Nisan ayı TÜFE aylık bazda %1.63, ÜFE ise yüzde %1.43 oldu.
Gelinen noktada yıllık TÜFE %7.91 olarak gerçekleşti.
Yıllık enflasyona bakıldığında 4 aylık bir artış trendi oluşmuş
durumda.
Türkiye ekonomisinin enflasyon hedefi ise %5.5.
Buradan sapma olur mu? Büyük olasılıkla cevap:
‘Evet’.
Öyle ki TCMB Başkanı Başçı’nın güvendiği ‘dağ’
konumunda olan Mart ve Nisan aylarına ‘kar’ yağmış
görünüyor. Zira Başçı, düşen petrol fiyatlarının yanı sıra Nisan
ayındaki ‘baz etkisine’ de güvenmişti. Ne var ki bu veri piyasaya
soğuk duş aldırdı!
Çünkü Başçı %5 seviyesinin görülmesinin bile olasılık dahilinde
olduğunu belirtmişti.
Hep ifade ediyoruz…
Bu yönetim düzeyinde ‘ketum’ olmak fayda
yaratır.
TCMB yönetimi enflasyon raporu sunumu sonrasında doğrudan seviye
işaret etmenin sıkıntısını hiç şüphesiz ki yaşayacaktır. Elinde
avucunda da faiz indirimi için neden kalmadığı görülüyor…
Bu andan itibaren yukarı bıyık aşağı sakal misali, TCMB’nin faiz
kararlarında daha fazla terleyeceği aşikar!
Peki ama, suçlu kim?
Başçı’ya ve aslında ekonomi yönetiminin tüm kurmaylarına göre
‘gıda’!
Veriler de bunu gösteriyor.
Gıda fiyatlarında yaşanan artış nisan ayında yıllık yüzde
14.36'ya yükselmiş vaziyette.
Yıllık gıda enflasyonu da yüzde 14,4’ten yüzde 14,7’ye
yükseldi.
O halde, düşündüğümüzde, yıllık enflasyonu şu an için %7.91 mi
yoksa %14.7 mi kabul etmek lazım?
Değerli okurlar…
Hiç şüphesiz ki herkesin enflasyonu farklı!
‘Kadın ceketi’ nisan ayının zam şampiyonu…
Ancak kadın ceketi kimin umurunda(?)
‘Gıda’ ise ‘temel
ihtiyaç’!
Rahmetli Barış Manço’nun söylediği gibi: ‘Domates, biber,
patlıcan’!
Halkın enflasyonu işte bu!
Çünkü gıda fiyatlarında artış, doğrudan doğruya cebe
yansıyor.
Yapılmak zorunda olunan bir harcama!
Bu nedenle enflasyondaki artış bir yana, gıda fiyatlarının
kontrol altında tutulması gerekiyor.
Bu ise sadece ekonomi yönetimiyle yürütülecek bir mesele
değil.
Seçimler sonucunda kısa vadede özellikle piyasa açısından
‘istikrarın’ devamı son derece önemli.
Bunun yanında uzun vadede muhakkak tarım politikalarının makro
bir anlayışla, hem ekonomik hem de üretim boyutuyla stratejik
olarak ele alınması gerekli.
TCMB gıda fiyatlarındaki artışı sebze-meyve fiyatları ile
akaryakıt fiyatları arasındaki ilişki ile açıklama yoluna
gitmişti.
Akaryakıt fiyatları artıkça gıda fiyatları artıyor demişti.
Kusura kalmayın ama bu kadar doğrusal ilişki ne ölçüde kabul
edilebilir?
Akaryakıt fiyatlarında düşüşün yaşandığı bir dönem geçirdik,
sonrasında ise inişli çıkışlı ama artış yönlü bir süreç gördük. Her
ne olursa olsun 90-100 $ seviyelerinden 40-50 $ bandına çekilen bir
seyir söz konusuydu… Şu an ise Brent 65-70$ düzeyinde.
Yarın öbür gün Yemen problemi biterse ve İran ambargosu konu
olmaktan çıkarsa petrol fiyatlarının azalacağını da
unutmayalım.
O halde, TCMB’ye göre, iş dönüp dolaşıp yine
‘kur’a geliyor.
Yani çember başladığı noktaya, Merkez Bankası’na dönüyor…
FED’in olası faiz artırımı piyasada çoktan satın alındı…
Dünya genelinde uzmanların önemli bir kısmına göre artış Eylül
ayında gelecek.
Hatta FED’in ismi o kadar benimsendi ki, herkes FED’le yatıp
FED’le kalkar oldu.
Ne var ki, bu andan sonra 2015’in sonuna kadar Dolar’ın
gidişatını Türkiye’nin iç dinamikleri belirleyecektir.
Seçimler ise temel kriter…
Olası bir istikrar kaybı, kısa vadede piyasanın algıladığı risk
primini yükseltir ve Dolar’da hızlı tırmanış görülebilir.
Buradaki temel husus petroldeki aşağı yönlü hareketin ekonomi
üzerinde yaratması beklenen olumlu etkinin, Dolar artışı nedeniyle
ne denli kaybolduğunun belirlenmesidir(?) Ne var ki henüz TCMB’den
bu doğrultuda bir açıklama duymadık…
Sözün özü, sadece akaryakıt değil, gıda fiyatlarının maliyetini
yukarı çeken bunun dışındaki diğer unsurların da analizi ve
kontrolü yapılmalıdır.
Aksi taktirde enflasyonun etkisi ‘gıda’
fiyatları yönlü olarak temel yaşam standartları çerçevesinde
hissedilecektir. Bu ise doğrudan doğruya fakirleşme anlamına
gelir.
Bu bağlamda Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın gelecek
yıllarda uygulayacağı politikaların çok daha önem kazanacağını
söyleyebiliriz. Ve tekrar etmek gerekirse, Tarım bakanlığı muhakkak
makroekonomik politika yönetiminde yer alan diğer Bakanlık ve
kuruluşlarla ortak hareket etmelidir.
Twitter: @SonerGokten