Bu adamın darbecilerden ne farkı var?

'Canım çok yanıyor, bir ağrı kesici iğne vursanız' diyen 15 Temmuz gazisinin başhekimden aldığı cevap, darbecilerin sıktığı kurşunlardan daha beterdi.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

15 Temmuz darbe gecesinin kahramanlarından biriydi 70 yaşındaki Mustafa Zorova...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokağa çıkma çağrısını duyunca, 70 yaşında olduğunu unutup, Akınca üssüne koşmuştu. 

Darbeci bir rütbeli tarafından vurulan Zorova, o karanlık gecede yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

"Gittiğimizde 50-60 tane darbeci bizi karşıladı. Bizi görünce içlerinden rütbeli biri askere 'diz çök, doldur, kapat' dedi. Asker bir o yana, bir bu yana herkesi taradı. Emri uygulamayan askerler de öldürüldü. Ben bacağımdan yaralanıp yere düştüm. Vurulduktan sonra rütbeli darbeciye, 'Ben sizin dedenizim' dedim, tekrar ateş etti. 'Ben Türk'üm. Bak bana şerefsiz, beni yine öldüremedin' diye bağırdım, bir kez daha ateş etti. Sonrasında bayılmışım. Gözümü hastanede açtım!"

"Gözümü açtım" dediği hastane, Ankara Numune Hastanesi'ydi. İlk gün, bakanların, milletvekillerinin ve belediye başkanlarının ziyaretleriyle geçti. 

Ertesi gün ziyaretler kesilip el ayak çekilince, hastane başhekimi Nurullah Zengin kendisini ziyaret etti ve durumunu sordu. 

"Canım çok yanıyor, bir ağrı kesici iğne vursanız" dediğinde,  başhekimden aldığı cevap, darbecilerin sıktığı kurşunlardan daha beterdi:

"Onu sokağa çıkmadan önce düşünecektin. Aklını kullansaydın, evinde otursaydın, başına bunlar gelmeyecekti!"

Sonraki gün acı içinde, "Ağrılara dayanamıyorum. Allah razısı için bir iğne vursanız" diye kıvranarak geçirdi Mustafa Zorova...

Sonunda öyle bir hale geldi ki başhekim odasına girdiğinde, "Bana ağrı kesici iğne vurulmazsa, vallahi kendimi şu camdan aşağı atacağım" diye tehdit savurdu.

Başhekim Nurullah Zengin'in 70 yaşındaki gaziye cevabı yine kurşun gibiydi: 

"At ulan atacaksan! Bana mı sordun sokağa çıktın?" 

Zorova'nın başında refakatçi olarak nöbet tutan eşi bu sözlere isyan edince başhekim yeni bir gaddarlığa imza attı:

"Bu kadına refakatçi yatağı, refakatçi yemeği verilmeyecek. Gece de refakatçi olarak kalmayacak!"

Talimatlar harfi harfine uygulandı. 

Devletin hastanesi, refakatçi gazi eşine yatacak yatak, yiyecek yemek, verilmedi. Herkesin bindiği asansörlere binmesi bile yasaklandı. Saatler 21.00'i gösterdiğinde ise yaşlı kadın hastaneden çıkarılıp sokağa atıldı.

Yaşanan bu zalimliğe şahit olan biri vardı.

O şahit, Mustafa Zorova'nın yan tarafında yatan bir başka hastaydı. O hasta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'mız (o tarihte milletvekiliydi) Jülide Sarıeroğlu Hanımefendi'nin babasıydı...

Meselenin Jülide Hanım'a aktarıldığını öğrenince paniğe kapılan başhekim, henüz yaraları kapanmamış olan ve ağrı içinde kıvranan Mustafa Zorova'yı sahte işlemlerle taburcu edip hastane dışına attı. 

Yaşanan zalimliği Jülide Sarıeroğlu Hanımefendi tarafından öğrenen Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen devreye girdi. Mustafa Zorova'nın Gata'ya sevk edilmesini, Ankara Numune Hastanesi Başhekimi Nurullah Zengin'in ise acilen görevden alınmasını emretti.

Ancak verilen emir uygulanmadı, Nurullah Zengin görevine, daha doğrusu zalimliklerine devam etti.

Hedefinde bu kez darbe gecesi Sincan'da bedenine 27 şarapnel parçası isabet eden Hasan Yılmaz isimli gazi vardı.

Başhekim, damar yollarında ağır tahribatlar oluşan, bırakın yürümeyi, ayağa dahi kalkamayan Hasan Yılmaz'a sağlık kurulundan, "Yüzde sıfır özürlüdür" raporu çıkarttırdı. 

Duruma isyan eden Yılmaz'a verilen cevap, Mustafa Zorova'ya verilen cevapla birebir aynıydı:

"Akılsızlık edip sokağa çıktıysan, cezanı çekeceksin!" 

Uzatmayayım...

Hasan Yılmaz, Ankara Numune Hastanesi'nden taburcu olduktan 6 ay sonra, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'na başvurup sağlık kurulu raporu istedi. 

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 6 ay önce Numune Hastanesi'nin "Yüzde sıfır özürlüdür" dediği Hasan Yılmaz'a, "Yüzde 43 fiziksel engellidir" raporu verdi. 

Dikkatinizi çekerim...6 ay içinde iyileşmiş bir adama yüzde 43 fiziksel engelli raporu veriliyor!

Her iki gazi de başhekim hakkında CİMER ve BİMER'e şikayet dilekçesi gönderdi. Ama üzerinden bir yıl geçmesine rağmen başhekime yaptıklarının hesabı sorulmadı...

Tekrar Ankara Numune Hastanesi'ne dönelim...

"Hastanede bunca olay yaşanırken bir insan evladı çıkıp duruma itiraz etmedi mi?" diye sorabilirsiniz. 

Etti elbette, etmez mi? 

Kim biliyor musunuz?

Numune'de organ nakli yapabilen tek isim olan Doçent Barış Doğu Yıldız...

Sonrasını anlatayım...

Hastanede sihirli bir el, Barış Doğu Yıldız'ın haberi olmadan bir dilekçe düzenliyor. 

Dilekçede, organ nakli yapan doktorun kendi isteği ile işi bıraktığı, bu nedenle organ nakil merkezinin kapatılması isteniyor.

Barış Doğu Yıldız olayı öğrenince itiraz ediyor, organ nakli yapmak istediğini nakil sırasında bekleyen 300'e yakın hasta oldugunu, bu hastaların mağdur edilmemesini talep ediyor.

Sonuç...

Sonuç yok. Milyonlarca lira değerindeki organ nakli merkezi kapatılıyor. Başhekim Nurullah Zengin, durumu düzeltmek için arayan kamu görevlilerine, "Barış dediğiniz doktor dev solcu teröristti" diye tanıtıyor.

"Peki Barış Doğu Yıldız gerçekten dev solcu bir terörist mi?" diye sorabilirsiniz.

O zaman ben de size şunu sorayım:

Siz bugüne dek, milliyetçiler ve ülkücüler arasından dev solcu terörist çıktığını duydunuz mu? 

Bir dipnotla bitirelim...

Ankara Numune Hastanesi'ndeki rezillikler bunlarla bitmiyor. Daha çok şey var ama yazı uzadığı için burada keselim.

Gazi Mustafa Zorova ile eşinin hastanede başından geçenleri anlattıkları video kaydı, diğer gazi Hasan Yıldız'a verilen sağlık kurulu raporları, CİMER ve BİMER'e yazılan dilekçe örnekleri ve daha pek çok rezillikle ilgili belgelerin elimde olduğunu da bilgilerinize arz ederim. 

SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN: