Hayatımızın değişmez gerçekleri vardır. Bunlardan bir tanesi de
yönetilmek. Hangi kurumda çalışırsanız çalışın, sizin üzerinizde
bulunan ve bağlı olduğunuz kurumu, dolayısıyla sizi yöneten biri ya
da birileri (çok istisnai durumlar hariç) olacaktır. Kimi zaman
sizlerin onayladığı, kimi zaman ise onaylamadığı kararlar
alınacaktır. Bu gibi durumlarda her insan eleştiri yapma hakkına
sahiptir. Ancak eleştiri ile saygısızlığı birbirine karıştırmamak
şartıyla.
Yöneticiler ya da yönetim kurulları, kendilerine bağlı kurul ve
birimlere hareket alanı verirler. O birim ve kurullarda çalışan
kişiler ise bu manevra alanı içerisinde kalarak hareket etmek
durumundadırlar. İşleyiş budur. Kabul edip etmemeniz işleyişin
böyle olduğu gerçeğini değiştiren bir husus olamaz.
Yönetimsel gerçeklere kısaca değindikten sonra gelelim tekrar
eleştiri konusuna! Birini ya da bir kararı eleştirdiğinizi
zannederken uymanız gereken bir takım kurallar
vardır. Bu kurallardan en önemlisi eleştiriyi yapan kişinin iyi
niyetli olmasıdır. Şayet bulduğunuz yanlışları ya da aksaklıkları,
kurumunuzun daha ileriye gitmesi için dile getirmişseniz,
söylediğiniz şeylerin kabul görmemesi halinde gerilmez ve mütecaviz
bir tavır takınmazsınız. Ancak alınan karara olan aksi
görüşlerinizi dile getirirken ki amacınız, empoze
etmek ise durum başka! O zaman karşı tarafa dayatmaya çalıştığınız
şeylerin kabul görmemesi sizi ziyadesiyle sinirli yapabilir. Bu
durumda ise işi saygısızlık boyutuna taşırsınız. Bir olur, iki olur
ancak sonsuza kadar gitmez. Eğer üst yönetim tarafından alınan her
kararı saygısızlık boyutuna taşan şekillerde eleştirirseniz. Bir
vakit sonra kapının ne tarafta olduğu size gösterilir.
Bir başka önemli husus ise; sorun değil, çözüm üretmektir. Bu iş
tıpkı futbol müsabakalarında hakeme itiraz konusuna benzer. Siz hiç
hakeme itiraz edildiği için kararını değiştirdiğini gördünüz mü?
(Hakemin üzerinde baskı oluşturmak falan gibi bir takım başka
durumlar var ama yazımızın konusu değil) Yani değişmeyecek kararlar
üzerine konuşmak sorunu büyütecektir. Mesele mevcut durumun
analizini yapıp çözüm üretmektir.
Eleştiri yaparken dikkat edilmesi gereken önemli hususlardan bir
başkası ise; eleştirinin alaycı bir tavır içerisinde
yapılmamasıdır. Dolayısıyla kırıcı ve karşı tarafı üzebilecek bir
tavır takınılmamalıdır. Karşınızdakileri suçlayarak yapılan
eleştiri iletişimi kapatır. İşler o andan sonra iyiden iyiye sarpa
sarmaya başlar. Gel gelelim bulunduğunuz yerdeki yönetimsel her
karar size ters düşüyorsa, kurumunuzdan ayrılırsınız. Bu kadar
basit ve net. Kimse sizi kararlarından memnun olmadığınız bir
yönetimin altında çalışmaya mecbur kılamaz.
Eleştiri yapmakla, dedikodu yapmak birbirine karıştırılmaması
gereken çok önemli başka bir konudur. Son olarak sizlere altın bir
tüyo vereceğim. İnanın bana çok teşekkür edeceksiniz. Eğer
yaptığınız eleştirinin ardından, karşı taraf bir an bile beklemeden
savunmaya geçme adına konuşmaya başladıysa, mesajınız yerine
ulaşmamış demektir. Bu hususu gündelik hayatınızda göz önünde
bulundurmanızı öneririm.
Tabiki eleştirileri nasıl karşılamak lazım? O durumda nasıl
davranmak lazım? Bu sorulara da değinmek gerekir. Ancak o yazı da
uzun olacağı için başka bir güne kalsın.
Sağlıcakla kalın...