BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

4 Yeni Film Gösterimde

“American Splendor”un başrollerinde Paul Giamatti, Hope Davis ve Harvey Pekar’ı izleyeceksiniz.

Abone ol

Sinemaseverleri hafta sonunda gösterime girecek dört yeni film bekliyor. Görkemli Hayatım, 50 İlk Öpücük, Hidalgo, Tünel... Shari Springer Berman ve Robert Pulcini’nin yönettikleri “American Splendor”un başrollerinde Paul Giamatti, Hope Davis ve Harvey Pekar’ı izleyeceksiniz. Belgeselle kurmacayı ustalıkla bütünleştiren film, sinemaseverleri hem gerçek Pekar, hem de çizgi roman kahramanı Pekar’ın dünyasıyla tanıştıran bir çizgi-roman uyarlaması… İlk olarak 23. Uluslararası İstanbul Film Festivali aracılığıyla Türk sinemaseverlerle buluşan film, 2003 yılında Sundance Jüri Büyük Ödülü (en iyi drama), Cannes FİPRESCİ Ödülü, Deauville Jüri Özel Ödülü ve ABD Ulusal Film Eleştirmenleri Birliği (en iyi film; en iyi senaryo ) ödüllerine layık görüldü Sıradan yaşamların ardındaki sürprizler! Yerel bir hastanede dosya memuru olan, iş arkadaşlarıyla gündelik gevezelikler yaparak rahatlayan ve ilk bakışta tüm yaşamı bunlardan ibaretmiş gibi görünen Harvey, evde zamanını okuyarak, yazarak ve caz dinleyerek geçirir. Dairesi binlerce kitap ve plakla tıka basa doludur. Günün birinde Robert Crumb’la tanışır ve onun yeraltı çizgi romanlarıyla yakaladığı uluslararası başarıdan yola çıkarak, çizgi romanın yetişkinlere doğrudan hitap edebilecek bir tür olabileceği üzerine kafa yormaya başlar. Harvey’in kendine özgü çizgi romanı “American Splendor”ı yazmaya başlaması bu sayede gerçekleşir. Harvey’in hem işçi sınıfının, hem de kendi yaşantısının gerçekçi bir portresini yansıtan bu kült çizgi romanı, 80’li yıllarda büyük ün kazanarak onu bir çizgi kitapevinin ortağı olan bunalımlı ve alaycı Joyce Brabner’e kadar götürür. Bundan böyle Harvey, şöhretin tuhaf sonuçlarına ruh ikizi olduğuna inandığı bu genç kadınla beraber katlanacaktır… Hidalgo Gerçek hayattan beyazperdeye… Yönetmenliğini Joe Johnston’un üstlendiği aksiyon-macera filmi “Hidalgo”, Arap çöllerinde hayatta kalma mücadelesi veren efsanevi binici Frank T. Hopkins´in gerçek yaşam öyküsünden beyazperdeye aktarılmış. Senaryosunu "Thunderheart", "Young Guns" gibi filmler için yazdığı senaryolarla adını duyuran, "Spirit: Stallion of the Cimarron" adlı çizgi filmdeki çalışmasıyla Oscar adayı olan John Fusco’nun yazdığı filmde efsanevi binici Frank Hopkins rolünde Viggo Mortensen kamera karşısına geçmiş. Başrollerde Mortensen’e eşlik eden isimler arasında Zuleikha Robinson, Omar Sharif, Louise Lombard ve Said Taghmaoui bulunuyor. Bir erkeğin kişisel kurtuluş mücadelesini görkemli aksiyon ve macera unsurlarıyla harmanlayan "Hidalgo" hakkında yapımcı Casey Silver’ın sözleri şöyle:"Dünyanın her köşesindeki izleyicilerin bu filmdeki Frank Hopkins ile bir şekilde bağlantı kuracağına inanıyorum. Film karelerinde birbirinden heyecanlı yarış sahneleri var; ama bence gerçek yarış, bu filmde öyküsü anlatılan erkeğin kendini bulma, günahları için affedilmenin bir yolunu bulma yarışıdır. Sadece bu iki tema bile yeterince heyecan vericiydi." "Hidalgo"nun senaryosunun araştırma ve yazım çalışmaları için 12 yıl harcayan Fusco, senaryoyu yazarken ünlü tarihçiler J. Frank Dobie ve Dr. Ruy d’Andrade’nin Hopkins ve Hidalgo ile ilgili olarak 70 yıl önce kaleme aldığı yazıları referans noktası olarak kullanmış. Ayrıca bu büyüleyici macera üzerindeki esrar perdesini kaldırmak için Wyoming'deki yaşlı kızılderililer ile çiftlik sahiplerinin anlattığı sözlü bilgilere başvurmuş. Arap çöllerinde bir ölüm-kalım mücadelesi! Yüzyıllardır Arap çöllerinde düzenlenen ve sadece Arap atlarının katılabildiği ‘Ateş Okyanusu’ koşusu, dünyanın en zorlu uzun mesafe yarışıdır. 