“Ömer” dediğinizin
anlaşılması için ağzınızı büzüp öylece durmanıza gerek
yok…
Dürüstseniz eğer…
Alenilik karakteriniz ise…
“Ömer” deyip çıkacaksınız
işin içinden…
Değerli dostum Hüseyin
Gülerce ağzını büzerek beklemiyor ne dediğinin
anlaşılmasını…
Doğrudan “Ömer” diyor…
İma değil ilân ediyor…
Zaman’da başlığı
altında yayımlanan makalesinin bir yerinde “Hizmet
Hareketi’nin referansı İslâm’dır” dedikten sonra
araya“ama” koyup devam ediyor:
“Evrensel insani değerlerde buluşarak, sevgi,
diyalog, hoşgörü, uzlaşma diyerek bir arada huzur içinde
yaşayacağımız yeni bir dünya kurma çabasıdır.”
Yani…
“Dünyevidir de” diyor
açıkça…
“Dünyevi” olduğuna göre
elbette “siyaset” de
yapacaktır…
Bence de yapacaktır, yapmalıdır da…
Nitekim Gülerce de bunu anlatmak
için şöyle diyor:
“Bu özelliği ile Hizmet hareketi, demokratik
toplumların olmazsa olmazı sivil toplum kuruluşudur. Demokrasilerde
seçimler, yani sandık çok önemlidir. Seçmen iradesi tartışmasız çok
değerlidir. Bununla beraber kamuoyu diye bir güç daha var.
Partilere, yönetimlere etki etmektedir. Kamuoyuna karşı, kamuoyuna
rağmen demokrasilerde siyaset yapmaya kalkmak, akıntıya kürek
çekmek gibidir.”
İtiraz olan var mı?..
Benim yok…
Ama…
Söyleyecek bir çift sözüm var…
Hatta Gülerce’nin aynı yazısından
alıntı yaparak başlayacağım cevap hakkıma…
Bakın ne diyor devamında:
“Sivil toplum kuruluşları, hukukun içinde kalarak,
kamuoyu oluşturma, siyaseti etkileme, toplumsal gelişmelerle ilgili
fikirlerini, görüşlerini, tepkilerini ortaya koyma gibi demokrasiyi
güçlendiren bir işleve sahiptir.”
Aynen öyle sevgili Gülerce…
Aynen öyle…
Ancak unutma ki bunlar, yani siyaseti seçime katılmadan
yapanlar bir şey daha yapacaklar:
Ringin dışında kalacaklar…
Ortada dövüşen boksörlere ip üzerinden yumruk savurup,
karaciğerine dalmayacaklar…
Döğüşeceksen çık ringe arkadaş…
Vuracaksan yumruğunu, dışarıdan
sallama…
İçer gir de vur, vurabilirsen…
Ki…
O zaman yumruk yeme riskin de
olsun…
Yani…
Sevgili Hüseyin Gülerce “kamuoyu diye bir güç
var” tezinde yerden göğe haklı…
Hizmet Hareketi’nin
bir “Sivil Toplum Örgütü” olduğu
görüşüne de katılıyorum…
Benim itirazım…
Sivil Toplum
Örgütü olarak Hizmet’in
üstüne düşen kamuoyu oluşturma, iktidara yol gösterme ve hatta
yönlendirme görevini sahanın dışından yapmak yerine sahanın içine
girerek yapması…
İktidar partisi, rakibi (Ya da rakipleriyle) kurallar içinde
savaşırken arkadan gelip faul yapması…
Değerli dostum Gülerce aynı
yazısının bir başka yerinde de şunları söylüyor:
Hizmet hareketi, bir sivil toplum kuruluşu olarak bu
manada demokratik siyasetin hep içinde olmuştur. Gazeteciler ve
Yazarlar Vakfı’nın kurucu mütevelli heyeti içinde yer alan ve halen
vakfın onursal başkanı olan Muhterem Fethullah Gülen, 1994’te ilk
açılış toplantısında şunu söylemişti: ‘Türkiye’de ve dünyada
demokrasiden geriye dönüş yok…’ Bu, dini bir söylem
değildir.
Bunlara da aynen katılıyorum…
Harika…
Ama be arkadaş…
Demokrasiden geriye dönüş olmaması için dikkat edilmesi
gereken hususlardan biri de seçilmişlere müdahale
etmemek değil mi?..
Yol göstermeye evet…
Ama…
Müdahaleye sonuna kadar hayır…
İtirazlar da yol gösterilmesine değil; müdahaleye…
Müdahaleden vazgeçildiğinin inandırıcılığı yükselirse
sanırım kavgalar da bitecektir…