FETÖ'nün kirli oyunu dini cemaatleri böyle fişledi!
Abone olOrdudaki teröristleriyle darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü'nün lideri Fetullah Gülen'in bundan 40 yıl önce İslami cemaatleri fişlediği ortaya çıktı.
1971 muhtırasının ardından Sıkıyönetim Komutanlığı'na
sunulan irticai faaliyetler konulu İstihbarat Raporu'nda Gülen'in
faaliyetleriyle ilgili detaylar yer aldı.
Rapor'da Fethullah Gülen'in, Süleyman Hilmi Tunahan'ın
talebelerini ihbar ettiği, Nurcuların yine Gülen'in verdiği
bilgilerle çözüldüğü ve Gülen'in 'sinsi' amaçları yer aldı.
Teokratik Devleti Savunan Örgütler Raporu'nun ilk bölümünde
Süleyman Hilmi Tunahan Hocaefendi cemaati anlatıldı. Raporda
Süleymancılar cemaatini çözebilmek için yapılan çalışmalara
değinilerek Fethullah Gülen isimli vaizin yaptığı ihbarlara rağmen
başarılı olunamadığı vurgulandı. Gülen'in askere şirin görünmek
için diğer cemaatleri gammazladığı tespitine de yine aynı raporda
yer verildi.
İSLAM BİRLİĞİ İSTEYEN HERKESİ JURNALLEDİ
Sıkıyönetim Komutanlığı'na sunulan "Teokratik Devleti Savunan Örgütler ve Yapılanmalar" raporunda faaliyetleri ve amaçları detaylı şekilde izah edilen gruplar; tarikatlar, siyasi partiler ve yurtiçi-yurtdışı kuruluşlar olarak üç bölüme ayrılmış. Bu kuruluşlardan bazılarının devlet tarafından kurdurulduğu izah edilirken şu genelleme yapılıyor:
"Bu kuruluşların esas gayeleri siyasi sınırlar içinde önce
şeriat esaslarına göre bir devlet kurmak sonra hilafeti getirmek,
hilafet isminden yararlanarak bütün İslam ülkelerini birleştirerek
İslam birliğini sağlamaktır." Raporun ilk başlığı; Tarikatlar.
Dönemin Sıkıyönetim Komutanlığı istihbarat birimleri tarikatları
şöyle anlatıyor: "Osmanlı zamanı kurulan tarikatların miktarı 73
kadardır. Bu tarikatların bir kısmı kısa ömürlü olmuş, bir kısmı da
günümüze kadar faaliyetlerini sürdürmüş ve hala da
sürdürmektedir."
GÜLEN, FİŞLEMEYE YARDIMCI OLDU
Sıkıyönetim Komutanlığı, Süleyman Hilmi Tunahan'ın öğrencileri
oldukları için Süleymancılar olarak bilinen cemaati raporda şöyle
fişliyor:
"Yurdumuza küçük yaşta ailesiyle birlikte Silistre'den gelmiş
bulunan ve tahsilini İstanbul'da yaptıktan sonra 1921 yılında yine
İstanbul'da vaizlik yapan Süleyman Hilmi Tunahan daha önce
Nakşibendi tarikatına mensup iken bu tarikattan ayrılarak
Süleymancılık tarikatını kurmuştur. Liderleri Kemal Kaçar, Hilmi
Türkmen, Seyfettin Alkan, Hasan Arıkan, Nihat Tarhan, Hüseyin
Kaplan'dır." Raporda dikkat çeken en önemli ayrıntı ise bugüne
kadar Kur'an Kursları dışında en küçük bir şiddet hareketi dahi
olmayan Süleymancılar cemaatini şiddetle ilişkilendirmesi. Bu
tespitin ardından Süleymancıları Fethullah Gülen'in ihbar ettiği
bilgisinin verilmesi 'şiddet detayı Gülen'den mi' sorusunu akla
getiriyor.
