Topluluk karşısında konuşurken, önemli bir
görüşme sırasında ya da bir sınav anında heyecanımızı yenebilmek ve
rahat olmak en çok, beyin gücümüzü üst düzeyde kullanmamıza
yardımcı olur.
Beyin gücümüzü tam olarak harekete
geçirdiğimizde, kapasitemizi doruk noktada kullanmaya başlarız.
Çünkü rahat olduğumuzda, beynimizdeki
bilgilere daha hızlı ve kolay ulaşırız ve aynı zamanda orijinal
düşünceler üretiriz.
Aynı zamanda öğrenirken de bilgileri
beynimize daha etkili kaydederiz.
Heyecan ve stres anında, hafızamız devre
dışı kalır. En basit bilgileri bile hatırlayamaz hale geliriz.
Rahat olma anında, konsantrasyonumuz çok
güçlü, enerjimiz yüksek olur.
Heyecan ve stres anında, konsantrasyonumuz
dağılır, enerjimiz tükenir.
Peki, bunu nasıl yapacağız?
1- Nefes al
Her şey nefesle başlar, nefesle biter.
Nefes, duygularımızı yönetmede en önemli
etkendir.
Çünkü beyin gücümüzü etkin olarak kullanmak
için yeterince oksijene ihtiyacımız vardır.
Nefes alış veriş şeklimizi
değiştirdiğimizde, duygularımızı da deştirmeye ve kontrol etmeye
başlarız. Bunun için de şu şekilde bir nefes egzersizi size faydalı
olacaktır:
Burundan derin diyafram nefesi alın.
Biraz içerinizde tutun.
Ve yavaşça ağızdan dışarı verin.
Burada temel amaç; aldığımız nefesi biraz
içimizde tutarak beynimize ihtiyacı olan oksijeni göndermektir.
2- Gevşe
Belli oranda gergin olduğumuzda kaslarımızı
gevşetmekte zorlanırız. Bu nedenle kaslarımızı daha kolay gevşetmek
için, kaslarımızı bölgesel olarak önce gerin sonra yavaşça serbest
bırakın.
Örneğin; önce el kaslarınızı gerin ve
serbest bırakın. Bunu iki defa yapın. Daha sonra kol kaslarınızı
gerin ve serbest bırakın…
Ve bu uygulamayı sırayla bütün vücudunuza
yapın.
3- Olumlu senaryoya
odaklan.
Hangi işi yapıyorsak yapalım; önümüzde her
zaman iki senaryo vardır.
Birincisi; ‘felaket’ senaryosu.
Bu senaryoya odaklandığınızda,
heyecanlanmaya, strese girmeye başlarsınız.
Çünkü vücudunuz nasıl ki bir hastalık
durumunda size ağrı, ateş gibi uyarılar veriyorsa bu tür durumlarda
da doğal olarak böyle uyarılarda bulunur.
Beyniniz size, “Dikkat! İstemediğin bir
şeyler olacak.” demektedir.
İkincisi ise ‘mutlu son’ senaryosudur.
Olumlu düşünceler, beynimizin alfa
dalgalarını artır ve daha kolay rahatlamaya başlarız.
Aslında zihninizde oluşturduğunuz senaryo
–evet siz oluşturdunuz, başkası değil- gerçekleşmedi, sadece
negatif bir hayal, ama şimdiden o senaryonun duygularını yaşamaya
başladık bile.
Öyleyse, madem bu olumsuz senaryoyu biz
oluşturduk ve bu durum bizi tıkıyor ve kapasitemizi kullanmamızı
engelliyor, o halde neden bu senaryonun tam tersini
oluşturmayalım.
“Kolaysa gel sen oluştur, oradan yazması
kolay!” diyebilirsiniz.
Ama bir dakika; beyninizdeki o negatif
senaryonun senaristi, oynayanı ve yönetmeni siz değil misiniz?
Evet sizsiniz?
Öyleyse, faydalı olacak senaryonun da
senaristi, oynayanı ve yönetmeni de sizsiniz.
Ve bunu yapabilirsiniz.
Beynimizi, usta bir yönetmen gibi
yönetmesini öğrenmeliyiz.
Sadece biraz zihinsel çaba gerekli…
İnanın çabanıza değecek…
4- Olumlu telkin
Telkinler, insanlar üzerinde ilaçlardan
daha etkilidir ve insanlar telkinlerle kendilerini aşarlar ve
açarlar telkinlerle kendilerini kilitlerler.
Bu nedenle; kendimize ve başkalarına olumlu
telkinde bulunmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.
Tabii, olumlu telkinde bulunurken şu kurala
dikkat etmeliyiz.
Beynimiz negatif talimatları
algılayamaz.
Sizin ne kastettiğinize değil ne
söylediğinize bakar.
Bu nedenle; olumlu telkinde bulunurken
olumlu ifadeler kullanmalısınız.
Yani “endişelenme” yerine, “rahat ol”;
“korkma” yerine “cesur ol” gibi..
5- Hata yapma payı
bırak.
Kendinize, küçük, gayet insani hata yapma
payı bırakın. Çünkü herkes hata yapar. Yapacağınız hataları
normalize edin. O zaman hatalarınıza takılıp abartmazsınız.
Hepinize mutlu, sağlıklı ve neşeli
bayramlar dilerim.