İsrail'le neden ve nasıl anlaştık?

Aslına bakarsanız Türkiye'nin İsrail'e dayattığı şartların tamamı çok önceden kabul edilecekti. Ancak İsrail'li yetkililer Erdoğan'ın gideceğine inandırıldı!

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Türkiye ile İsrail uzun ve çetin geçen pazarlıklar sonucu anlaşmaya vardı.  Bilindiği üzere, ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye'nin üç şartı vardı.

İsrail dünya kamuoyu önünde Türkiye'den özür dileyecek, Mavi Marmara Gemisi'nde şehit edilenlerin ailelerine tazminat ödenecek ve Gazze'ye uygulanan ambargo kaldırılacaktı.

İlk iki şart çok önceden kabul edilmişti zaten.

Ancak Türkiye'nin en önemli şartı, Gazze'ye ambargonun kaldırılmasıydı. Aslına bakarsanız o şart da çok önceden kabul edilecekti. Ancak İsrail'li yetkililer bu konuyu zamana yaymayı uygun buldular.

Çünkü, planlarını AK Parti'nin ve Erdoğan'ın gitmesi üzerine kurdular.

Gezi ayaklanmasının başarılı olmasını beklediler, olmadı. Ardından Fethullah Gülen'i devreye sokarak 17/25 Aralık darbesi üzerinden Erdoğan'ı indirmeye çalıştılar, yine olmadı.

Bu kez Çözüm sürecinin derin dondurucuya kaldırılmasına bel bağladılar. Güvendikleri PKK hem kırsalda, hem de şehirlerde helak olup gitti. 

Son olarak Rusya ile yaşadığımız uçak düşürme krizi de sonuç vermeyince çaresiz şekilde masaya oturmak zorunda kaldılar.

Şimdi gelin, anlaşma maddelerini tek tek detaylandıralım.

1 - İsrail'in özür dilemesi...

Bu maddeyi kuru bir özürden ibaret görmeyin. Yani bu basit bir "Pardon" meselesi değildir. İsrail, kurulduğu tarihten bu yana ilk kez bir ülkeden resmi olarak özür diliyor.

Bu özür, "Biz Mavi Marmara Gemisi'nde suçsuz günahsız insanları öldüren bir ülkeyiz" anlamına geliyor. Bunu söyleten ülke Türkiye, söyleten adam Erdoğan'dır.

2 - Tazminat ödenmesi...

Bazı kesimler, "Öldürülen onca insanın kanı ve canı 20 milyon dolarcıkmış. AK Parti şehit kanlarını ucuza sattı" diye yorumlar yapıyor.

Bu kesimlerin anlamadığı şey şu:

Mesele üç beş kuruşun pazarlığı değil. Uluslararası hukukta bir devletin tazminat ödemeyi kabul etmesi demek, suçun tamamını itiraf ve kabul etmesi anlamı taşıyor. Yani 50 cent ödense dahi bu durum tarihe not olarak düşülüyor.

Şöyle bir örnek verirsem sanırım daha iyi anlaşılır.

Ermenistan, soykırım hayali üzerinden yıllardır Türkiye'ye özür diletmek ve tazminat ödetmek için lobi çalışmaları yapıyor ama başarılı olamıyor.

Biz İsrail'e tazminat ödeterek bunu başardık!

3 - Gazze'ye ambargonun kaldırılması...

Bu maddenin Türkiye'nin istediği ve dayattığı gibi kabul edildiğini söylemek mümkün değil. Zaten Türkiye ambargonun kaldırılması isteğinin gerçekleşmeyeceğini en başından itibaren biliyordu.

İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargoyu tamamen kaldırması demek, bir kaç yıl içinde yok olmayı göze alması demekti. Bir başka deyişle 1948 şartlarına geri dönüp, işgal ettiği toprakların yüzde 26'sını Filistinlilere geri vermesi demekti. 