SIKIYÖNETİMDEN YANA GÖZÜKÜYOR
İşte rapordaki şok ifadeler: "Sıkıyönetim döneminde bu örgüt
sinsice pasif kalmayı tercih etmiş, Fethullah Gülen isimli vaiz
tarafından yapılan tüm ihbarlardan da sonuç çıkmamıştır. Örgüt
faaliyetlerini çok iyi kamufle etmesini bildiği için, açık
vermediği kanısı hasıl olmuştur. Fethullah Gülen'in kendi sinsi
amaç ve idealleri doğrultusunda sıkıyönetimden yana gözükerek
karşıt gruplarda yer alan tarikatlara karşı istihbari bilgi vermesi
ve sonuç alınamaması, bu örgütün örgütlenme yapısının ihbarlarla
kırılmayacağı, bilakis içlerine girip hücre yapısını çözüp,
cezalandırmakla mümkün olacaktır. Fethullah Gülen örgütüne geniş
kapsamlı ileride değineceğiz."
DARBECİLER HALKA 'CAHİL' DİYOR
Yeni Şafak'ın haberine göre, rapordaki Nakşibendilik başlığı ise
Gülen'in böylesine içli dışlı olduğu, işbirliği yaptığı darbe
zihniyetinin halka bakışını çok net ortaya koyuyor: "Cumhuriyetin
ilanı ile tekke ve zaviyelerin kapatılması müteakip tarikat
mensupları yeraltı faaliyetlerine başlamışlardır. Anafikri dergah
olarak belirtilen liderlerinin evinde yapılan gizli toplantılarda
İslamiyetin ancak şer-i kanunların hakim olduğu bir memlekette
istenilen seviyeye çıkabileceği bu bakımdan teokratik devlet
düzeninin şart olduğudur. Bunun için faaliyet sahası daha ziyade
cahil koyu mutasıp, biraz geri zekalı halk kitleleridir.
Sıkıyönetim döneminde pasif kalmayı tercih ettiğinden hiçbir
icraatına rastlanmamıştır." Raporda Ticanilik'in MAH (MİT'ten
önceki istihbarat teşkilatı) tarafından istihbarat amaçlı
kurulduğuna değinilerek bir cümle ile geçiştiriliyor.
AMACI İÇİN HER ŞEYİ MÜBAH GÖRÜYOR
Sıkıyönetim raporundaki Fethullah Gülen ile ilgili bölüm ise
'1942 Erzurum doğumludur.' cümlesiyle başlıyor ve
şöyle devam ediyor:
"Said Nursi'nin oluşturduğu Nurculuk öğretisini kendisine göre yeniden yorumlayarak cemaat oluşumuna başlamıştır. Nurcuların birçok toplantısı ve örgütlenmeleri yönetici kadroları bilakis Fetullah Gülen tarafından yetkili kuruluşlara ihbar neticesinde çözüldü. Edirne ve Kırklareli'ndeyken cemaatin içinde yeni bir tarzın temsilcisi olacağını beyan etti."
DEVLETİ KULLANDI
"Etrafındaki zeki ve akıllı öğrencileri yetiştirerek devletin
önemli kademelerine yerleştirmeyi hedefliyordu. İzmir'de kendi
düşünce yapısına göre örgütlenmelere başlayarak geniş bir çevre
edinmeye başladı. Amacına ulaşmak için kullanabileceği her ne
olursa amaç için yapılması mubahtır söylemini cemaatine empoze
ederek değişik sivil toplum örgütleri içerisinde sivrilmeye
başladı. Bir yandan devlete şirin gözükecek, diğer tarikat ve
cemaatlerin tasviyesini sağlamak için devlet organlarını kullanmaya
başladı."
