BIST 10.540
DOLAR 32,28
EURO 35,02
ALTIN 2.476,35

Allah aşkına himmet edin!

Türkiye, Ergenekon çetesinin mi tehdidi altında?.Yoksa şeriatçı çetelerin mi?. Eğer iki çete de tehdit ise

Sadi-i Şirazî der ki; “Bilime göre davranmayan bilgin, elinde ışık tutan bir köre benzer; başkasının yolunu aydınlatır ama kendi yolunu göremez…”
 
 
 
 
 
ALLAH AŞKINA HİMMET EDİN!

Sahi… Siz, “Çoğulcu Demokrasi” diyenlerle “Çoğunlukçu Demokrasi” özlemi çekenlerin aslında ne demek istediklerini anlıyor musunuz?.
Benim kafam basmıyor da…
Bir gün
“Çoğunlukçu Demokrasi” işine gelen arkadaşlar ertesi gün bir bakıyorum hoooop, şerit değiştirmiş, “Çoğulcu Demokrat” kesilmişler başımıza…
Bu sefer de karşılarındakiler onların yerine geçmişler…
Efendim?..
“Büyüklerimiz öyle söylüyorsa güzel bir şey mi?”
Vay be!.
 
                            * * *

Meselâ, “
Ergenekon isimli terör örgütü, TSK ile bir olup demokrasiyi yıkacaktı” diye başlayanlar “çoğunlukçu” mu yoksa, “çoğulcu” mu?.
Peki ya, “
Şeriat geliyor! Bunlar bu ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklüyor. Ordumuz uyuyor mu?” çığlıklarını atanlar hangi bütünün parçaları?.

                            * * *
 
Efendiler!..
Yahu bırakın
“aaa cambaza bak!” oynamayı da adam gibi makul olup ülkenin ve halkın gerçek sorunlarıyla uğraşın…
“Kürt sorunu var mı yok mu?” diye birbirinizi yiyeceğinize, “Dünyanın en güçlü dördüncü ordusu bir avuç kıçı boklu teröristle 25 yıldır nasıl olup da başa çıkamıyor?..” sorusuna birbirinizle (ve TSK ile de) kavga etmeden cevap bulun, gerçekçi çözümler üretin…
Ve uygulanması için takipçi olun!..
 
                            * * *

Ve ey siz, “makul çoğunluk” olarak bilinen on milyonlarca sessiz vatandaş!..
Allah aşkına himmet edin!
Bu fukaranın kafası bu kavgaları bir türlü almıyor.
Haliyle yazdıklarında zırvalıyor (yorumcu velinimetimizdir, o ne derse o olur)…
Siz cevap verin:
Türkiye,
Ergenekon çetesinin mi tehdidi altında?.
Yoksa şeriatçı çetelerin mi?.
Eğer iki çete de tehdit ise
kuzu gibi ne oturup durursunuz oralarda?..
Ayağa fırlayıverip de bu ikisinin de ağzına bir güzel şey yapsanız a…
Biber sürseniz e…
“Size ne mi?..
O halde ne diyeyim kardeşşşş!..
Lâyığınızı bulmuşsunuz!..
Oturupdurun oturduğunuz yerde!..
 
 
 
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ BULUNDU(!)

Anketler Ak Parti’deki oy erozyonuna işaret ediyor.
“Şaşırtıcı değil”. Yani “beklenen” bir gelişme ama muhalefet ne yapıyor bir de ona bakalım.
Daha önce
Ak Parti’ye oy verenler “hangi” partilere ve “niçin” gidiyorlar?
Muhalefet partileri bu erimenin analizini yapıyor mu?
İşsizlik ve piyasadaki para (gelir) yetmezliği mi bozuyor Ak Parti’yi?
Yoksa, anayasa değişikliği konusundaki inatlaşma mı?.
Veya
“Demokratik Açılım” başlatmak için düğmeye basılan ve Habur’da başlayan olaylar dizisi halen “olumsuz” etki mi yapıyor?.

                                                        * * *

Ben şahsen, muhalefet partilerinin halkın
“sorun” olarak görüp Ak Parti’den kopmasına sebep olan olumsuzluklarla ilgili çözüm önerilerini merak ediyorum:
Bilsem (eleştirisini de yaparak) yayımlarım ama bilmiyorum.
Muhalefetin, halkın ve genelde ülkenin sorunlarını nasıl çözeceklerini bilmiyorum ama birbirlerine nasıl küfür ettiklerinden haberim var.
Tiksinerek de olsa o meşhur
“Salı Savaşları”nı mesleğim icabı dinlemek zorunda kalıyorum.

                                                        * * *

Ey Muhalefet!
Deyin ki halk sizi tercih etti ve iktidar oldunuz…
Deyin ki içinizdeki
eski diplomatlar aracılığıyla kendinizi Küresel şirketlere de kabul ettirdiniz…
Peki…
İşsizlik sorunu başta olmak üzere, para sıkıntısını, gelir dağılımında adaletsizliği,
sağlık, eğitim, ulaşım, konut, enerji sorunlarını nasıl çözeceksiniz?..
Söyleyin de bileyim…
Yoksa iktidar olduğunuzda şöyle mi haykıracaksınız?.
“Çözülün ey sorunlar!”
İyi ama
“uçkur” bile durduk yerde kendi kendine çözülmüyor yani…
 
 
 
NEYMİŞ?:

Turgay Ciner; Gazete HT Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı tarafından yazısı sansürlendiği için istifa eden Yavuz Semerci’ye telefon edip, “Gazeteye dön” ricasında bulunmuş.
Neymiş?.
Yanlış hesap
Bağdat’tan, ayıplı sansürPatrondan dönermiş…

Polis okulu öğrencilerine trafik dersi veren
Baş Komiser, o kadar etkili sarhoş taklidi yapmış ki Levent Kırca’yı aratmamış.
Neymiş:
Sahne aldığı zamanlar
Levent Kırca da Baş Komiseri aratmıyormuş…


 
YANLIŞ UYANDIRMA

Bin dokuz yüz kırklı yıllar. Taşra şehirlerinde henüz otelcilik gelişmemiş. Kente gelen gidenler hanlarda konaklıyor. Bir gün, bir akıl hastası gelir kent hanına.  Yatmadan önce hancıdan rica eder:
“Beni sabah ezanı okunmadan uyandır.”
Rastlantı bu ki, aynı odada bir de muvazzaf general kalmaktadır.
Hancı, akıl hastasına bunu hatırlatır ve “lambayı yakmadan giyin ki paşa uyanmasın” der.
Sabah güneş doğmadan da akıl hastasını usulca uyandırır.
Oda karanlık olduğu için akıl hastası generalin elbiselerini giyer yanlışlıkla.
Ve yola düşer.
Bir süre yürüdükten sonra gün ışır. Üstüne şöyle bir göz atar ki resmî, omuzu bol yıldızlı bir askeri üniforma…
Durur. Düşünür. Kendi kendine söylenir:
“Tüh Allah kahretsin!. Hancı benim yerime yanlışlıkla generali uyandırmış. Gideyim de beni ben kendim kaldırayım bari…”

                            * * *

Not:
Bu kıssadan hisse çıkarmak beyhude değildir…