Böyle haysiyetsiz bir yarışma olur mu?

Son zamanlarda TV'lerde yarışma adı altında yayınlanan "Ne kadar iğrençleşebilir, ne kadar alçalabiliriz" yarışını izledikçe nasıl öfkeleniyor, nasıl dudaklarımı öfkeyle ısırıyorum anlatamam.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Son zamanlarda TV'lerde yarışma adı altında yayınlanan "Ne kadar iğrençleşebilir, ne kadar alçalabiliriz" yarışını izledikçe nasıl öfkeleniyor, nasıl dudaklarımı öfkeyle ısırıyorum anlatamam.

Rastlamışsınızdır mutlaka. Kanalın birinde "Güven Bana" adıyla bir yarışma programı yayınlanıyor.

İzlememiş olanlar için yarışmayla ilgili bilgi vereyim. Sözde yarışmaya birbirini tanımadıklarına dair yemin eden iki kişi katılıyor. İkili çıkan sorulara birlikte düşünerek karar veriyor ve her doğru şık sonucunda kazandıkları paraları bir havuzda biriktiriyor.

Yarışmanın sunucusu arada bir bunların içindeki şeytanı harekete geçirmek için birer dakikalık düello molası veriyor. Yarışmacılar, kendileriyle beraber getirdikleri aile veya arkadaş çevrelerine gidip fikir alıyor.

Bir dakika sonra onların görüşmesi bitince sunucu ikisini geri çağırırken, ihanet üzerine tüm ahlaksızca oyunları bunların üzerinde deniyor.

Belli bir para önererek başlıyor işe ve onlar karşısına geçinceye kadar bu paranın miktarını artırıyor. Önerilen paranın miktarı arttıkça, yarışmacıların yüzlerinin şekli değişiyor. Birbirlerine "Güven Bana" der gibi bakışlar fırlatıyorlar falan. 

Sonunda biri dayanamayıp önündeki butona "tıkırt" diye basıveriyor, karşısındaki "Haşırt" sesiyle irkiliyor. Anlayacağınız, "Güven bana" dediği arkadaşını en çok güvendiği anda para için satmış oluyor.

O sırada yarışmacısını kışkırtmak için oraya gelen taraftarları ve stüdyodaki konuklar "Nasıl da en çok güven kazandığı anda kazığı çaktı arkadaşına beeeaaa. Helal olsun" dercesine alkış tufanı kopartıyor.

Geçenlerde izlediğim bölümde yarışmacı, birlikte yarıştığı genç kızı ikna etmek için, "Kur'an üzerine yemin ederim. Allah belamı versin ki basmayacağım" diye yeminler ettikten 1 dakika sonra butona basmıştı.

Genç kızın, "Madem butona basacaktın, neden Kur'an ve Allah üzerine yeminler ettin" sözlerine yarışmacı arkadaşının verdiği cevap aynen şöyleydi:

"Size güven vermem gerekiyordu"

Yarışmacı kızın o bakışını asla unutamam. Bir insandan geriye kalan tiksindirici enkaza bakar gibi bakmıştı bir süre...

Hissetttiği iğrenme duygusunu güçlükle saklamıştı adeta...


****

O iğrenme, o tiksinme duygusu kaç haneye yayılıyor acaba? Toplumun değer yargılarını dibinden sarsan bu haysiyetsiz yarışma kaçımızın canını yakıyor?

Hangimiz atalarımızın, "Asla ihanet etme, asla kimseyi sırtından vurma ve güvenini yıkma" tavsiyeleriyle büyümedik? Hangimiz çocuklarımıza bu yüce erdemleri aşılamak için çaba sarfetmiyoruz söyler misiniz?

Söyler misiniz?

Elimizde birbirimize güvenmekten başka bir şeyimiz kalmamışken, insanlara sözlerinden dönmeyi, yeminini bozmayı ve asla kimseye güvenmemeyi aşılayan bu program şeytanlık değil de nedir?

