BIST 8.864
DOLAR 34,30
EURO 37,37
ALTIN 3.028,72

"Allah... Ekmek... Özgürlük..."

 

 

 

Sakallı mı?

Vay yobaz!

Çarşaflı yahut başıörtülü mü?

Vay gerici!

İşe başlarken “Bismillah” bitirdiğinde “Elhamdülillah” mı dedi?

Ne dedi ne dedi!

Vay dinci!

Kabul edin:

Ellerinde “Allah… Ekmek… Özgürlük…” pankartları taşıyan Müslüman tiplemesine çok şaşırdınız.

Tuhaf buldunuz.

İlginçti.

İktidar “onlardan” yana…

Rüzgâr “onlardan” yana…

“Cip” onlarda…

İhale onlarda…

“N’oluyor?” dediniz.

Kafanız karıştı.

Cumhuriyet mitinglerinde “Şeriat geliyor.” “naralarının ekseni kaydı.

Sene-i devriyesini daha bir “coşkuyla” andığımız 28 Şubat günlerinde “mollaları İran’a” yollayanların nutku tutuldu.

Demek ki neymiş!

Tek tip solcu, tek tip sağcı, tek tip işçi, tek tip patron olmadığı gibi tek tip İslamcı da olmazmış.

İktidar ve güç karşısında herkes etkilenebilirmiş.

Para herkesi bozabilirmiş.

Ama bazıları tüm bunlara bana mısın demezmiş.

Çıkar yürürmüş, nara atarmış, alayına isyan edermiş.

1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan “AntiKapitalist Müslüman Gençler” her cenahtan pek çok kafayı karıştırdı.

Kimi “Bu ne şimdi!” şeklinde bir tavra bürünürken kimi “tövbe estağfurullah” çekti.

Bu yılki 1 Mayıs’a en büyük rengi “AntiKApitalist Müslüman” gençler kattı.

Fatih Camii’nde hayatlarına kaybeden işçiler için gıyabi cenaze namazı kılıp ardından Taksim’e çıkmak da bu yürüyüşü hayli orijinal kıldı.

Kabul edelim ki bu topraklarda başlığında İslam/Müslüman olan her yeni gelişme dikkat çeker.

Tek kaygım, malum odaklarca iktidara karşı gazlanacak, kışkırtılacak, pohpohlanacak yeni bir zümre olmamaları.

Bu “yeni grup” AK Parti’yi de, cemaatleri de, Müslümanları da, gayr-i Müslimleri de, “Yahudi’yi de Urumu’da” canları çektiğince eleştirmeli.

Ama bunu yaparken özgünlüklerini yitirmemeli.

Kısaca, yeni bir Abdüllatif Şener sendromu yaşamamaları/yaşatmamaları.

İktidar bundan rahatsız olmuş mudur?

Olmalıdır!

Antikapitalist Müslüman Gençler her kesime olduğu gibi iktidar ve çevresine de mesaj yollamaktadır.

İnceden inceye bir ayar mesajıdır bu.

İktidar sayesinde zenginleştiği ve alnı secdeden beri gelmediği halde yanında çalıştırdığı işçinin tazminatına göz dikenlere…

 “Zaten başın örtülü; nereye gideceksin ki!” şeklinde yanında çalışanlara bir çeşit mobbing uygulayanlara…

İş sözü, kadro sözü verip tut(a)mayanlara…

Herkese…

Bazen…

Ani karar alma refleksleri, iktidarları başlangıç noktalarından çok uzaklara sürükleyebilir.

Beklenti, iş, hatır uğruna ses etmemeler, bazen işler yolunda sandırabilir.

Antikapitalist Müslüman Gençler işçisinden işverenine, iktidarından muhalefetine, dindarından dinsizine, herkese, her keseye “Bir de işin bu tarafı var” dediler.

İyi de ettiler.