Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
7 Aralık 2013’te, saat 22:41 ‘de Mars terazi burcuna giriş yaptı ve 27 Temmuz 2014’e kadar terazi burcunda kalacak. Mars planeti, 2 Mart- 20 Mayıs 2014 arasında terazi burcunda retro hareketi yapacak. Tutulma ve diğer planetlerin sert açıları etkileriyle de durum çok ciddi bir boyut kazanabilir. Bu retro döngüsü hak ve adaletle ilgili konularda bir savaşın ortaya çıkacağı ihtimalini bizlere gösteriyor.
Mars planetinin, 7 Aralık 2013 akşamı terazi burcuna girmesiyle başlayan “hesap sorma- hesap verme” döngüsü, retro döneminde, son derece acımasız ve güçlü olacak gibi gözüküyor. Retro başlamadan, yani 2 Mart 2014 öncesinde, hak yerini bulursa ve adalet sistemi sağlıklı çalışırsa, sınavımızdan topyekun geçebileceğiz, tersi durumda bizleri 20 Mayıs 2014 sonrasında ağır bedeller bekliyor olabilir.
Marsın terazi burcunda olmasının en büyük özelliği, hak ve adalet konularının gündeme getirmesidir ki ülkemiz politikasında ve kendi yaşamlarımızda bunları deneyimlemeye başladık bile. Türkiye’nin astrolojik doğum haritasında mars terazi burcunda ve haritanın 4. Evinde yer alıyor. 4. Ev yuvayı, vatanı, aileyi ve sahip olduğumuz değerleri temsil eder. Venüs dengeyi, uyumu, ortak paydada buluşma isterken, mars savaş ister, güç kullanmak ister. Venüs adildir, mars zorbadır ve mars terazide çok zararlıdır. Türkiye haritasında marsın terazi burcunda olması ülkemizin ve ülkemiz insanlarının hak ve adalet konularıyla sınava tutulacağını gösterir.
Allah’ın verdiği fırsat
Her sınav bir fırsattır.
Bu dönemde sadece ülkemiz değil, her birimiz özel hayatlarımızda da
sınavdayız. Henüz 2 Mart 2014 tarihine kadar zamanımız varken
durumu kurtarmaya çalışmakta fayda var.
Birine haksızlık ettiğinizi, onu sömürdüğünüzü, yalan söylediğinizi, iftira ettiğinizi, yarı yolda bıraktığınızı düşünüyorsanız 2 Mart 2014 öncesinde karşı tarafın hakkını teslim etmelisiniz. Haksızlık sadece karşı tarafa yapılan bir davranış modeli değildir. Kişinin kendisine yaptığı haksızlık da, aşağıda daha geniş anlatacağım gibi “Hak Yasasını” çiğnemektir. Size şımarık ve nankörce davranan kişilere haddinden fazla değer vermişseniz, doğru yolu bulsun diye dil döküp, emek harcamışsanız, aşırı derecede sabrederek susmuşsanız, hatalarına göz yummuşsanız, hak yasasını çiğnemiş olursunuz. Şimdi hakların sahiplerine teslim edilme zamanındayız. Kendi hakkınızı kendinize, hakkını çiğnediğiniz kişinin de hakkını kendisine teslim etmelisiniz. Aksi takdirde ağır bedeller ödeyebilir, ruhun acı çekmesi denen azap duygusunu yaşayabilirsiniz. Bu dönem, kendimize gelmemiz için Allah’ın bize verdiği fırsat, değerlendirelim derim.
“Hak Yasası”
Hak ve Adaletin yerini bulması için Esmalar El Hakk : “Fiilen varlığını her
yerde gösteren, İlahlığı ve varlığı gerçek olan, sözleri ve
vaatleri doğru olan, mutlak var olan” anlamına gelen, Allah’ın bu
güzel Esma’sını gönlümüz isterse, istediğimiz zamanda, sayısızca
daha etkili sonuç almak için ise 108 kere Şems (güneş) saatinde “
Ya Hakk” şeklinde zikretmeliyiz. Veya “Ya Hakk Ya Adl” şeklinde yine
şems saatinde 212 kere zikretmeliyiz. |
Tüm vahiy kitaplarıyla Allah’ın bize ulaştırdığı en önemli temel yasa “HAK Yasası”dır.
