BIST 10.471
DOLAR 32,80
EURO 35,19
ALTIN 2.447,64
HABER /  GÜNCEL

Ahmet Hakandan şaşırtıcı itiraflar

Haşmet Babaoğlu ve Zeynep Tunuslu olayları ile gündeme gelen Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'dan şaşırtıcı itiraflar...

Abone ol

- Son birkaç yıldır egonuzun dağıldığı fikrine katılır mısınız bilmem, ama son zamanlarda kadınlarla ilgili olarak sınırda, bıçak sırtında duruyor gibisiniz. Yani çapkın, namı yürüyen bir adam olmaya ramak kaldı gibi geliyor bana. Egonuzun dağılmasında kadınların katkısını sorabilir miyim?

- Biraz oryantasyon bozukluğunu yaşamak zorunda kaldığımı hissediyorum. Aslında herhangi bir odakla, herhangi bir merkezle yakınlık kurmadan, dışarıdan bakan 'muzip, ironik çocuk' olmak istedim ve öyle hissettim. Bu benim en hoşuma giden pozisyondu. Fakat bu pozisyonda kalabilmek zordu. İster istemez, birtakım iletişim mekanizmaları çalışıyor ve siz tırnak içinde 'ehlileştirilme' operasyonuna tabi tutuluyorsunuz. Bundan rahatsızım açıkçası. Buna karşı direnmek istiyorum.

- Direnebilecek misiniz?

- 'Direnebilir miyim'in sancısını yaşıyorum. Size ego dağılması gibi gelen şeyin, benim bu direncimin yansıttığı bazı arızalar olduğunu düşünüyorum. Kadınlar meselesine gelince. Şunu çok açıklıkla söylemek istiyorum ki aşk, meşk, kadınlar, Ahmet Hakan ve ilişkileri konusunda konuşmak istemiyorum. Kendimi bunlar hakkında konuşurken yakalamak istemiyorum.

- Niye ayıp mı?

- Yoo ayıp olduğu için değil, bu konularla ilgili konuşan insanları, benim pozisyonumda olup da konuşan insanları yadırgıyorum. Şundan dolayı yadırgıyorum, bizler sonuçta köşe yazısı yazan insanlarız.

- Ama her zaman memleketi kurtarmıyorsunuz...

- Memleketi kurtarmıyoruz ama yine de benim yazılarımın hiçbirinde aşk ya da "Alaçatı çok güzel," gibi bir laf, söz bulmak mümkün olmaz. Yani ben taşkın bir adam değilim. Dolayısıyla "Taşkın adam gibi takılıyorsun, nasıl böyle düşünüyorsun?" sorusunu hak etmiyorum. Ayrıca ben kendi özel hayatımın sınırlarında kalmak istiyorum.

- Ama daha geçtiğimiz pazar, Zeynep Tunuslu sizin için röportaj verdi. Yazık o halde size...

- Yani ben kendi açımdan bakıyorum konuya. Ben bu konularla ilgili konuşmak istemiyorum. Bu konunun başkaları tarafından istismar edilmesini istemiyorum. Türkiye'de bunların peşinde koşmadan yazıp çizen bir adamın, nasıl açık bir hedef haline geldiğini biliyoruz. Bu tür konuşmaların da çok açık istismar alanı olduğunu düşünüyorum.

- Ama orada bir çifte standart var. Daha dün Neco'nun aşk hayatı hakkında yazabilmiştiniz.

- Aşk hayatı hakkında yazmıyorum. Gazetecilerin saldırısı hakkındaydı yazım.

- Haşmet Babaoğlu'nu ilk kızdıran yazınız hangisiydi peki?

- Orada da bir ilişki analizi falan yapmadım. Bir takılma cümlesiydi o. Haşmet'in, Neco'nun kızının sevgilisi olduğu gizli kapaklı ve mahrem bir bilgi değil ki! Biz bunu "Haşmetim, Haşmetim," diye seslenmesinden biliyoruz. Neco olayı manşet olmuş, bir şey demeyecek miyiz? Yazılmayacak mı böyle küçük bir takılma? Yoksa herhangi bir ahkam kesmemişim, hüküm vermemişim, "Neco çok ayıp etti karısına," dememişim. Ben medyadaki görünür tiplere, görünür isimlere kendi dilimle, kendi üslubumla farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışıyorum. Bunun ne mahsuru olabilir?

- Teşvikiye kafe baskınından zihninizde kalan son görüntüyü alayım..

- O olaydan aklımda kalan görüntü şudur: Ana avrat küfürler yağdıran, göğsünü döve döve höyküren, öfkesini kontrol altına alamayan lise kantininin kavgacı çocuğu görüntüsü.

