Gazze'de 7 Ekim’den bu yana İsrail çocukları aralıksız
öldürülmeye devam ediyor. Bir yandan savaşın bombaları, diğer
yandan açlık ...
Bombardımanlarda yaralanan binlerce insanın büyük kısmı çocuklar
ve kadınlardan oluşuyor.
Yaşananlara tüm dünya şahit.
Gazze’nin dramına iki milyar Müslüman şahit.
Sessizce izliyoruz, bir buzulun için de gibi. Elimi ve kolumuzu
bağlayıp anlamsız boş boş bakarak.
İnsanca Müslümanca yaşamak söylemleri meğer yalanmış
Meğer ne çok şey yalanmış bu dünyada!"
Çığlıklar sessiz…
Sesimiz ve gücümüz cılız…
Alıştık sanki ?
En kötü olanda bu
Yürütülen psikolojik harekât bizleri ele geçiyor.
Global bir operasyon söz konusu
Yapılan, kurgulanan bu psikolojik yapı; insanların,
toplumların zihin ve vicdanlarını etkileyip değiştirip
dönüştürüyor.
İsrail'in, Gazze halkına yaptığı zulüm, soy kırım,
savaşmak değil de yok etmek için yaptığı bu kıyım dünyanın bütün
vicdan sahibi ve özellikle de Müslüman insanların
zihinlerine karşı açılmış, hedefi planlanmış psikolojik bir
savaştır.
İsrail o nedenle her şeyin insanlığın gözleri önünde olmasını
istedi .
Katil İsrail açık ve net bir şekilde vahşet yaşattı. Kana
doymadı, vahşi…
Batı ve ABD yalandan üzüldü.
Gazze halkı, kadınlar, erkekler, çocuklar kurban edildi.
Bizler kuru kuru üzüldük. Üzülmenin ne anlamı var;
insanlık ve vicdanlar kurumuş.
Yaşanan bu katliam normalleşti ve yürekler nasır
bağladı.
Boykotlar rafa kalktı. Gündelik hayat hızlılığı ve bir
takım gıdalara olan bağımlılık kısacası konfor alanımız ağır
bastı.
Gazze’de sadece 35 hastane ayakta. Hastaneler ve sağlık ocakları
kapandı, yıkıldı, bombalandı…
Gazze'de bin kişinin diyalize ihtiyaç duyduğunu, 130 prematüre
bebeğin kuvözde olduğunu ve 2 bin kanser hastasının acil tedaviye
ihtiyacı olduğunu biliyoruz.
Ancak İsrail'in uyguladığı elektrik kesintisi ve ambargo
nedeniyle hastanelerde jeneratörleri çalıştıracak yakıt olmadan bu
tedavileri sağlamak imkansız. Halen faaliyette olan hastanelerde
ağır koşullarda, ağır yaralı hastaların koridorlarda anestezi
yapılmadan ameliyat edilmesinden dolayı her yerde "ölüm kokusu" ve
"çocuk cesedi" olduğundan söz ediliyor. 13 yaşındaki çocuğun
vücudundaki kurşun diri diri uyuşturulamadan çıkarılıp dikiş
atılırken “benim suçum neydi ya Rab” diye bağırmasına nasıl sessiz
kalabilir ki dünya insanlığı ?