AB’nin şımarık çocuğu Yunanistan %55 katılımla gerçekleştirdiği
seçimde, sosyal devlet anlayışını savunan ancak liberal
uygulamalara boyun eğmekten başka seçeneği kalmayan Çipras’a
‘devam’ dedi…
Kim dedi? Sadece 5 milyon seçmenin çoğunluğu.
Gerisinin, yani %45’in çok da umurunda değil artık…
‘Tın’ yani!
Sözün özü, Çipras’ın bu sefer sırtını halka dayamadığı net!
Artık peşi sıra gelecek özelleştirme, kemer sıkma, sigorta
düzenlemelerine Aristo’nun torunlarının ne cevap vereceğini
bekleyip göreceğiz.
Ne var ki Çipras başta Almanya olmak üzere çoktan kreditörlerin
güdümüne girdi!
Tabi bizim göremediğimiz bir ‘oyun’ içerisinde
değilse.
Almanya VW skandalının yansımalarını damarlarında iyiden iyiye
hissetmeye başlıyor.
Görünen şu ki, Alman otomotiv endüstrisi topyekûn risk altına
giriyor…
Merkel belki de tümüne zarar gelmesin diye birinden vazgeçme
pahasına Premium markaları koruma yoluna gidecek…
Göreceğiz…
Suyu bulanıklaştıran husus ise, bu durumu fırsata çevirmek
isteyen başta Fransa olmak üzere diğer otomotiv üreticisi ülkelerin
Almanya aleyhine açılan yarayı kaşımak isteyecek olmaları…
Bir de şu göçmen problemi…
Ne zannettiniz sizi gidi büyük insan hakları
savunucuları(?), medeniyet
bekçileri(?)…
Bu göç dalgası öylece olurken size bulaşmayacak mıydı?
Hadi Afrika uzaktı, Hindistan, Asya uzaktı…
Oynanabilir oyunlar, satranç misali harita değişimleri,
koloniler, sömürge imparatorlukları…
Uzaktan davulun sesi hoş duyuluyordu.
Ne var ki bu sefer mesele Ortadoğu…
Hatta Avrasya diyelim bunun adına…
Görünen o ki bu göçmen konusu iyice problem haline dönüşerek
AB’lileri birbirine düşürecek. Akıllı olanlar ve/veya Almanya gibi
iş gücüne ihtiyacı olanların amaçları belli: Pazardan meyve seçer
gibi işe yaracak göçmenleri seçmek, yeteri kadar eğitmek ve asimile
ederek entegre etmek. Diğerlerini ise kaba tabirle geri
‘postalamak’!
Halbuki ‘insan’ olgusu konu olunca
sistematik kurgulanan süreçlerin istenen gibi sonuç vermediği,
kontrol edilemediği, sosyal çevrenin istenildiği şekilde tasarıma
konu olamadığı tarihte fazlasıyla tecrübe edildi. Bu göçmenlerin
varlığı, AB’nin kaymak kesiminin refahını etkileyecektir.
Etkiledikçe de refah bağımlısı olanlar, vicdanı olanlarla karşı
karşıya geleceklerdir.
Bitti mi... Hayır! Meseleler çok...
AB’de İtalya, Portekiz, İspanya…
Yunanistan’ı artık saymayalım bile…
Hatta işsizlik açısından Fransa…
Ülkelerin durumu ve toptan AB’nin ekonomik göstergeleri ileride
yaşanacak ciddi bir çöküntüye işaret ediyor…
Mevcut verilere bakarak ‘iyileşme’ denilen
şeyin esasen ‘balon’ olduğunu görmek çok da zor
değil!
Parasal genişleme ise bu ‘balon’un patlamasını
kısmen geciktirse de 'basıncı' giderek
artırıyor…
Balon daha fazla şişiyor.
Bankacılık sisteminin taşıdığı risk ise sürdürülemeyecek
boyutlara ulaşmış durumda…
En basit şekliyle Almanların amiral gemisi Deutsche Bank’ın
bilançosundaki türev riski 54 Trilyon Euro civarında ki, AB’nin
ekonomik büyüklüğünün 10 triyon Euro düzeyinde olduğu düşünülürse
gelecek hiç iç açıcı görünmüyor...
Borcu borçla döndürmenin sonu geliyor…
Kısacası olası büyük bir çöküntünün habercisi bunlar.
İşte bu yüzden Euro’nun geleceği son derece karamsar görünüyor.
Hatta bir gelecek var mı o bile meçhul.
Hem birlik, hem de para birimi açısından…
Twitter: @sonergokten