BIST 9.059
DOLAR 32,38
EURO 34,97
ALTIN 2.325,12
HABER /  GÜNCEL

Af Örgütü'nün Gezi raporu zehir zemberek

Af Örgütü'nün raporuna göre son 10 yılda Avrupa böylesi bir şiddet görmedi. Gezi'de özgürlük şiddet gördü, hükümet hoşgörüsüzdü.

Abone ol

“Türkiye’de toplanma özgürlüğü hakkı şiddet kullanılarak engelleniyor” başlıklı bir rapor yayınlayan Ulusalararası Af Örgütü AKP hükümetini ciddi şekilde eleştirdi.

Gezi Parkı eylemlerinde AKP hükümetinin ağır insan hakları ihlallerini gerçekleştirdiğini dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü, sorumluların cezasız kalmamasını istedi.

Uluslararası Af Örgütü, Gezi Parkı direnişi sırasında yaşanan hak ihlalleri raporunu Taksim Point Hotel'de düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.

Örgütün Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dolhuisem, Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner ve Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç tarafından raporun paylaşıldığı toplantı, Gezi direnişinde yaşanan hak ihlallerini anlatan slayt gösteriminin gösterilmesi ile başladı.

DÜNYA'DA GÖRÜŞMEMİŞ BİR BARIŞÇIL HAREKETTİ

Toplantıda ilk sözü alan Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dolhuisem, Gezi Parkı ile ortaya çıkanın dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş olan bir barışçıl hareket olduğunu söyledi.

Siyasal eleştiri yapanların, karşıt görüşlerin burada bir araya geldiğini belirten Dolhuisem, "Hükümet bu karşıt görüşleri dinlemek yerine susturmaya ve kendisine muhalif bütün düşünceleri tasfiye etmeye çalıştı" dedi.

“SON 10 YILDA AVRUPA’DA BÖYLE BİR ŞİDDET YAŞANMADI”

Polisin müdahalesinin gerçekten orantılı mı, orantısız mı olduğunu değerlendiren Dolhuisem, "Bu güç orantısız bir güçtü. Türkiye kendisini Avrupa Konseyi üyeleri ile kıyaslıyorsa son 10 yılda hiçbir Avrupa ülkesinde böyle barışçıl bir protesto ile böyle inatçı bir ret ile yaklaşılmadı" dedi.

HAK İHLALLERİ

Dolhuisem'in ardından söz alan örgütün Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner de, Gezi Parkı eylemleri bastırılmaya çalışılırken çok geniş çaplı bir dizi insan hakları ihlali gerçekleştirildiğini söyledi. Bunların arasında barışçıl toplanma hakkının tamamen engellenmesi ve yaşam, özgürlük ve işkence ve kötü muameleye tabi tutulmama hakkının ihlal edilmesinin de bulunduğunun altını çizen Gardner, "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda, ihtar üzerine dağılmamak gibi, barışçıl bir gösteriye katılımı suç sayan maddeler kaldırılmalı" dedi.

Pazartesi Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan 'Demokrasi Paketi'ne de değinen Gardner, "Bu paket bu hak ihlallerine değinmemekte ya da bu ihlallerin gelecekte tekrar gerçekleşmeyeceğini güvence altına almamaktadır" diye konuştu.

AK PARTİ HÜKÜMETİNİN İNSAN HAKLARI KARNESİ

13 Eylül’de "Türkiye'ye biber gazı satmayın" çağrısını yapan Uluslararası Af Örgütü, bugünkü raporda ise AKP hükümetinin Gezi Parkı olaylarındaki insan hakları karnesini çıkardı.

Toplumsal olaylara müdahale teçhizatı sağlayan ülkelere “Türkiye’ye biber gazı satmayın” talebini yineleyen Af Örgütü, Gezi ile birlikte AKP hükümetinin insan haklarına saygılı bir hükümet olma iddialarının zayıfladığını, muhaliflere karşı tahammülsüzlüğünü gösterdiğine dikkat çekti.