AKSİYON'DA KAZIM GÜLEK GÜZELLEMESİ
Hayatı boyunca tüm kirli yapılarla temas halinde olan Kasım
Gülek'in Gülen ile irtibatı artık sır değil. Yayınlanan belgelerde
Kasım Gülek'in Atatürk tarafından CHP'ye kaydedilmesi ve
milletvekili yapılmasıyla ilgili bilgilerin paralel medya
tarafından yalanlanmaya çalışılması da dikkat çekti. Kasım Gülek,
kendisinin Atatürk tarafından CHP'ye kaydedildiğini geçtiğimiz
günlerde okuyucuyla buluşan ve kendi ismini taşıyan biyografi
kitabındaki söyleşide de belirtiyor. Meral Balcı imzasını taşıyan
ve Yeditepe yayınlarından çıkan kitapta Gülek'i Atatürk'e tavsiye
eden üniversitenin Kolombiya Üniversitesi Rektörü Nicholas Murray
Butler olduğu bilgisi yer alıyor. Atatürk bu mektup üzerine Kasım
Gülek'i davet ederek sohbet ediyor ardından Recep Peker'i çağırıp
Gülek'in CHP'ye yazdırılmasını emrediyor. Kitapta konuyla ilgili
ifadeler şu şekilde:
"Bu görüşmeden sonra Atatürk Kasım Gülek'i millet meclisinde
görmek istediğini belirtmiş. Milletvekilliği için gerekli olan 30
yaşını doldurunca mebus yapılması emrini vermiş ve o akşam yemeğe
davet etmiştir."
ANGLOSAKSON YÖRÜNGESİNE GİRDİ
"Kasım Gülek'in babası Mustafa Rıfat Bey, İttihat ve Terakki
Cemiyeti'nin Çukurova bölge sorumlusuydu. Gülek'in iyi bir eğitim
almasının sebebi de babasının bu siyasi baskınlığı. 1918 yılına
kadar Galatasaray Lisesi'nde okuyan Gülek 1919'da üçüncü
sınıftayken bu okuldan ayrılıp Robert Kolej'de tekrar lise birden
başladı. Babası Mustafa Rıfat Bey'in İttifak Devletlerinin Birinci
Dünya Savaşı'nı kazanmalarında Amerika'nın oynadığı rolden hareket
ederek Amerikan siyasetinin dünyaya egemen olacağını öngördüğü
belirtiliyor. Bundan dolayı 1919 yılında oğlunu eğitimin Fransızca
olduğu Galatasaray Lisesi'nden alıp İngilizce ve Anglo-Sakson
kültürüyle eğitim veren Robert Kolej'e yazdırdı. Robert Kolej'den
birincilikle mezun olan Kasım Gülek'in Arapça ve Kur'an dersleri
aldığı bilgisini öğrendiğimiz mecra ise Gülen'in Aksiyon Dergisi.
Gülek, Aksiyon dergisinin 60. sayısında bu durumu şöyle anlatmış:
"Robert Koleji'nde her gün 1 saat İncil okutuyorlar. Babam hafız-ı
Kur'an. Babama kimse Rıfat Bey demezdi, Hafız Bey derdi. Fevkalade
dindar biriydi. Bunlar İncil okutuyor, oğlumun Müslümanlık tarafı
ne olacak? Kafasından karar vermiş, araştırmış, genç doçent
Şemsettin Bey'i (Günaltay) bulmuş. O her akşam gelir bana ve
kardeşime Müslümanlık dersi verirdi."
SAİD NURSİ HAKİKATE TAVİZSİZ
Sıkıyöneyim raporunda Nurculuk başlığı altında Bediüzzaman Said
Nursi ile ilgili tespitlere yer veriliyor. Bu tespitlerden bir
kısmı şöyle: "31 Mart vakasına katılmış delil yetersizliğinden
serbest bırakılmıştır. Milli Mücadele döneminde Kürt Teali Cemiyeti
kurucuları arasında yer almıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra
inkılapları beğenmeyen Said-i Kurdi, takibata uğramış, mahkum olmuş
ve sürgün edilmiştir. Dil, ırk ayrımı yapmadan Kur'an'a inananları
bir bayrak altında toplayarak hilafetin kurulmasını istemektedir.
Hakikate tavizsiz, gaddar, halifeliği getirmek için çalışır.
Liderleri Bekir Berk, Hüsrev Altınbaşak, Salih Özcan, Mehmet
Kırkıncı, Müslüm Selçuk, Mehmet Kayalar, Mehmet Kutlular'dır.
Nurcuların gayesi medreseleri ihya etmek, Risale-i Nur esaslarına
göre tabanda İslami esasları benimsemiş, bir kitle meydana getirmek
ve bu kitlenin gücü ile demokratik imkanlardan istifade ederek uzun
vadede teokratik bir devlet düzeni kurmaktır."