Hain pusuyu PKK kadar BDP de kurdu!
Abone olTürkiye'yi sarsan hain saldırının ardından yapılan ilk değerlendirmelerde PKK kadar BDP'de hedef tahtasında
Diyarbakır'daki hain saldırı Türkiye'yi
ayağa kaldırdı. Saldırının ardından yapılan ilk değerlendirmelerde
PKK kadar süreci tetiklediği gerekçesiyle BDP suçlandı. Prof. Dr.
Yasin Aktay, saldırıda BDP'nin günahı var derken, Mahir Kaynak
saldırıyla ilgili dış istihbarat örgütlerini işaret
etti. İşte saldırı sonrası yapılan ilk
değerlendirmeler;
Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'ndeki hain pusu sonrası ilk
değerlendirmelerde PKK'ya lanet yağdı. TBMM Başkanı Cemil
Çiçek, herkesin safını iyi belirlemesi gerektiğini
söylerken
" Ya demokrasiden yana olacağız ya da bu türlü kan ve kin
kusanlarla beraber olacağız'' diye konuştu.
İşte saldırı sonrası yapılan ilk değerlendirmeler;
Prof. Dr. İdris Bal
AK Parti Milletvekili
Türkiye olarak tecrübelerimiz var. Ne zaman sorunların üzerine
gidilse, projeler ortaya konulsa, çözüm yeri olarak Meclis işaret
edilse, birileri şiddetle terörle bizi durdurmuşlardır.
Türkiye doğru bildiği yolda devam edecektir. İnsanımızı kazanmaktan
vazgeçilmeyecektir. Şu da bir gerçektir ki demokratik
açılımın bir parçası da etkin bir güvenlik politikasıdır.
terörle mücadele bağlamında etkin bir çalışmanın yürütülmesidir.
Yani evet seçimler yapıldı. Halkımız büyük oranda kararını verdi,
emanetini verdi. Geçikmeli de olsa BDP'nin de yemin
etmesini istiyoruz. Ama böyle bir saldırı kafa karıştırıcı
bir durum. Demekki çözüm yeri olarak meclisin görülmesi, yeni
anayasadan bahsedilirken, terörün hararetlendirilmesi manidar
görüyorum.
ERGUN BABAHAN
(Gazeteci)
Şiddetle sonuç elde edimeyeceğini açıkça söylemeleri gerekir.
Şiddetle siyasi anlamda bir sonuç alınmayacağını söylemesi gerekir.
Öcalan, 15 Temmuz tarihi vermişti. Kandil'in bilinçli bir eylemimi,
yoksa örgüt içerisinde bağımsız bir grubun adımı mı şimdilik belli
değil. Bu saldırıyla sürece büyük bir darbe vurulduğu
kesindir.
PKK silahlı bir güç olarak orada durduğu sürece, demokratik
bir Türkiye'nin oluşması mümkün değil.
Bugün Türkiye'de yeni bir anayasa görüşülüyor. Orada insanların
gencecik evlatları can verirken, Türkiye'de adımlar
atılması zorlaşıyor. Bütün hedef buradada süreci tıkamak, yeni
bir Anayasa yapılmasını önlemek ve Kürt sorununun çözülmesini
engellemek olduğunu düşünüyor. Askeri operasyon elbet
olacaktır.
Prof. Dr. Nurettin Güz
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
Dekanı
Türkiye'nin son çeyrek asır ve özellikle son yıllarda yaşadığı
ilerleme hemen her dönemde farklı gerekçelerle engellenmeye
çalışılmaktadır. En büyük sorun olarak gösterilen adını ister
terör, ister PKK deyin, temel problem de çözülme noktasına
gelmiştir. Ancak terör örgütü ve ona destek verenler yine arabanın
tekerine kurşun sıkmayı yeğlemektedir.
