Fıkra tadında 'balık' hikayeleri

Hüseyin Avni Aker Stadyumu önünde bundan 37 yıl önce el arabasıyla köfte balık satarak başladığı iş hayatında 5 şube ve 150 çalışanıyla ismiyle markalaşan balık lokantası zinciri kuran Fevzi Çimşit (Fevzi Hoca), yeni kitabında ''fıkra tadında balık hikayeleri'' anlatıyor. Uzun yıllar öğretmenlik yaptığı için ''Fevzi Hoca'' olarak tanınan Çimşit, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'tan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na, sanatçı Ahmet Özhan'dan eski hakem Erman Toroğlu'na kadar Türkiye'nin farklı alanlarından birçok tanınmış simaya lokantalarında balık tattırarak ünlendi. Balık yapmaktaki hünerini, balıkla ilgili bilgilerini müşterileri ve vatandaşlarla da paylaşan Çimşit, ''Fevzi Hoca'dan Karadeniz Balıkları'' ile şimdiye kadar 8 baskı yapan ''Fevzi Hoca'dan Balıklarımız ve Doğal Tatları'' isimli iki kitap yayımladı. Fevzi Çimşit, ilk kitabından da yararlanıp yeni bilgiler eklediği ikinci kitabında, balıklarla ilgili fıkra tadında anılara yer veriyor. İNANMAM BALIĞIN İÇİNE PİL KOYDUN Fevzi Hoca'nın kitabında yer alan yaşanmış bazı hikayeler şöyle: ''Kalkan balığı saklandıktan sonra soğuk ortamlarda yaklaşık 18 saat daha solunum yapar. Sabahleyin almış olduğumuz kalkanları kesmeden dolaba koyarız. Gayemiz, hangi balığı yiyeceğine karar vermek için dolaba bakan müşterilerimize canlı kalkan gösterip reklam yapmak. Yine ne yiyeceğine karar vermek için dolaba bakan aileye, 'bakın kalkanımız hala canlı' dedim. Kalkanın canlı olduğunu gören bayan önce şaşırdı, bir süre sonra, 'inanmam! Balığın içine pil koydun da ondan hareket ediyor' demez mi.'' HAMSİ, BALUK MİDUR ''Balıkta bulunan fosfor nedeniyle diyaliz hastalarının balık yemesi yasaktır. Dr. Şükrü Ulusoy, diyet yapan hastanın fosforunu yüksek görünce sitemkar bir şekilde, neden diyete uymadığını sorar. Hasta, diyete harfiyen uyduğunu yemin billah anlatır. Doktor, son iki gün içinde yediklerini saymasını ister. Hasta, yediklerinin arasında hamsiyi de sayınca, doktor öfkeli bir şekilde, 'bak yine balık yemişsin' der. Hasta ise 'ama doktor bey, ben balık yemedum ki, hamsi yedum. Hamsi baluk midur' deyiverir.'' BALIĞIN KİTABINI YAZDIM AMA BRUNCH DİYE BİR BALIK DUYMADIM ''Ankara'da Çiftlik şubemi yeni açmıştım. Bir pazar günü 4 bayanı balıkları sergilediğimiz vitrin dolabının önünde karşılayıp 'hoş geldiniz' dedim. Bayanlardan biri, 'sizde brunch var mı' diye sordu. Şaşırıp kaldım. Kendi kendime balığın kitabını yazdım ama brunch diye bir balık duymadım dedikten sonra, 'efendim branç yok mezgit, barbun, kalkan var' cevabını verdim. Cevabımı duyan bayanlar kahkahalarla gülmeye başladılar. Arkamda da gülmekte olan garsona, 'oğlum neden gülüyorsunuz' diye sonunca cevabımı almış oldum. Brunch balık değil de bir kahvaltı türüymüş. Bunu da öğrenmiş olduk. Artık biz de brunch, pardon sabah kahvaltısı veriyoruz. Yazık, güzel Türkçemiz ne hale geldi.'' SERGEN'İN KİLOLARI ''Sergen Yalçın, Trabzonspor'da oynarken haftada 2-3 kez lokantama gelir ve bir oturuşta 4 kişilik (2 tava) yumurtalı mezgit yerdi. Trabzonspor'un o dönemki hocası Giray Bulak bunu öğrenince bana, 'Fevzi Hocam, Sergen'den gerekli verimi alamıyoruz. Çok kilosu var. Biz kilo vermesi için uğraşırken sen ona 2 tava balık yediriyormuşsun. Sergen'e fazla balık yedirme' diye sitem etti. Ama bir işletmeci olarak yapabileceğim fazla bir şey yoktu.'' MEZGİTTEN IZGARA YAPILINCA ''Trabzonspor, Elazığspor'dan Mehmet Ekşi'yi transfer eder. Ekşi, Trabzon'un Sotka mevkisindeki evimizin yan tarafına taşınır. Mehmet Ekşi balkonunda ızgara balık yapıyor. Ancak her tarafı simsiyah duman kaplamış. 'Kolay gelsin ne yapıyorsun' deyince, 'canım ızgara çekti. Ancak bu balıklar hemen dağılıp mangalın içine düşüyor. Yardımcı olur musun' dedi. Gittim ki ne göreyim, Mehmet Ekşi mezgit balığından ızgara yapıyor. Mezgit yumuşak olduğu için kesinlikle ızgarası yapılmaz.''

Internet Haber Mobil Uygulama

Fıkra tadında 'balık' hikayeleri