8 BİNDEN FAZLA KİŞİ YARALANDI

Raporda, gerçek mühimmat, biber gazı, tazyikli su, plastik mermi kullanımının ve eylemcilerin dövülmesinin eylemler sırasında 8 bin'den fazla kişinin yaralanmasına nasıl yol açtığı detaylı bir biçimde anlatıldı. Rapora göre en az üç eylemcinin ölümünün polisin güç kullanımı ile doğrudan ilgili olduğunu belirten Gardner şu tespitlerde bulundu:

"Gezi Parkı eylemlerinde polis tarafından başvurulan şiddetin seviyesi bize şunu açıkça gösterdi, gerekli eğitimi almamış ve kötü idare edilen polis memurlarının, şiddet kullanma talimatı aldıklarında, bunu yapmak için cesaretlendirildiklerinde ve yaptıkları ihlaller yüzünden kimliklerinin teşhis edilmeyeceğini ya da kovuşturmaya tabi olmayacaklarını bildiklerinde sonuç bu yaşananlar oluyor.

Türkiye yetkililerinin Gezi Parkı eylemlerini sonlandırmadaki ve tekrarlanmaması konusundaki kararlılığı çok açık. Seçtikleri taktikler güç kullanma, tehdit, hakaret ve kovuşturma oldu. Yüzlerce insan herhangi bir şiddet olayına karıştıklarına dair kanıt olmaksızın sadece eylemlere katıldığı için kovuşturmayla yüz yüze. Eylemleri düzenlemekle suçlananların çoğu terörle mücadele mevzuatı uyarınca soruşturmaya tabi. Türkiye hükümeti sokak eylemleri ile ifade edilen muhalif görüşleri tolere etmeyi öğrenmelidir. Bu yüzden polislerin toplumsal olaylarda, yasalara uygun şekilde polislik yapmak için gerekli teçhizata sahip olduğunu, eğitildiğini ve talimat aldığını güvence altına almalıdır.”

CİNSEL TACİZE UĞRAYAN OLDU

İstanbul ve Ankara’daki gösterileri izleyen, Türkiye çapında İstanbul, İzmir, Ankara ve Antakya olmak üzere dört ilde polis tarafından yaralanan ya da gayri resmi olarak gözaltına alınan, dövülen ya da gözaltı sırasında cinsel tacize uğrayan birçok insanla görüştükten sonra raporunu hazırlayan Af Örgütü’nün çağrı ve tespitlerinin özeti ise şöyle:

- Polis çoğu zaman plastik mermileri doğrudan eylemcilerin kafasına ve vücutlarının üst kısmına doğru attı.

- Biber gazı kapsüllerinin rutin olarak doğrudan eylemcilere, oradan geçenlere ve bazen de evlerden içeri atılmasının yüzlerce kişinin yaralandı ve tanıklara göre en az bir kişinin ölümüne yol açtı.

- Tazyikli su tanklarına kimyasal maddeler eklendi.

- Kadın eylemciler kolluk kuvvetleri tarafından sözlü ve fiziksel cinsel tacize maruz kaldı.

- Barışçıl toplanma hakkının toptan ihlali ve yaşam, özgürlük ve işkence ve kötü muameleye uğramama hakları ihlal edildi.

- Terörle mücadele yasaları da dahil diğer yasaların barışçıl gösteri düzenleme ya da barışçıl gösterilere katılım haklarını kullanan kişilere karşı kullanılmaması sağlanmalı.

- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda, ihtar üzerine dağılmamak gibi barışçıl bir gösteriye katılımı suç sayan maddeler kaldırılmalı.

- Polis, güç kullanmadan önce çatışmayı önlemek için arabuluculuk ve müzakere yollarını kullanmalı.

- Bir gösterinin dağıtılması amacıyla kullanılan araçlar dikkatli bir şekilde seçilmeli ve sadece gerekli, orantılı ve hesap verilebilir bir şekilde kullanılmalı.

- Tüm gözaltı merkezlerine düzenli, önceden planlanmayan ve habersiz ziyaretler gerçekleştiren bağımsız bir izleme mekanizması oluşturularak 'İşkenceye Karşı Ek İhtiyari Protokol’ uygulanmalı.