Akşener’i kimler neden destekliyor?

alçaklığa ortak olmayan herkesin türlü entrikalarla bertaraf edildiği veyahut edilmeye çalışıldığı günlerden geçiyoruz. MHP lideri Devlet Bahçeli bu isimlerin sonuncusu...

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

"Ortak tehlikeler, birbirlerinin can düşmanı olanları bile birleştirir" demiş eskiler.

15 koca yıldır bunun nice örneğini gördük.

Kimler Recep Tayyip Erdoğan'ı "Ortak tehlike" olarak görüp "birleşme" kararı almadı ki...

Murat Karayılan ile Fethullah Gülen aynı dili kullandı. Kılıçdaroğlu ile Demirtaş "Birlikte salladı." Fethullahçı çete ile DHKP-C ortak hedefe kilitlendi.

Teröre destek verenler "Akademisyen", devletin mahrem bilgilerini sızdıran hainler "gazeteci", bebek katili teröristler "Demokrasi havarisi", bomba patlatarak masumları katledenler "Kahraman" ilan edildi.

Erdoğan gitsin diye denize dökmekle övündükleri İngiltere'yi işgal için çağıranlar, "Ordu göreve" pankartları işe yaramayınca ABD'ye, "Bari siz devirin" diye yalvaranlar, o da olmayınca Rusya'ya "Türkiye'yi bombala" diye yaltaklananlar oldu.

Hendekleri savunanlar, PKK'lıların giydiği fistanların altına saklananlar bile oldu.

Dedim ya...

Ortak düşmanları Recep Tayyip Erdoğan'dı ve onun gitmesi için devlete, askere, polise, bayrağa bile savaş açacak kadar alçaldılar.

Bu alçaklığa ortak olmayan herkesi kara kampanyalar, kirli oyunlar ve türlü entrikalarla bertaraf ettiler, etmeye devam ediyorlar.

MHP lideri Devlet Bahçeli hedefte olan son isim.

Altını kalın çizgilerle çizerek ve büyük bir iddia ile söylüyorum:

Devlet Bahçeli'nin istenmemesinin tek sebebi, 7 Haziran’da “yüzde 60’lık blok”un içinde olmayı reddetmesi ve devletin yanında yer almasıdır. Eğer o gün CHP ve HDP ile birlikte hareket etmiş olsaydı bugün hedefte olmayacaktı.

Bir başka deyişle, Bahçeli devletten yana tavır koydu!

Bu durum, "istenmeyen adam" Erdoğan'ın elini güçlendirecek bir gelişme sayıldı ve üst akıl devreye girdi. Hedefleri, kısa vadede Bahçeli'yi, uzun vadede ise Erdoğan'ı bertaraf etmek.

Kullanmak istedikleri isim, Meral Akşener!

Yaşananları dikkatle izlediğinizde, bugüne dek MHP'nin sokağından dahi geçmeyen isimlerin Akşener'i ölürcesine desteklediğini hemen görürsünüz.

"Efsane Kadın", "Asena geliyor" söylemleri havalarda uçuşuyor.

Yazılanları okudukça aklıma Mehmet Ali Bayar, Mustafa Sarıgül, Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş, Emine Ülker Tarhan, Ekmeleddin İhsanoğlu ve sazcı oğlan Selahattin Demirtaş gibi isimler geliyor.

Vakti zamanında onlar da tıpkı bugün Meral Akşener'e yapıldığı gibi şölenler, törenler ve ayinler eşliğinde karşılanmış ama kısa sürede yok olup gitmişlerdi.

Dün Meral Hanım'ı Ankara'da bir otobüsün üzerinde konuşurken dinledim. "Ben Başbakan olacağım" diye haykırıyordu. 

Adam yürürken yolda bir nal bulmuş. "Hah! Geriye kaldı 3 nal, bir de at" diye sevinmiş.

Meral Hanım'ın durumu da bu! Henüz bir kongreye gidememiş, genel başkan olup olmayacağı belli değil ama o "Başbakan olacağım" diyor, başka bir şey demiyor.

Uzun zamandır kendisini dikkatle takip eden biriyim. Henüz bir projesini duymadım. Vatana millete nasıl hizmet edeceğine dair bir yorumuna rastlamadım.

Peki ne söyledi bugüne kadar?

"25 bin kişiyle Saray'a yürüyeceğim" dedi. "Benim oğlum da Gezi'ye katıldı ve biz Gezi'yi destekledik" dedi. "HDP'nin barajı aşması benim için sıkıntı değil" dedi.

Milliyetçi Haraket Partisi'nin yeni lideri PKK'nın şehirdeki temsilcilerine dost, halkın yüzde 52'sinin iradesiyle seçilen Cumhurbaşkanı'na düşman olacağını ağzıyla itiraf ediyor!

Bahçeli'nin niye istenmediği bundan daha iyi anlatılamazdı sanırım!.

Dün otobüsün üstünde kullandığı, "Ben sabaha kadar bekleyecektim ama herkes aç, susuz. En temel ihtiyaçlar bile karşılanamıyor. Onun için evimize gidiyoruz!" sözleri ne kadar vizyonsuz ve misyonsuz olduğunu gösteriyordu adeta...

Haftalar boyu herkesi o alanda toplanmaya çağıracaksınız. O insanların 4 saat sonra ne hale geleceğini düşünemiyorken ülkenin yarınlarını planlayacağınızı iddia edeceksiniz. Sonra da "aaa ben bunu düşünmemiştim, hadi eve gidelim" diyeceksiniz!

Halkı daha ilk günden aç, susuz ve tuvaletsiz bırakmışsınız. Eve gideceksiniz tabi ya nereye gideceksiniz!

Hele hele tribünlere oynayıp, "Bizim polise elimiz kalkmaz" demesi tam anlamıyla komediydi.

Oysa bundan bir süre önce CNN Türk ekranlarında, "Benim oğlum da Gezi eylemlerine katıldı ve ben de destekledim" diyen bizzat kendisiydi.

O geziciler ki PKK ve DHKP-C'li teröristlerle bir olup Taksim'de polis kovalıyor, ekip otolarını ateşe veriyor, esnafın dükkanlarını yağmalıyordu.

Polise eli kalkmıyor ama eli kalkanlara sınırsız destek vermeyi de ihmal etmiyor anlayacağınız!

Yazı fazla uzadı, farkındayım...

Vaziyeti özetleyecek olursak; DYP'den ANAP'a, oradan AK Parti'ye, daha sonra da MHP'ye geçerek siyasetin Yılmaz Vural'ı olan Meral Akşener'le olmaz!

Televizyonda "Anketlere göre yüzde 25 oy alıyorum" diyen biri meydanlarda "Başbakan olacağım" diyorsa bu iş yürümez!

Çünkü yüzde 25 ile iktidara gelinseydi Kemal Kılıçdaroğlu başbakan olurdu!

DİPNOT:  Dün yaşananlar bir başlangıçtı. Ülkücüleri sokağa dökmeye yavaş yavaş alıştırıyorlar. Zamanla daha çok ülkücüyü daha sert eylemlerde görürseniz şaşırmayın!

twitter.com/slymnoz

facebook.com/suleymanozisik