Dünya teknolojik gelişmelerde muazzam bir hız yakalamış durumda.
Akıl almaz işler yapılmaya başlandı.
Mesela yakın zamanda Elon Musk’ın kurucusu olduğu, uzay aracı ve
roket üreticisi SpaceX firması, içerisinde spor otomobil taşıyan
Falcon Heavy isimli roketi uzaya gönderdi. İki roket dünyaya geri
döndü. Falcon Heavy roketinin yörüngeye 60 tondan fazla yük
yerleştirebildiğini düşünürsek, iş daha da inanılmaz bir hal
alıyor. Yaklaşık dört adet körüklü otobüs ağırlığı…
Bu denli büyük bir güce sahip roketlerin kullanılabiliyor duruma
gelmiş olması, uzay çalışmalarına hız verecektir. Öyle ki, uzay şu
anda bile bizler için çok önemli. Zira uydulardan alınan bilgiler
aşikâr.
Uzay üssü kurmak işinin çok daha gelişmiş imkânlarla, daha
kapsamlı bir şekilde yapılabileceği konuşulanlar arasında.
Bu gelişmenin yanı sıra; sürücüsüz otomobil üzerine yapılan
çalışmalar kısa vadede (10 yıl) sonuç verecek gibi duruyor.
Yapay zekâ ile ilgili gelişmeler hakkında ne desek az kalır.
Robot Sophia’nın bir başlangıç olduğunu varsayarsak, yakın zamanda
eskiden bilim kurgu filmlerinde izlediklerimizi yaşamaya
başlayabiliriz. Yardımcı eleman olarak robotlar kullanılmaya
başlandı bile.
*
Tabi bütün bunlar olurken bizim de gereksiz şeyler ile meşgul
olmamamız lazım. Dünyaya ayak uydurmamız lazım. Özellikle gençler
çok okumalı, araştırmalı ve kendilerini geliştirmeli.
Lakin gündemimizi lüzumsuz açıklamalarıyla ilahiyatçılar,
hocalar meşgul ediyor. Artık tuhaf açıklamalar yaparak, reklamın
iyisi kötüsü olmaz düşüncesiyle gündeme mi gelmek istiyorlar? Yoksa
hakikaten bu garip açıklamaların arkasında duruyorlar mı
bilmiyorum?
Bildiğim şeye gelirsek, Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:
“İlim Çin’de de olsa gidip alınız”
Dolayısıyla bizim işe yarar şeyler yapmamız lazım. Amacının ne
olduğu belli olmayan açıklamalara değer vermemeliyiz.
***
Jet Sosyete…
Gülse Birsel’in yeni dizisi Jet Sosyete yayına girdi. İki bölümü
yayınlandı bile. Bazı yazarların eleştirilerinin haddinden fazla
sert olduğunu söylemek isterim.
Şüphesiz ki eleştiriler olacaktır. Gülse Birsel de bir köşe
yazarı olduğu için, eleştirilere muhakkak açıktır zaten. Gelin
görün ki, bir tutam kıskançlık içeren yazıların olduğunu söylemek
isterim. En azından ben öyle düşünüyorum.
Dizideki bazı karakterlerin biraz sıkıcı olduğunu ben de
düşünüyorum. Özellikle Gündüz ve Alara karakterleri pek keyif
vermiyor. Ancak diziyi bütünüyle değerlendirirsek başarılı olduğunu
kanaatindeyim.
Bazı esprilerin ince olması sebebiyle anlaşılamıyor olma
ihtimali de var. Bu konuda Gülse Birsel’in yapacağı bir şey var mı
peki? O da sizinle ilgili…
Kimi insanların karakteri böyledir. İşe bakar bakmaz ilk
yaptıkları şey eleştirmektir. Sonradan onlar da kaliteyi itiraf
ederler. Bu sebepledir ki, komedi filmlerimiz genelde ikinci kez
izlendiğinde beğenilir. Hadi hayırlısı bakalım…
***
Bir havadis…
Önümüzdeki haftadan başlamak suretiyle her hafta sonu NBA ile
ilgili detaylı bir köşe yazısı yazacağımın haberini vermek isterim.
Basketbol üzerine yazdığım zamanlardan beni takip etme teveccühünde
bulunan değerli dostlarımın istekleri üzerine bu kararı verdim.
İnşallah iyi olur ne diyeyim.
Sağlıcakla kalın…