Sosyal medyanın sıkıntılı bir tarafından bahsedeceğim bugün
sizlere. Tabi ki duruma asla tek taraflı bakmamak lazım. Sosyal
medyanın ciddi anlamda faydalı olduğu taraflarda var. Ancak bugün
arkadaşlık kavramı üzerine nasıl etki yapmaktadır ona
bakacağız.
Benim çok dikkatimi çeken hususlardan bir tanesi; doğum günleri!
Sosyal paylaşım sitelerindeki doğum günü kutlamalarının tarz ve
samimiyetleri gerçeği hiç ama hiç yansıtmıyor maalesef. Aylardır
hatta belki yıllardır görüşmeyen arkadaşlar, sosyal paylaşım
siteleri üzerinden birbirlerine öyle süslü doğum günü mesajları
yolluyorlar ki, şaşırıp kalıyorum.
Mesele ne biliyor musunuz dostlar? Mesele; bizim
olaylara kantitatif bakıyor olmamız.
Yahu, sen bu arkadaşını böyle edebiyat parçalayacak kadar
çok seviyordun da, neden aylardır görüşmüyorsunuz? Hiç bana
vakitten, yoğunluktan bahsetmeyin. Vaktiniz yoktu ya da
birbirinizden uzak illerdeydiniz o yüzden buluşup dertleşemediniz.
Peki, telefon edip, halini hatırını sormak için birkaç dakikan dahi
yok muydu?
Mesele ne biliyor musunuz dostlar? Mesele; bizim olaylara
kantitatif bakıyor olmamız. İşin matematiği, manevi kısmının önüne
geçmeye başladı. Oysa ki bizler için bu konuda nitelik, nicelikten
daha mühim olmalıdır. Demeye çalıştığım tam olarak şu aslında:
Baktığımızda doğum günümüzü kutlamak için bizlere sosyal paylaşım
siteleri üzerinden mesaj atan kişilerin sayısının yüzleri bulması
bizi mutlu ediyor. Bir çoğunda içtenlik olmamasına rağmen. Ancak
bizler, sadece, bizi arayıp halimizi hatırımızı soran ve her daim
yanımızda olduğunu hissettirmeye çalışan dostlarımızla mutlu
olamıyoruz. Neden? Çünkü onların sayısı belki üç, belki beş...
Doğum günü bir örnekti. Şimdi tüme varmak gerekirse; sosyal
medya dediğimiz platformlar, arkadaşlık denen kavramın içini
boşattılar. Arkadaşlarımızla ne denli güzel paylaşımlarda
bulunduğumuz önemini yitirirken, internet üzerindeki sanal
listelerde kaç tane arkadaşımızın olduğu bizi daha çok ifade eder
oldu. Gerçi burada 'dost' kavramı da işin içine giriyor ama şimdi
oraya da değinirsek konu çorba olur.
Demem o ki; bunların hepsi duygusal yanlarımızın törpülenişinin
göstergeleridir. Duygularınızı işin içinden çıkarmayın. Zaten öyle
yaparsanız göreceksiniz ki, üç arkadaşınızın sesini duymak sizi
mutlu ederken, göstermelik on binler, artık bir şey ifade
etmeyecektir. Böyle yaptığınız zaman bu alışkanlık hayatınızın
diğer alanlarına da etki edecektir. Ne alakası var demeyin. Çünkü
bu bir süreçtir. Hayatınıza yön vermek için yaptığınız her şey kısa
ya da uzun vadede sizi değiştirir.
Sağlıcakla kalın...
Önemli not: Bundan bir önceki yazımda 2015 yılında hayatını
kaybetmiş önemli sanatçılarımızı yazmaya çalışmıştım. Yazımın
sonunda da atladığım önemli sanatçılarımız olabilir, onları da
gıyaplarında anıyoruz demiştim ama öyle birinin adını yazmayı
unutmuşum ki, ona parantez açmadan edemezdim. Ustalar ustası,
çınarlar çınarı; Zeki Alasya, mekanın cennet olsun...