"Kürt sorunu(!)" olarak adlandırılan çözülmeye çalışılan
konu gerçekte bölünme, özerklik adı altında parçalanma projesi
değilse başta siyasi parti veya aday olarak Meclis'e giren BDP
başta olmak üzere herkes bu elim olayı kınamalıdır. Sadece
kınamakla kalmamalı terörün sonlandırılması için gereken her şeyi
yapmalıdır. Benzer hemen her olaydan sonra yapılan sağduyu
çağrısının lafta kalmadığını hemen herkes göstermeli ve bu amaca
yönelik olarak terör, ona bulaşanlar ve kaynaklarının elimine
edilmesine çalıştığını herkese göstermelidir.
Kuşkusuz burada en büyük görev siyasi iktidara düşmektedir. Eline
silah alıp güvenlik güçlerine her fırsatta saldıran terör örgütünün
iyi niyetten anlamadığı, anlamayacağını dokuz yıla yaklaşan iktidar
döneminde görmüş olmalı. Kendisini samimi olarak bu milletin
parçası olarak bölge insanımızı kucaklamaya devam ederken elinde
silah güvenlik güçlerine karşı gelen her türlü kanunsuzu
göstermelik olarak değil gerçek anlamda elimine
etmelidir.
Diğer önemli bir görev BDP'ye düşmektedir. Bir anlamda terör
örgütünü masum gösterme çabalarını bırakmalı, bu tür olaylarda daha
önce yaptığı gibi göstermelik kınamaları bırakarak terör örgütünün
ortadan kaldırılması için gerçek anlamda irade ortaya
koymalıdırlar.
Klasik bir söz ama, birlikte yolculuk ettiğimiz geminin bu tür
darbelerle yara almasının zararı hemen herkese ama öncelikle ona
dokunacağı unutulmamalıdır.
RIFAT
HİSARCIKLIOĞLU
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanı
Terörün bir insanlık suçu olduğunu ve bu suçu işleyenlerin bu
ülkenin birlik ve beraberliğini bozamayacağını ama tarihe aşağılık
eylemlerin failleri olarak geçeceklerini bilmelidirler.
Tüm halkımızın yüreğini yakan bu haber dolayısıyla milyonların hissine tercüman olacağına inandığım şu ifadeyi kullanmak isterim ki; Milletimizin göz bebeği Mehmetçiklerimizin canına kastetmenin ne bir açıklaması ne de insanlığın vicdanında yeri vardır. Bu tür eylemler hiçbir amaç için hedefe ulaşacak araçlar olmayacaktır.
YRD. DOÇ. MAHMUT
AKPINAR
Turgut Özal Üniversitesi Öğretim Üyesi-
Zaman gazetesi yazarı
Şimdi yeni bir parlemanto oluştu. Kürt sorunun çözümüyle ilgili
olarak bir irade ortaya konuluyor. Çözüme gidilirken, şehitlerin
verilmesi; birilerinin bir Kürt sorunun çözülmemesini istediğini
ortaya koyuyor.
Eğer siz insanları kaçırırsanız, yeni şehitler verirseniz, o zaman
siz demekki çözüm istemiyorsunuz demektir. BDP yemin
hazırlanırken, dağdakiler bu çözümü istemiyor demektir. BDP'nin
normalleşmesi sanki istenmiyor. Siyasete örgüt
elamanlarının engellenmeye çalışılıyor gibi bir hava var.
BDP'nin de net bir tavır ortaya koymadığını
görüyoruz. Meclisin olduğu ortamda, hem silah hem de
siyaset olmaz. BDP'nin mutlaka ama mutlaka silahı savunmaması
lazım. Örgütün hareketlerine bir şekilde
kınayamıyorlar eleştirliyorlar. Siyaset
yapmak isteyen BDP'nin de duruş sorunu var. Bundan sonra
BDP'nin şiddeti net biçimde reddetmesi lazım, çözümü parlamentoda
bulması lazım. Çözüme bu kadar net bir irade ortaya
konmamıştı. Böyle bir ortamda 13 şehit verirseniz, örgütün veya
BDP'nin sahiplerinin bu sorunun çözülmesini istememesi anlamı
taşır. BDP'nin bunu kınaması ve normal siyaset yapması gerekir.
