AKP'nin zafer formülü
BU yazı okuyucularımızdan Murat İnce Efe"ye aittir... Sayın
Efe"nin yazısını sizlere aktarıyorum...
Secimden bir sonraki Pazartesi günü, bir aile dostumuz, eşi ile
birlikte ziyaretimize geldi. Oldukça büyük bir insaat sirketinin
sahibiydi ve Teknik Üniversite"den mezun oldugundan bu yana gecen
yaklaşık 35 yıldır müteahhitlik yapiyordu. Ailesi ve ikametgahı
Istanbul"da olan bu aile dostumuz, son bir yıldır, Erzurum"da, bir
toplu konut inşaatı gerçekleştirmekteydi. Henüz sonuçlarının
şaşkınlığını üzerimizden atamadığımızdan, konu ister istemez 22
Temmuz seçimlerine ve ozellikle AKP"nin Dogu ve Güneydogu"da,
Anadolu"dan aldığı, beklentilerin üstündeki oy oranına geldi.
Aile dostumuz için bu sonuç hiç de şaşırtıcı değildi. Zira iki ay
kadar önce tanık olduğu ve bu ziyaretinde bize de aktardığı bir
olay bile, AKP"nin Dogu ve Güneydogu"daki başarısını açıklamaya
yetiyordu.
Soz konusu olayı bize söyle aktardı: ... "Hakedişimizi"
bekliyordum. (Devletin, iş yaptırdığı müteahhitlere, belli
aralıklarla yaptığı ödeme) Ziraat Bankası"na para geldigini
öğendim. Bize ödenecek meblağyı almak üzere, kalkıp Ziraat
Bankası"na gittim. Fakat içeri girmeme imkan yoktu. Zira bankanın
önünde, kadın, erkek, yaşlı ve gençlerden oluşan mahşeri bir
kalabalık vardı ve görevliler bu kalabalığı bir sıra haline
getirmek için çırpınıyordu.
Kapıda duran ve tanıdığım güvenlik görevlisine, beni içeri alması
için uzaktan işaret ettim. Onun yardımıyla kalabalığı aştım ve önce
bankaya, sonra da müdürün yanına girdim.
Ahbabı olduğum banka müdürüne; "Hayrola, bu kalabalık ne bekliyor?"
diye sordum. Müdür kinayeli bir gülümseme ile, "Maaş almak için
bekliyorlar" şeklinde bir yanit verdi. Kalabalığın yapısı, banka
müdürünün yaptığı açıklamayı tereddütle karşılamama neden oldu.
Bunu fark eden müdür, konuya açıklık getirdi: "Devlet bu bölgede
yasayan her aileye, okula giden erkek çocuklari için ayda 75
milyon, yine okula giden kız çocuklari için ise, ayda 150 milyon,
eğitime katkı desteği veriyor. Bugün de ödeme günümüz..."
*
AİLE dostumuz, AKP"nin sihirli formülünü açıklamak üzere detaylar
vermeyi sürdürdü: Bu bölgede yaşayan ve neredeyse tamamı yoksulluk
sınırındaki Kürt kökenli vatandaşlarımız, ortalama 8 - 10 çocuk
sahibi. Kız ve erkek çocuk oranının yarı yarıya olduğunu var
sayarsak, 10 çocuklu bir aileye devlet; ayda 1 milyar 125 milyon
lira yardımda bulunuyor. Bu, o yörede yaşayan bir aile reisi için
"servet" sayılabilecek bir meblağ.
İki yeğeni aynı bölgede öğretmenlik yapan aile dostumuz, devletin
yaptığı bu eğitim yardımını, öğrencilere ne şekilde yansıdığını
ise; öğretmen yeğenlerinin gözlemlerine dayanarak aktardı: Aile
reisleri bu yardımı, çocuklara hiçbir şekilde aktarmıyorlarmış.
Kitap, defter, kalem isteyen çocuklara, "Gidin, öğretmeniniz
versin" deniliyormuş. Yani sizin anlayacağınız bu yardım, çocuklara
değil, babanın hayat standardını yükseltmeye yarıyor dedi
gülümseyerek.
Baba hayat standardını nasıl yükseltiyor diye saf saf sordum, bu
ilginç gözlemi aktaran aile dostumuza. Yine bir tebessümle
yanıtladı: Eşine bir kuma getirerek!.. (İkinci bir kadın
alarak)
Ben bu seçmenin bölgesinde, sosyal ve ekonomik seviyesinde, fikir
ve algı düzeyinde olsam, acaba kime oy verirdim ve cumhuriyet,
laiklik, bağımsızlık gibi, bir türlü anlayamadığım kavramlara ne
kadar yakınlık duyardım diye düsünmeden edemedim doğrusu. Belki siz
de düsünürsünüz...
Hal böyle olunca değerli okuyucular, sandığın Yüce Divan kapısını
nasıl kapadığının formülü de anşılıyor demektir...