Çok çabuk tüketiyorlar.
Her şeyi.
Biriyle bir ömür geçirmek onlara ölüm geliyor. Bağlanmak çok
banal. Uzun ilişki çok klişe. Sürekli yeni bir şeyler denemek
istiyorlar. En küçük bir şeyde çözüm aramak yerine ilişki bitirmeyi
seçiyorlar. Çünkü etrafları dolu. Çünkü etrafları da onlar gibi
çabuk tüketenlerle dolu.
Bir de bunun diğer versiyonu var. Onlar daha şuursuz. Aldatılsa
da, aşağılansa da, istenmediği yüzüne söylense de ilişki yürütmeye
çalışanlar. Artık neresinden tutsalar ellerinde kalacak
ilişkilerini sırf bitirmeye korkup yalnız kalacaklarından
gururlarından, onurlarından ödün verenler. Şiddet dolu
ilişkilerinin adını “tutku” koyanlar.
Oysa biriyle aynı yolda el ele yürümek, her şeyden önce iki iyi
dost olup birbirine ve hayallerine yardımcı olabilmek yaşamın en
büyük şifrelerinden biri.
Oysa kara sevda bile olsa; yeri geldiğinde ardına bakmadan çekip
gidebilmek, karşındakini üzmemek için yok olmayı seçmek büyük
onur.
Strateji oyunu yönetir gibi ilişki yürütmek çok samimiyetsiz.
Gerçekten uzak. Duygudan yoksun.
Eminim yalnız değilim.
Eminim benim gibi düşünen çok “gerçek” insanlar var.
Çünkü hala dürüstlük var.
Çünkü hala aşk var.
Hala var.