Kahramanlar ve şarlatanlar...

Hayat, insana bazen inanılmaz fırsatlar sunar. O an, alacağınız kararlar ve atacağınız adımlar geleceğinizi belirler.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Hayat, insana bazen inanılmaz fırsatlar sunar. O an, alacağınız kararlar ve atacağınız adımlar geleceğinizi belirler.

O an, herşey zihninizdeki ve ruhunuzdaki güce bağlı olur. Kahraman olmak da, şarlatan olmak da sizin elinizdedir. 

Çok küçük bir kıyaslama yapmam gerekirse...

Ömer Halisdemir, o mahşer gecesinde tetiği çekmemiş olsa, bugün pek çoğumuz adını dahi bilmeyecektik. Hainlere karşı koyduğu ve vatanını canından aziz bildiği için kendini feda ederek adını kahramanlar listesine yazdırdı.

Rahmetle anılıyor.

Hayat o gece darbeci Semih Terzi'ye de tarihi bir fırsat sundu. Kendi ülkesine ihanet etmeyip darbenin karşısında dursa, bugün 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar gibi kahraman olacaktı. Hain olmayı seçti, hain olarak öldü.

Lanetle anılıyor.

Hayat o gece en büyük fırsatlardan birini de CHP lideri Kemal  Kılıçdaroğlu'na sundu. 

Hem de ne fırsat...

O gece Atatürk Havaalanı'na indiğinde, darbecilerin Atatürk Havaalanı'nı tanklarla kuşattığını öğreniyor. Dışarıda onbinlerce insan tankların önüne saf saf dizilmiş, darbeye direniyor.

O an, VİP salonundan fırlayıp bir tankın üzerine çıksa, adını tarihe altın harflerle yazdıracak. 

Ama o ne yapıyor?

Kapıdaki tanklara gözükmeden, partili arkadaşlarıyla beraber tabana kuvvet kaçıyor. Saklandığı bir evden bağlandığı televizyonlara, "Arkadaşlar bilgi veriyor. Dikkatle izliyoruz" demekle yetiniyor.

O gece aynı saatlerde bir başka "adam", Marmaris'ten telefon görüntüsü vasatısıyla bağlandığı televizyonlara, "Halkımı meydanlara davet ediyorum. Ben de birazdan meydanda olacağım" diyor.

Cellatların peşine düştüğü gecenin karanlığında İstanbul'a iniyor ve halkıyla beraber darbecilere direniyor. 

Onun içindir ki halk birine "kahraman", diğerine "şarlatan" diyor.

*****

Yazıyı yazarken, Selahattin Demirtaş ile Figen Yeksekdağ başta olmak üzere 13 HDP'li vekilin gözaltına alındığı haberi geldi.

Ne tuhaf...

Hayat, yukarıda saydığım tarihi fırsatların bir benzerini HDP'lilere de sunmuştu 2014 yılının baharında...

Çözüm Süreci'nde başroldeydiler. PKK'nın silah bırakması an meselesiydi. Bir ulus, onların barışı getireceğine inanıyordu. Kobani bahanesiyle 51 kişinin hayatına malolacak talimatı vermelerine rağmen, Çözüm Süreci'ne halel gelmesin diye kimse onlara dokunmadı.

2015 yılı ise tam anlamıyla altın çağıydı onlar için...

"Bu ülkeye barışı bir getireceğiz. Terörü biz bitireceğiz. Dağdakileri biz indireceğiz" dedikçe yıldızı parladı. "Türkiyelileşme" iddiasıyla girdiği seçimden zaferle çıkınca, başta Kürtler olmak üzere pek çok kesimin sevgilisi oldular.

Yapacakları tek şey, ölüm saçan zebani edasıyla Türkiye'ye saldıran PKK ile aralarına mesafe koymaktı. "Biz bu millete söz verdik ve bu sözümüzü tutacağız" demiş olsalar, isimlerini dünya tarihine yazdıracaklardı.

Bunu yapmak yerine, teröristlerin yaveri olma yolunu seçtiler. Murat Karayılan'ın, Cemil Bayık'ın kuklası gibi davrandılar. Terörü yeniden hakim kıldılar, devlete meydan okudular.

Devran değişmeyecek, kimse kendilerine dokunmayacak, dokunamayacak sandılar.

Şehitlerin, gazilerin ve suçsuz günahsız yere katledilen masumların hesabı sorulmayacak sandılar. Yasin Börü'nün ahının kendilerini bulmayacağına inandılar. Belediye araçları maharetiyle açtıkları hendeklerin, KCK bildirisiyle Kürdistan'ı ilan etmenin bir bedeli olmayacağına kanaat getirdiler.

Şimdi ise, "Korkma, seni adil yargılayacağız" diyerek tehdit ettikleri "adam"ın yönettiği ülkede, birer "adi katil" olarak sorguya çekiliyorlar.

Oğlu Kobani olayları sırasında katledildiğinde, "Tarih seni unutsa da Amed'in Müslümanları seni unutmayacak katil Sılho" diye acıyla inleyen Abdulvahap Kaplan'ın gözü aydın olsun.

Kurban eti dağıtırken barbarca katledilen Yasin Börü'nün ruhu şad olsun.

Bugünleri gösteren Allah'a şükürler olsun. 

Dokunulmazlık zırhına güvenerek devleti tehdit edenler, sırtını PKK'ya dayayanlar hesap veriyor.

O zaman ne yapıyoruz?

"PKK Münbiç'i ele geçirmiş, haydi dans" diyen Demirtaş'a kendi sözleriyle cevap veriyoruz. 

"Haydi dans Demirtaş, haydi dans!"

Dipnot: Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan Fetö/PKK operasyonunu, Fetö'den sanık bir savcıya yaptıran devlet yöneticisine minnettarız! Elde savcı kalmamış olacak ki böyle bir kepazeliğe imza atıldı herhalde! Bir soruşturma ancak bu kadar sulandırılabilirdi.

Vallahi çok tebrikler!