'Beni Ertuğrul Özkök yaratmadı'

- Kıyamate kadar Araf'ta kalacak ruhlardan mısınız?
- Araf bir yanıyla acayip keyifli, bir yanıyla da acayip riskli bir yerdir. Keyifli çünkü kafanıza göre takılıp yaramazlıklar yapabilme şansınız olur. Riskli çünkü bir cemaate sırtını yaslayıp geçinip giden adamların, rahatını kaçırmış olursunuz. Hiçbir konuda anlaşamayan cemaatler, sizin 'yaramaz bir adam' olduğunuz konusunda anlaşıverir. Risktir bu ama katlanmaya değer bir risk.

- Bu bir Ertuğrul Özkök kurgusu mu?

- Ertuğrul Özkök çok sevdiğim ve görüşlerine büyük önem verdiğim bir yönetici. Onun önerilerine her zaman açığım. Ancak o, bırakın bir kurguyu, öneride bile bulunma gereği duymuyor bana. Hürriyet'ten önce Sabah gazetesinin yazarıydım. Yani beni Özkök yaratmadı ki...

- Böyle açık hedef olma hali, nasıl bir tercihten geçiyor?

- Hakiki olmakla, sahte olmak arasında bir tercih yapmak zorundaydım ve kendimi dostlarımın arasında nasıl konuşuyorsam, yazıya da aynı şekilde yansıtmak istedim. Bunun komplikasyonlarına katlanabileceğim hissine de kapıldım üstelik.

- Yozgatlı bir müftünün oğlusunuz. Babanız yobazlara mı, din bilginlerine mi yakın?

- Babam ben çocukken daha katıydı. Ama onun görüşlerinde de yumuşama oldu.

- Bir hacı olarak her gün Teşvikiye kafelerinde modern bir hayat sürmenin 'eşsizliği' sizin de dikkatinizi çekiyor mu?

- Hacı olmak, kutsal topraklara gitmek, bir insanın daha dindar, daha sorumlu olduğunun göstergesi değildir. İstersen bin hac yap, Allah katında diğer insanlarla eşitsin. Bu açıdan bir sorun görmüyorum. 'Teşvikiye kafelerinde' modern hayat sürmem, eğer bu açıdan eşsiz ise yapacağım bir şey yok. Sadece İstanbul'un bütün hacılarını Teşvikiye kafelerine davet edebilirim, o kadar...

'İslami kesim merak uyandırıyor'

- En büyük avantajınız İslami kesimden gelmeniz mi?

- Bu imaj bir merak duygusu uyandırıyor insanların üzerinde. Onu bir avantaja çevirmek de, o merak duygusunun tatmin edilmesini sağlamak demek.

'Zeynep'le ilişkimi keseceğim'

- Hiç evlendiniz mi?


- Hayır.

- Neden? Muhafazakâr kesimden insanlar daha erken evlenir.

- Evlenmedim işte... Muhafazakâr kesimde olup da hiç evlenmeyenler de var.

- Aileninizin tepkisi nasıl size karşı, dengeler değişti mi biraz olsun?

- Hepimizin aileleri, gençliklerinde çocuklarını yetiştirirken daha sert bir tutum içerisinde olabiliyor. Ama onların tutumlarında da yaşlar ilerledikçe gevşemeler oluyor. Onlar da hayata bakışlarını daha yumuşatıyorlar. Öyledir yani bu iş.

- Baba dayağı yediniz mi?

- Çok otoriter bir aile içinde büyümedim ben.

- Peki sizde konsantrasyon noksanlığı var mı?

- Bir parça evet. Çabuk sıkılıyorum. Belki de o yüzden evlenmedim.

- O halde genel olarak bir kadını mutlu edecek erkek değilsiniz.

- Derinine düşündüğüm bir şey değil. Bu konularda ne kadar genellemelere gidebiliriz ki?

- Zeynep Tunuslu sizi kullanıyor mu dersiniz? Yoksa kadınca bir saflıkla ilişkinizi açıklamanızı mı bekliyor gerçekten?

- Benim Zeynep Tunuslu ile herhangi bir ilişkim söz konusu değil. Ben kendisi ile bir kere sinemaya gittim, ondan sonra gazetede haber oldu bu. Bir kere evine gittim, "Evlenme teklif etti," diye haber çıktı. Ben her defasında kendisini arayıp, "Böyle saçmalık olur mu?" dedim. Her defasında bunun kendisinden kaynaklanmadığını söyledi. Ben de inandım. Bu röportaja kadar olan ki şeyi anlatıyorum. Pazar günkü röportajdan sonra kendisi ile ilişkimi keseceğim. Ben böyle bir konuyla da gündeme gelmek istemiyorum, Allah kahretsin yani!

KAYNAK: SABAH GAZETESİ