HAK yasası iki taraflı işler, biri kendimize karşı diğeri dış dünyaya karşı olan tutumumuzdur.
Bizlere KUL hakkının karşımızdaki insanların hakkı olduğu bilgisi aktarıldı. Bu doğru ama eksik bilgidir. Aslında KUL hakkı öncelikle kişilerin kendi öz benliklerine karşı olan hakkıdır. Allah’ın bize verdiği ilk emanet kendi canımızdır. Bu nedenle, haddi aşan fedakârlıklarda bulunarak kendi KUL hakkımızı çiğnememeliyiz. Kendi hak ve sınırlarımıza sahip çıkmalıyız. Elbette karşımızdaki kişilerin haklarını da çiğnemeyip onların sınırlarına saygı duymalıyız. Bu durumu bencillikle karıştırmamak gerekiyor. Burada kastettiğim Allah’ın verdiği cana duyulan saygıdır. Kendi canımız da candır, karşımızdakinin canı da candır. Elbette başkalarına destek olacağız ama kendimizden çok vermeden yapmalıyız. Aynı zekat vermede olduğu gibi belirli oranlarda ve haddi aşmadan yapılmalıyız desteklerimizi. Her şeyimizi vermek, her şeyi yapmaya çalışmak biraz İlahlık taslamaktır.
Eğer biz başka bir insanın hakkına maddi ya da manevi olarak tacizde bulunursak, yani başkalarına zarar verecek durumlarda bulunursak, aslında kendi öz benliğimize eza etmiş oluruz ve bunun bedeliyle karşılaşırız. Öz benliğimiz, niyetlendiğimiz, düşündüğümüz, söylediğimiz ve yaptığımız her şeye şahittir. Hak yasasına aykırı davranışlarımızda bize bunun karşılığı olan bir deneyim yaşattırır. Allah’ın kurduğu sistemle, ceza da ödül de kendi öz benliğimizden gelir.
HAK yasasını nasıl durumlarda çiğnediğimize bakalım ve bunun üzerine düşünelim;
Yaşamımızda en çok dikkat etmemiz gereken, bir başkasının hakkına maddi ya da manevi tacizde bulunup bulunmadığımızdır. Aksi durumlarda öz benliğimiz vasıtasıyla yaptığımız haksızlığın mutlaka karşılığını deneyimleyeceğiz demektir.
Benliklerimizi arındırmak için Esmalar El Gafur: “ Kendisine yönelen
kullarının günahlarını meleklere bile yazdırmayan, merhameti ve
şefkatiyle sarıp, sarmalayan” ” anlamına gelen, Allah’ın bu
güzel Esma’sını gönlümüz isterse istediğimiz zamanda sayısızca,
daha etkili sonuç almak için ise 1286 kere Müşteri Şems (Güneş), “
Ya Gafur” şeklinde zikretmeliyiz. |
HAK yasası sadece başkaları için geçerli değildir, kişi kendi hakkını korumakla da yükümlüdür.
Kendimize haksızlık yapmış oluyor ve “Hak Yasası”nı çiğniyoruz demektir. Böyle bir durumda da öz benliğimiz devreye girer ve bizler kendimize yaptığımız haksızlığın bedeli olan deneyimlerle karşılaşırız. Daha çok sömürülür, ihanete uğrar, hayal kırıklıkları yaşarız. Tüm bunlar, bizim seçimlerimiz ve davranışlarımız sonucunda oluşur.
Bu nedenle başımıza gelenler için başkalarını suçlamaktan vazgeçmeliyiz. Dönüp kendimize bakmalıyız.
(“Hak Yasası” bölümü “ Bilinçaltı’nın Büyüsü” kitabımdan alıntıdır.)
Sorularınız için
Gazamız mübarek olsun :)
Aklıma gelen bir tekerlemeyle bitiriyorum yazımı;
Hakkı’nın Hakkı’da hakkı varmış
Hakkı, Hakkı’dan hakkını istemiş
Hakkı, Hakkı’nın hakkını vermeyince
HAK, Hakkı’nın hakkından
gelmiş.