Geçtiğimiz günlerde, Ankara Kızılay’daki
büromda çöreklenmiş otururken, birden kapım çaldı. Kapıda, elinde
bir paket tatlı ile geçtiğimiz yıl ÖSS’ye hazırlıkta sıkı bir
çalışma yaptığımız İpek beliriverdi.
Uzun zamandır görüşememiştik.
ÖSS’ye hazırlık dönemindeki telaşlı,
stresli ve yorgun İpek gitmiş yerine, mutlu, neşeli, canlı ve
karizmatik bir İpek gelmiş.
Oturup sohbet etmeye başladık.
“İyi ki o zaman çok çalışmışım, şimdi çok
mutluyum” diyordu.
Birden, İpeğin geçtiğimiz yıl yaptığı o
yoğun ve yorucu çalışmalar gözümün önünden bir film şeridi gibi
geçiverdi.
Ağabeyi onu bana getirdiğinde, gerçekten
son derece stresli ve tıkanmış durumdaydı.
Sınava yaklaşık üç ay kalmıştı.
Ve o, “Ya olmazsa” sendromuna girmişti.
Aslına bakılırsa, denemeleri iyi idi ve
istediği hedefine ulaşması gerçekten mümkün görünüyordu.
Onun kendisi ile uğraşmayı bırakması sadece
yapması gerekenlerle uğraşması gerekiyordu.
Ama böyle durumlarda insanların mantıkları
“devre dışı” kalır ve sadece duygusal düşünür. Ona da düşünmek
denirse tabii.
Uzun bir konuşmadan sonra ona şunları
söyledim;
“Evet, olmama ihtimali herkesin olduğu gibi
senin için de var. Zaten olmazsa düşünmeyecek misin? Elbette
düşüneceksin. Ama onu, olmadığı zaman düşün. Şimdi olabileceğini
düşün ve olması için ne gerekiyorsa onu yap. Beynini neden
olmayacağı ile meşgul etmek yerine; nasıl olabileceğini düşün.”
dedim ve ekledim:
“En kötü
ihtimalde bile, kalan şu üç ayı en etkili ve verimli bir şekilde
değerlendirmen senin faydanı değil mi? Elbette faydana. Öyleyse onu
yap. Gerisini boş ver.”
Onu, sadece “yapması gerekenleri” düşünmeye
yönlendirmeye çalışıyordum. Çünkü o hep yapmaması gerekenleri
düşünüyordu.
Genelenlikle böyle durumlarda insanlar, ne
istediklerine değil; ne istemediklerine odaklanırlar ve burası
gerçekten dipsiz bir kuyudur.
Böylelikle zihinlerinde onlarca olumsuz
senaryo oluştururlar ve gece gündüz o senaryoları zihinlerinde
oynatırlar.
Oysa; tam tersi ihtimalin de senaristi,
oynayanı ve yönetmeni biz değil miyiz?
Elbette biziz.
Pekiyi, bu olumsuz senaryoların bize
şimdide ve gelecekte bir faydası var mı?
Hayır, değil. Tam tersine; zihinsel
donukluğa sebep olur ve insanları çalışamaz hale getirir.
Diğer taraftaki olumlu senaryoların bizim
için çok önemli faydalarının olduğu belli. Öyleyse o tarafa bakmak,
bize kalan zamanı iyi değerlendirmemizi sağlayacaksa neden o tarafa
bakmayalım değil mi?
Beynimizi usta bir yönetmen gibi
yönetmeliyiz.
Sadece yap
Ona, son üç ayı değerlendirecek sıkı bir
program verdim. Ve sadece onu yapmasını istedim.
Bu programda genel olarak şunlar vardı:
- Günde, dershane ve okul dahil toplam en
az 10 saat çalış.
- Her hafta bir deneme çöz.
-Denemelerde eksik olduğun dersleri mutlaka
konu ve soru olarak çalışarak telafi et. Bir sonraki denemede o
konuları kontrol et.
- Bitirdiğin konu ve çalışma sorularıyla
ilgili açıklamalı ÖSS sorusu çöz.
- Uyku düzenine dikkat et.
- 50 dakika çalıştıktan sonra, 10 dakika
ara vermeyi unutma.
- Psikolojini ve çalışma performansını
olumsuz etkileyen arkadaşlardan uzak dur. Çünkü bu senin sınavın.
Bu sınavda sana senden başka kimse yardım edemez.
- Ders çalışma sürende cep telefonunu
kapat.
- Evdeki bilgisayarı kaldır.
- Olumsuz dış etkenlere karşı kendini
kapat.
- Bol su iç. Su zihni diri tutar.
- Konsantrasyonu artırmak için günde 2-3
adet Omega 3 (balık yağı) vitamini al.
İpek, bunların hepsini rahatlıkla
yapabileceğini söyledi. Onunla, son 1
aylık program için tekrar görüştük. Bir defa da sınavdan birkaç gün
önce..
İpek, şimdi hazırlık okuyor. Aynı zamanda İspanyolca’ya merak salmış,
İspanyolca kursuna devam ediyor. Ve
keman çalmayı öğreniyor.
“Şu an çok mutluyum, iyi ki o zaman sıkı
çalışmışım” derken ki sevinci gerçekten beni de çok mutlu etti.
Nereyi mi kazandı?
Bilkent Üniversitesi, İşletme Bölümü (burslu).
Muhammed Ali’den güzel bir sözle
sonlandıralım:
“Antrenmanlarım, çok yoğun ve yorucu geçer.
Buna rağmen, hep rakiplerimden daha fazla antrenman yaparım.
İçimden bir ses: ‘yeter artık vazgeç” der. Ama asla vazgeçme devam
et diye düşünürüm.
‘Şimdi sıkıntı çek hayatın boyunca bir
şampiyon gibi yaşa’ derim”…
Evet, şimdi 3 ay sıkıntı çekme zamanı.
Şampiyonluk sizi de bekliyor.
Unutmayın son düdük çalmadan maç bitmiş
sayılmaz. Son ana kadar umudunuzu koruyun…
Neden olmasın!
Diyarbakır’da doktorlara TUS semineri
Bayer
İlaç'ın doktorlara yönelik olarak
düzenlediği TUS seminerleri çerçevesinde; 13 Mart Cuma, saat:18'de
Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonunda,
"TUS'da Netlerinizi Artıracak Sınav Teknikleri ve Son Dönem
Çalışması" konulu bir seminer vereceğim. O bölgedeki tüm
doktor arkadaşlarımı bekliyorum.