15 GSF Müzik Bölümü çoktur; “yetişmiş kaliteli” kadro/sanat
insanı” yoktur.
25
GSE Müzik Eğitimi Bölümü çoktur; “yetişmiş kaliteli kadro”
sıkıntısı vardır.
55
Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi çoktur; “yetişmiş kaliteli öğretmen
kadro” sıkıntısı vardır. Ve, maalesef; mezunlar arasında uçurum
vardır..
Sanat kurumları; az ve öz olmalı, kadroları
liyakatlı isimlerden oluşmalı, mezunları parmakla
gösterilmelidir.
Üniversite sistemi böyle diye, “50 puan” ile
mezun olandan bir yarar gelmez ve lisansta geçirilen zamana ve
emeğe yazıktır.
Elbette; yüksek lisans ve Dr./Sy.
programları lisansı tamamlayan/bütünleyen derslerden oluşmalı ve
ders veren akademisyenler özenle seçilmelidir.
Ders
planları yukardan aşağı değil, aşağıdan yukarı doğru; Lisans+Yüksek
Lisans+Dr./Sy. olarak yapılandırılmalıdır.
Müdürlük/Bölüm Başkanlığı değişince,
göreve göre ders dağıtılan sistemden bir yarar gelmemektedir. Ki,
bu güne kadar da böyle gelmiş ve gitmektedir.
Sonuç: Sorunlar, çözülmek için vardır, sümen
altına almak için değil.