Doç. Dr. Cengiz Anık
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi
13 vatan evladının şehit edilmesi
pek çok bakımdan sorgulanması, irdelenmesi gereken elim, ama aynı
zamanda anlaşılması için hepimizin çok büyük bir özen göstermesi
gereken bir olaydır.
İyi şeyler olmasın diye, böyle bir sabotaj ve provakasyonla Türkiye
yüz yüze mi bıraklıyor? Muhtemeldir, dış politikamız ile ilgili son
birkaç yıllık güzergahımız pek çok mihrakı taciz etti ve onları şer
ittifaklarına yöneltti. Zaman bu konuda bizim için yegane
aydınlatıcı araç olacaktır.
Ben, bu şehadetlerin; BDP’lilerin yemin boykotundan, Dıyarbakır’ı
üs seçmelerinden, “özerklik” gibi kimi meydan okumalarından ve
hatta birkaç gündür sürdürülen “yemin”görüşmelerinden bağımsız
olarak anlaşılabileceği kanaatinde değilim.
Çünkü etnik siyaset, son yıllarda kendini, park
mafyası üyeleri gibi ifade ediyor:
Park mafyası üyesi uhucu çocuk karşınıza dikilip
diyor ya: “abi, parar verirsen arabana kimse zarar
veremez.”
Bu tehdit, siyasetin de diline girdi: “Eğer bizim
dediklerimizi harfiyen kabul etmezseniz kan
akar”
Umuyoruz ki akan kan, siyasete, tehditvari bu çirkin söylemi
sokanların, pazarlık şansına katkı sağlar kastı ile giriştikleri
iğrenç bir tezgahın ürünü değildir.
Doç. Dr. MAZHAR BAĞLI
(Diyarbakır Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
Öğretim Üyesi)
Doğrusu acıklı bir durum. Tükiye uzun bir süredir belli, bu konuda
uzun bir çalışma yapıyor. Her adımında belirli engellerle
karşılaşılacağını biliyorduk. Bu tabii terörün şiddetin ortadan
kalmasını arzu edenlerin, bu tür olaylarla da karşılaşması
mümkündür. Tererörün belli bir hedefi olmaz kendisini
gündemde tutmak ister. Siyasiler bunun siyasetle çözülmesini
isteyenler umarım bundan bir ders alırlar.
Ben daha açıkçası bu tür konularda konuşulduğu zaman sürecin
nazikliğini söylerken temkinli açıklamalar yapmaya özen
gösteriyorum. PKK'nın bu tür işlerden çözülmesini
beklemiyorum. Hele hele AK Parti döneminde sivil
bir çözümün parçası olmasını beklemiyorum. PKK'nın ve
birleşenlerinin AK Parti döneminde daha büyük bir direnç
göstereceklerini düşünüyordum.
Doç. Dr. Süleyman
Özeren
Polis Akademisi Öğretim
Üyesi
Böyle bir eylem Türkiye'de barış istikrarı istemeyenlerin
gerçekleştirdiği bir saldırıdır. Burada bu eyleme bu eylem
çervesinde BDP'nin tavrıyla değerlendirmek
gerekir. BDP'nin bu zamana kadar kullandığı şiddet içeren
söylemlerle bu tür eyleme psikolojik bir taban
oluşturduklarını belirlemek gerekiyor. Böyle bir eylemi tek
başına değerlendirmek süreci eksik
değerlendirmektir. Sürece şantaj yükü taşıyan söylemler
ekleyenler, bakın böyle olmassa böyle olur diyenlerin
tetiklemesidir.