Peşimiz sıra yetişen nesillere, "İçten pazarlıklı ol, samimiyetsiz ol, en zayıf anında darbeyi indir. Asla güvenilecek biri olma. Entrika yap ki kazanan sen ol" diyen bu program kimseyi rahatsız etmiyor mu Allah aşkına?

Bir tek kişi çıkıp da, bu şeytanlığı durdurun demez mi?

Dünyanın en ücra köşesindeki ve en zor durumundaki sahipsizine, "Türkler gelirse böyle gelir. Türkler yardım ederse böyle yardım eder. Türkler güvenle sırtınızı yaslayacağınız kadim dostlardır" dedirten bizim insanımız rezillikleri bu kadar mı sevmeye başladı?

Kazancın alın teriyle yapılması gerektiğini, adaletle, kardeşçe paylaşmanın dünyanın en güzel şeyi olduğunu bir kenara atıp, utandırsa ve haz vermese dahi önemli olanın zafer kazanmak olduğunu benimseyecek kadar alçaldık mı?

Lütfen söyleyin!

Tüm insani değerlerin para uğruna satılabileceğini öğütleyen bu programı izleyen çocuklarınıza hangi etik değerleri aşılayacaksınız bu aşamadan sonra?

Bu yarışmaya katılan böyle bir babayla, böyle bir anneyle gurur duyulur mu? Bunu yapan evladınız olsa göğsünüz kabarır mı?

Bu yarışmaya katılan biri karşınıza geçip iş istese, bulunduğunuz binada kapıcılık görevi verir misiniz? Bakkalınıza çırak olarak alır mısınız?

Öğretmen ise çocuğunuzu teslim eder misiniz? Çocuğunuza bakıcılık yaptırır mısınız?

Patron ise eşinizi, kızınızı güvenerek yanında çalıştırır mısınız? Size ilk fırsatta kazık atmayacağına inanıp ortak olur musunuz?

Peki ya böyle bir insanı "İyi günde, kötü günde" kavliyle eşliğinize kabul eder misiniz? Ömür boyu güvenerek bir evlilik sürdürür müsünüz?

Siz de yüreğinizde ahlaksızlığın çürümüşlüğün çelik dişlerini hissediyor musunuz?

Edebin, ahlakın ve erdemin bayrağı yarıya indirilmiş.  Sadakatsizliğin, güvensizliğin, ihanetin ve iffetsizliğin sancağı dalgalanıyor artık görüyor musunuz?

Sadece bu yarışma değil ki..  Hatırlayanlarınız vardır mutlaka..

Bir diğer yarışma programında eşini kışkırtmaya çalışan kadın, "Beni başkasıyla hayal et kocacağım" demiş ve gazetelerde haber olmuştu.

Ne içindi? Bir araba kazanabilmek için?

Bir başka dizi...

"Pis Yedili"
ismindeki sözde öğrenci dizisinde alkol alıp okula gelen ve sürekli anırarak konuşan o öğrenciyi sanırım hepiniz görmüşsünüzdür. Bu bölüm gün içinde 7 tam saat yayında kaldı.

Ne içindi?

Rating için, para için...

Diyeceğim o ki...

Dizi ve yarışma teröristleri dört bir yana veba gibi yayılıyor. Üzerine sifon çekilecek türden olan her bir program bize huzursuzluk, topluma kötülük vaadediyor. Herşey gözlerimizin önünde cereyan ediyor, bakıyor ama göremiyoruz.

Önümüze konan yarışma formatları, gün be gün insani formatlarımızı değiştiriyor, koca bir toplumu insandan çok "insan artığı" pozisyonuna sokuyor. Birileri dini, milli ve ahlaki değerlerimize kükreye kükreye tecavüz ediyor.

Bir felaket yaklaşıyor!

Ya kötüleri ve kötülükleri cehenneme yollayacak, insani değerleri geri getirecek "Güven Bana" butonuna bu kez biz basacağız.

Ya da yaklaşmakta olan bu felaketten hepimiz payımıza düşeni alacağız.