BIST 10.400
DOLAR 32,23
EURO 34,95
ALTIN 2.412,19
HABER /  GÜNCEL

Almanya'da ceza alan Türk gazete

Ertuğrul Özkök, Avrupa'da bir Türk gazetesinin dağıtımının durdurulmasına neden karar verildiği ve o gazetenin hangi gazete olduğunu bu yazısında şöyle açıklıyor.....

Abone ol

Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni ve yazarı Ertuğrul Özkök, "El Ezher bile sessiz kalıyorsa" adlı yazısında Alman Hükümeti tarafından ceza verilen hangi Türk gazeteden bahsediyor ve gazetenin neden bunları yaşadığını ifade ediyor. İşte, Özkök'ün yazısı:


ALMAN gazete dağıtım şirketi ‘Saarbach’ yöneticileri 10 Aralık gecesi Alman mahkemesinden bir yazı aldılar.

Yazı, bir Türk gazetesinin dağıtımının durdurulması ile ilgiliydi.

‘Vakit’ gazetesinin dağıtımına ihtiyati tedbir konmuştu.

250 BİN İNCİL

O saatte gazete basılıp kamyonlara yüklendiği için, bu tebligat o gece yapılamadı.

Ancak onu izleyen 4 gün boyunca ‘Vakit’ gazetesi Almanya’da yayınlanmadı.

Yöneticileri gazetenin yarından itibaren yeniden yayınlanacağını söylüyorlar.

Alman mahkemesinin yayını durdurma nedeni ise, gazetenin bir yazarının kullandığı ifade.

Yazar, Yahudi soykırımının siyonistlerin uydurması olduğunu yazmış.

Kristina Köhler isimli 27 yaşında Hıristiyan Demokrat Partili bir kadın milletvekili bunu Meclis’e getirmiş.

Avrupa’nın en çok satan gazetesi Bild’in Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann, geçen cumartesi günü İstanbul’daydı.

Bild, 23 Kasım günü promosyon olarak okuyucularına ‘İncil’ dağıtmış.

Çok güzel káğıda basılı, ciltli, büyük bir kitap olmuş.

Üzerine de iyi bir fiyat koymuşlar.

Diekmann’a kaç adet sattıklarını sordum.

Bir günde 250 bin İncil satmışlar.

KÖKLERE DÖNÜŞ

Bu iki olay, ilk bakışta birbirinden çok bağımsız gibi duruyor.

Ama pek öyle de değil.

Avrupa, farklı bir yere gidiyor. ‘Yahudi-Hıristiyan’ kökler, bundan üç beş yıl öncesine göre daha da kuvvetleniyor.

‘Felluce’ olaylarına karşı tepkisizliğin temelinde de bu yeni eğilimler var.

İşte bu ortamda, tarafsızlığını koruyan bir Türkiye’nin önemi çok daha belirginleşiyor.

Durum böyleyken, Türkiye’de bazı kişiler tam aksi istikametin seçilmesini tavsiye ediyorlar.

Mesela ‘onurlu efelenmeden’ söz ediyorlar.

Türkiye’yi, İsrail ve Amerika’ya karşı ‘mücadelede’ ön saflarda görmek istediklerini yazıyorlar.

Hatta, bu tutumun ‘Tayyip Erdoğan’ı Arap dünyasının lideri’ yapacağını bile söyleyebiliyorlar.

Anlayacağınız Türkiye’ye, ‘Araplardan daha çok Arapçı’ bir siyaset öneriyorlar.

Arap dünyasındaki liderlik eksikliğini Erdoğan’ın doldurmasını bekliyorlar.

SAKİN DURUŞ

Bazıları da bunu tavsiye ederken çok ilginç bir örneği bizzat kendi ağızlarıyla veriyorlar.

Ben bilmiyordum, bizzat onların gazetelerinden öğrendim.

Mısır’ın ünlü El Ezher Üniversitesi bile Felluce olayı ile ilgili bir açıklama yapmamış.

Oysa bizim Meclisimizin unvan sahibi bir milletvekili bu olayı ‘soykırım’ olarak nitelemeye kadar bile gitmişti.

Felluce’de olup biteni kınamayalım mı?

Elbette kınayalım.

Ama bunu yaparken Araplardan veya öteki Müslüman ülkelerden çok daha öne çıkmamızın bir nedeni yok.

Son günlerde bu yönde daha serinkanlı değerlendirmelerin yapılmaya başladığını görüyorum.

BÖLGE MİLİTANLIĞI

Mesela muhafazakár görüşleriyle bilinen Türkiye Gazetesi’nin başyazarı Yılmaz Öztuna dünkü yazısını şu cümleyle bitiriyordu:

‘Türkiye’de Amerika’ya karşıtlık ve Araplardan fazla Arap’ı kollamak duygusu yükseldikçe, gerçek politika kuralları işlemez hale geliyor.’

Evet günlerden beri benim söylemek istediğim de bu.

Avrupa Birliği’nin bekleme odasındaki bir Türkiye’nin ‘bölge militanlığı’ yapmasına hiç gerek yok.

Emin olunuz ki, sakin ve ağırbaşlı bir Türkiye, Felluce için de, Irak için de, bütün bölge için de çok daha etkili olacaktır.