Bunun olmayacağı biliniyordu ve Türkiye bu nedenle çıtayı çok yukarıdan koydu. Gelinen noktada, Gazze'ye uygulanan ambargonun esnetilmesinde karar kılındı.

Sahi...

Mavi Marmara Gemisi neden Filistin'e gidiyordu? Ambargoyu delmek ve açlıkla, yoklukla mücadele eden Gazze halkına insani yardım götürmekti değil mi? 

Peki Türkiye'nin altına imza attığı anlaşmada ne yazıyor? Gazze'ye bir elektrik santrali kurulması, gıda, su ve diğer sağlık ihtiyaçlarının karşılanması. Ayrıca arıtma tesisi yapılması...

Bu şartlar Gazze'yi, Gazze'de yaşanan insanlık dramını bilmeyenler için basit olabilir.

Ama şunun bilinmesini isterim.

Gazze'ye sokulan bir küçük çikolata bile, 75 çocuğa bölüştürülüyor. Temel gıda maddelerini Gazze'ye sokmak mümkün değil. Siz gidin bu maddenin şartlarını Gazze'de yaşayanlara sorun.

Hamas lideri Halid Meşal, "Türkiye'ye Gazze ablukasının kaldırılması şartını koştuları için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Eğer Türkiye Gazze'de ablukanın kaldırılması şartıdan vazgeçseydi uzun zaman önce anlaşma olurdu" diyerek minnetini sunuyor.

Filistin lideri Mahmut Abbas, Türkiye'ye teşekkürlerini ve dualarını gönderiyor. Erdoğan, hem Halid Meşal, hem de Mahmut Abbas'la konuşarak ve onların rızasını alarak İsrail'le pazarlık yapıp anlaşıyor.

Filistin halkı bayram ediyor, İsrail medyası, "Türkiye karşısında diz çöktük? Teslimiyet anlaşması imzaladık!" diyerek Netenyahu hükümetini yerin dibine sokuyor.

Ama içimizdeki bazı ruh hastalarına göre Diz çöken ülke Türkiye'ymiş! Bir kaç ay önce, "Bize ne Gazze'den, bize ne araplardan" diyen namussuz, şimdi "Arapları mücadelelerinde sattınız" diyor.

Düne kadar "Güneyde sevdiğimiz ülke" diyen, "Otoriteden izin alınmalıydı" diyen hahamın müritlerini bir görseniz.

Hepsi El Kassam Tugayı'nın generali gibi yazıp çiziyor.

Hele CHP'li tayfa...

Anlaşmadan önce, "Bölgede hiç dostumuz kalmadı. AKP'nin dış politikası bir facia. Ülke iyi yönetilmiyor, gelince herkesle dost olacağız" diyenler şimdi ise "Yahudi dostu Erdoğan, İsrail'le niye anlaşıyoruz, AKP tükürdüğünü yalıyor" diyor. 

Dostlar...

Dünyada dengelerin değiştiği inanılmaz bir dönemden geçiyoruz. İsrail'le nasıl anlaşma yapılır diyerek olaya duygusal bir gözle bakacak durumda değiliz. 

Biz bir kabile değil, devletiz devlet!

Devletlerin mantık ve menfaat çerçevesinde yönetildiğini hepimizin kabul etmesi gerekiyor. Kimsenin İsrail'le kanka olma gibi bir niyeti, düşüncesi yok.

Yapılan anlaşmayı "Türkiye tükürdüğünü yaladı" diyerek pazarlamaya çalışan sosyal medya soytarılarına aldanmayın. 

Bırakın "Bizim otoritemiz nasıl olur da düşmanımız Erdoğan'ın elini öper" diye kudurup dursunlar!

Dipnot: Konuyu medyaya yansıyış biçimiyle ele alıp yorumladım. Başbakan Binali Yıldırım'ın bugün kapsamlı bir açıklama yapması bekleniyor. Farklı detaylar ve eksik maddeler olursa bunu bir başka yazıda ayrıca değerlendiririz.

twitter.com/slymnoz

facebook.com/suleymanozisik