Siz de farkettiniz mi bilmiyorum, son yıllarda, yeni bir
arkadaşlık, dostluk şekli peydah oldu.
Sosyal statüsüne göre dostluk, "statü arkadaşlığı"; protokol
kardeşliği diyebileceğimiz bir arkadaşlık tarzı.
Buna, “sonradan görme” dostluk grubu dersek ileri gitmiş olur
muyuz, bilmiyorum.
Ama bir sonradan görme vaziyeti var…
Meramımı anlatabilirsem, belki siz de bana hak veririsiniz.
Bu arkadaşlık, nasıl bir arkadaşlık ise genel müdürler, genel
müdürlerle, müdürler müdürlerle, daire başkanları daire
başkanlarıyla, isminin sağında ve solunda hiçbir şey olmayanlar
da kendi aralarında oturup kalkıyor, arkadaş
oluyorlar. Hatta bu insanların eşleri de kocalarının statüsüne
göre arkadaşlıklar kuruyor.
Genel müdür, müdür eşleri, yine genel müdür, müdür eşleriyle bir
araya geliyor. Sofralarına, sohbet ortamlarına bakıyorsunuz,
başkalarını kendileriyle arkadaş olmaya layık görmüyorlar.
Tiksinç bir tepeden bakma, bir dışlama, ötekileştirme, kendini
beğenme, ve de kendini kaybetme havası hakim bu
ortamlarda.
Geldiği yeri unutma, özentiden çatlama, egodan patlama, yaşam
tarzında sapma, değerlerini, kaybetme psikozu bu.
***
Durum, mesleklere göre de neredeyse aynı vahamette.
Mühendisler, doktorlar, eczacılar, avukatlar kendi
mesleklerinden insanlarla arkadaşlık kuruyor.
Diploma arkadaşlığı, diploma şovenizmine kadar
gidebiliyor. Zengin semtlerde oturanlar, kenar mahallede
oturanları, sofralarına, arkadaş ortamlarına
davet etmiyor. Düğünlerine, doğumlarına, cenazelerine,
hastalarına, toplantılarına uğramıyor. Daha da vahimi var.
Gençler ve çocuklar da babalarının makamına göre arkadaş
ediniyor, bu çevrelerde.
Bu çürümenin gençlere çocuklara kadar inmiş olması
geleceğimizin, insan ilişkileri açsından ölümcül sonuçlar
doğuracaktır.
Çıkarı olan insanlarla dost olmak; onlara yardım etmek, onlara
kapısını açmak en erdemsiz, en çürük arkadaşlık
ilişkisidir.
İnsan ilişkilerini kapitalistleştirmek, sınıflara ayırmak en
tehlikeli ayrışma ve yozlaşmadır. Hani bazı askeri çevrelerde
vardır ya; subaylar ve subay eşlerinin bulunduğu mekan ayrı,
daha alt rütbede olanlar ayrı mekanda bulunur. Böyle bir kural
yoksa bile vardır. Durum tam da o hale geliyor. “Ne var
bunda bu kadar büyütecek?” diyenleriniz olabilir. Ya da
“Memleketin bunca sorunu varken kafayı taktığın konuya bak.”
diyebilirsiniz.
Ama durum, hiç öyle değil. Dostluklarımızı bile sosyal ve
mesleki statüye, protokole, zenginliğe göre olacaksa
biz ölmüşüz demektir.
Dostluk, arkadaşlık anlayışımızdaki çürüme, yozlaşma,
kapitalistleşme, toplumsal ayrışıma ve sınıflaşmayı
getirir.
Sahte arkadaşlıklar, maskeli ilişkiler, dostlukları bir tüketim
aracına dönüştürür. Aramıza çelikten soğuk duvarlar örer.
***
Bu tiksinç durumun tam tersi olan insanlar da var, şükür.
Onlar ne kadar yüksek bir mevkide olurlarsa olsunlar, bunun
sarhoşluğuna kapılmadan, toplumun her kesimiyle samimi ve
dostça ilişki kurabilen, onlarla oturup kalkan,
halleşen; insan ilişkilerine, makam, zenginlik, diploma gibi
sahte kibir ölçüleri yerine, insan olma ölçüsünden bakabilen
bir anlayışa sahipler.
Sözü, Kafkas kartalı Şeyh Şamil ile sonlandıralım;
“Dünyada menfaati için sevgi gösterisinde bulanan
insanlar kadar alçağı yoktur.” (Şeyh Şamil)