Vitali Kliçko'yu tanıyanlar vardır muhakkak. Bu yazımda biraz
kendisinden bahsetmek isterim.
Konuya gelmeden önce birkaç boks terimini açıklamak
istiyorum.
Knockout (Nakavt): Yere düşen boksörün, hakemin saymaya
başlamasıyla birlikte ayağa kalkamaması sonucu maçı
kaybetmesidir.
Knockdown: Yere düşen boksörün, hakemin saymaya başlamasıyla
birlikte süre dolmadan ayağa kalkması ve maça devam etmesidir.
Kliçko: Dünya ağır sıklet boks eski şampiyonu ve WBC (World
Boxing Council) kemerine sahip muhteşem bir boksördü. 1995'de
Berlin'de süper ağır sıklette dünya amatör boks şampiyonasında
gümüş madalya kazandı. Profesyonel boks hayatında bir kere dahi
knockout olmadı. Knockout'u bir kenara bırakın, bir kere dahi
knockdown olmadı. Kaybettiği iki maçın ilkinde omzundan sakatlandı
ve sayıyla önde olmasına rağmen, maçı bırakmak durumunda kaldığı
için kaybetti. Diğerinde ise Lennox Lewis'e karşı 6. Raund sonunda
kaşının açılmasından dolayı doktor kararıyla maçı bırakmak
mecburiyetinde kalmıştı. 2013 yılında boksa veda etti.
Böyle inanılmaz bir boks kariyerinden sonra milletvekili olmaya
karar verdi. Nihayetinde Ukrayna meclisinde milletvekili olarak
kendisine yer buldu.
Bütün bunları şu sebeple yazdım: Eğer, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde, bizlerin iradesinin temsil edildiği yüce mecliste;
geçtiğimiz günlerde gördüğümüz kavgaları, bundan sonra sürekli
görmeye alışmak durumunda kalacaksak, o zaman bizde emekli
boksörlerden kuralım meclisimizi!
Eğer, aklıselimi bir kenara bıraktıysak, beynimizle hareket
etmekten tümden vazgeçtiysek, çocuklarımıza kavga etmenin ve kaba
kuvvetin yanlış şeyler olduğunu nasıl anlatacağız? Tekrar
söylüyorum, bu iş artık böyle yürüyecekse kalan maddeleri ringlerde
görüşelim. En azından kask, eldiven falan olur! Bir sonraki meclisi
de yukarıdaki paragrafta söylediğim gibi boksörlerden ya da savunma
sporuyla ilgilenen sporculardan kuralım mesela! Hiç olmazsa
ringlerin bir kuralı var. Öyle kafanıza göre karşınızdakine
saldıramazsınız ve maç bittiğinde birbirinize sarılırsınız.
Ha bu arada boksör demişken bir şeyi eklemek isterim hemen: Ben
de yıllardır savunma sporlarına ve özellikle boksa gönül vermiş
biriyim. Dolayısıyla gerçek sporcuların şiddetten ne kadar uzak
olduğunu çok iyi biliyorum. Yani aslına bakarsanız savunma
sporlarıyla ilgilenen ve bunun felsefesini almış kişiler olsa,
inanın meclis çok daha huzurlu olur belki de. Mesela Kliçko.
Ukrayna meclisindeki kavgaları uzaktan izliyor kendisi...
Başka bir husus ise; Kliçko, sporcu kimliğinin dışında, üç dil
biliyor ve doktorası var. Yani bunca yazının özeti aslında şu olsa
gerek: Eğitim Şart!
Eğitim dediysem şunu da eklemem gerekir: Şayet aldığınız eğitime
uygun hareket etme beceri ve kabiliyetinden yoksunsanız, eğitimli
sayılmazsınız.
Sağlıcakla kalın...