BDP'lilerin biranevvel bu eylemi
gerçekleştirenlerin lanetlemeleri gerekiyor. Aksi takdirde
kendilerinin beklettiği erteledeği yaklaşımların hiçbir zemini
olmayacak. Türkiye'nin bir sabrı olduğunun bilinmesi
gerekir.
Bendevi Palandöken
TEST Başkanı
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı
Bendevi Palandöken de terörün bir insanlık suçu olduğunu
vurgulayarak, ''Terörle bir yere varılamayacağı, herhangi bir sonuç
alınamayacağı çağdaş dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. Türkiye
Cumhuriyeti güçlü bir devlettir bunun da üstesinden gelecektir.
Ancak giden canlar yerine gelmeyecektir'' değerlendirmesinde
bulundu.
Galip Ensarioğlu
AK Parti Milletvekili
..."AK Parti ve BDP arasında çözüme yaklaştığımız bir ortamda bu haberi aldık. Şehit olan 13 askere Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine sabır diliyorum.
Bu ölümler... Siyaset bunun için gerekli. BDP'liler bunun için
Meclis'e gelmeli. Hepimiz bu ölümler olmasın, bu kan dursun diye
çaba sarf etmemiz gerekir. Bize seçimlerden sorna gelişen
birtakım hoş olmayan hadiseler üzerine Meclis'e
gelmemek... Bunlar çok ağır kararlar. Bu hadiseler
hiçbirimizin içine sinmedi. Demokrasi adına halkın iradesine saygı
anlamında...
Türkiye'de ne zaman olumlu gelişmeler olsa daima karakol baskınları, toplumu şoke eden, geren büyük ölümler oluyor. Seçimden hemen sonra gerginlik... Bir çözüm var. Bu çözümü sabote etmek adına bir gerginlik. BDP ile AK Parti grubu görüşüyor. Diyalog açıklamaları ve Meclis'e gelme ihtimalleri var ve çözüm kapıda.
Türkiye'de değişime direnen, demokrasiye ve çözüme direnen gruplar her yerde var. PKK'nın içinde çözüm istemeyen, direnen gruplar var. Devletin içinde çözüm istemeyen direnen gruplar var. Bu tür olayların tamamı, bu gelişmeler Türkiye'de olmasın diye oluyor. Yetkili olan herkese sesleniyorum. Herkes sorumluluğunun gereğini yerine getirmek zorundadır. Hiçbir şey tesadüf değil. Nereden geliyorsa gelsin hepsi aynı amaca hizmet ediyor. Bu işler düzelmesin, yeni anayasa, çözüm süreci olmasın diye bu atmosfere uygun hareket etmemek lazım.
Bu olay Öcalan'a rağmen yapılmış bir operasyondur. Öcalan'la yapılan görüşmeler çok öncesine dayanıyor. Öcalan Türkiye'ye getirildiği günden bu yana zaten devlet görüşüyor. Geçmişte görüşenlerle ilgili ciddi kuşkular var ama bugünkü görüşmeler çözüm için.
Çözüm herkesin menfaatinedir. Çözümsüzlükten beslenen, bunun
üzerinden siyaset yapan hem ekonomik hem de ideolojik anlamdaki
statükocu güçler çok iyi bilsinler ki kaybettiler. Bu ülkeye daha
fazla yazık etmesinler.
İLGİLİ
HABERLER
"DİYARBAKIR'DA YÜREK DAĞLAYAN BASKIN: 13 ŞEHİT"
HABERİ İÇİN
TIKLAYIN
"ANKARA'DAN PKK'YA LANET VAR" HABERİ İÇİN
TIKLAYIN
"KANLI SALDIRIDA BDP'YE ÖFKE VAR" HABERİ İÇİN
TIKLAYIN
"BAŞBAKANLIK'TA KRİTİK TERÖR
ZİRVESİ" HABERİ İÇİN
TIKLAYIN
"DTK DİYARBAKIR'DA ÖZERKLİK İLAN
ETTİ" HABERİ İÇİN
TIKLAYIN