Seri katilleri hep gözünü kan bürümüş insanlar olarak düşünürüz. Çoğunlukla öyleler. Ama bazı istisnalar ortaya çıkabiliyor. Dennis Nilsen gibi. Nilsen, 1978-1983 yıllarında 12 erkeği katleden bir İngiliz. Cinayetlerinin kan donduruculuğu bir yana asıl ürküten şey bir katilden beklenmeyecek kadar kibar olması. Onu özel yapan, kurbanlarını “insancıl” sayılabilecek yöntemlerle öldürmesiydi. Hatta lakabı da ‘The Kindly Killer’ idi (müşfik katil) Kan akıtmayan ve bir iple boğarak işini halleden Nilsen, kurbanın ölmediği durumlarda onları suya sokup boğulmalarını sağlıyordu. Ama onun müşfik bir katil lakabı almasının sebebi, öldürme yöntemi değil, kişiliği ve tavırlarındaki detaylardı. Son derece kibar ve zeki biri olan Nilsen’i görenler, onun bir seri katil olacağına ya da ciddi kişilik bozukluklarına sahip olduğuna ihtimal vermiyordu. Çevresinde nazik biri olarak bilinen biriydi. Bir homoseksüeldi ve birkaç başarısız denemenin ardından ilişkiler için uygun biri olmadığını kabullenmişti. Gece bir bara gidiyor. Genç adamlarla tanışıp onları evine, bir şeyler içmeye davet ediyordu. Onları öldürdükten sonra iç çamaşırlarına kadar soyup vücutlarını pudralıyordu. Kurbanlarını koltuğuna oturtuyor, onlar da elbette oldukları yerde kalıyor ve onu terk etmemiş oluyordu. Birlikte geçirdiği kısa zaman dilimleri, Nilsen için başarılı birer ilişkiydi! Bir süre sonra çürüyen cesetleri parçalara ayırıp topluca yakıyor ya da tuvalete boşaltıp üzerlerine sifonu çekiyordu. Yakalandığında 25 yıl ile yargılansa da, sonradan müebbete mahkum edilmesine karar verildi. Yakalanmasının ardından konuşan Dennis; başka heyecan veya mutluluk kaynağının olmadığını söyledi. Halen İngiltere'de bir hapishanede mahkumiyetini sürdürüyor.