3000 mil (4800 km) mesafeli bu koşuda zengin kraliyet ailelerinin en seçkin safkan atları ölüm kalım mücadelesi verirler. 1890’da Riyad’ın en zengin şeyhi Amerikalı binici Frank T. Hopkins’i atıyla birlikte yarışa katılması için davet eder. Böylelikle sadece Bedevi binicilerin at bindiği yarışa ilk kez bir Amerikalı katılmış olacaktır. Üstelik zengin şeyh, Hopkins´in bindiği Hidalgo için bahse de girer. Geçmişte Amerikan ordusunda süvarilik yapan Hopkins, Batı´nın gelmiş geçmiş en iyi binicisi olarak nam salmış olsa da bu yarışı kazanması neredeyse imkansızdır. Zira kazanmaya yeminli rakipleri, bu yabancının birinciliğini önlemeye kararlıdırlar. Hopkins ve Hidalgo içinse yarış bir onur mücadelesine dönüşür. 50 İlk öpücük Sandler ve Barrymore’den eğlenceli bir romantik komedi Peter Segal’in yönettiği romantik komedi filmi “50 First Kisses”ın başrollerinde “Mr. Deeds/Kazara Zengin” ve “Anger Management/Asabiyim” gibi hit yapımlarında rol alan Adam Sandler (Henry) ile “Charlie’nin Melekleri”nin genç ve güzel oyuncusu Drew Barrymore (Lucy) kamera karşısına geçmiş. İkiliye eşlik eden oyuncular arasında Rob Schneider, Sean Astin ve Dan Aykroyd başı çekiyor. Senaryosunu George Wing’in kaleme aldığı filmin müzikleri Teddy Castellucci imzası taşıyor. “50 İlk Öpücük”ün orijinal hikayesi Seattle’da geçiyormuş. Hikayenin Havai’ye taşınması fikri Sandler’dan çıkmış. Filmin yapımcılarından Michael Ewing bunu şöyle anlatıyor: “Adam hikayeyi Havai’ye taşıma fikrini öne sürdükten sonra, oranın filmi çekmek için pek çok açıdan muhtemel en iyi yer olduğu anlaşıldı. Orada geçen pek fazla film yok, dolayısıyla farklı bir mekanda film yapmak harika bir deneyimdi. Ayrıca, bir romantik komedi için muhteşem güzel bir yer”. Çekimlerin 6 haftası Havai’de, diğer 6 haftası ise Los Angeles ve çevresinde gerçekleştirilmiş. Hızlı kazanova, ne oldu sana? Seviş-terk et zihniyetinde bir kazanova, her gece hafızasının silinmesine yol açan nörolojik bir rahatsızlığı olan Lucy’ye vurulursa neler olur?.. Hawai’de yaşayan veteriner Henry Roth, Deniz Yaşamı Parkı’ndaki deniz hayvanlarıyla ilgilenmediği zamanlarda, tatil aşkı arayışındaki turistlerin kalbini çalmakla meşguldür. Uzun süreli ilişki nedir bilmeyen Henry’nin çapkınlığı, onun yıllardan beri hayallerini süsleyen Alaska’ya tekneyle gidip morsların sualtı yaşamını inceleme planlarını bile sekteye uğratmaktadır. Rüyalarını gerçekleştirmeye ramak kala, teknesinde meydana gelen bir problem sonucunda kendini Hukilau Café’de bulan Henry’nin güzel Lucy Whitmore’la karşılaşması bu sayede gerçekleşir. Henry, tek başına kahvaltı eden Lucy’ye görür görmez çarpılır. İki genç gözlemelerden ve deniz memelilerinden bahsederken, Henry Lucy’ye giderek daha büyük ilgi duymaya başlar ve ertesi gün onu beraber kahvaltı etmeye davet eder. Ama bir sonraki gün Café’ye gidip bir önceki günkü sohbetlerinden söz edince, Lucy onun bir tür sapık olduğunu düşünerek etraftan yardım ister. Henry’nin kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur. Sonuçta Henry, Lucy’nin sevgisini kazanmak istiyorsa, hayatı boyunca her gün sıfırdan başlamak zorunda olduğu gerçeğinin farkına varır... Tünel Türk oyuncu Mehmet Kurtuluş'un da rol aldığı Tünel'in yönetmenliğini Roland Suso Richter üstlenmiş. Filmin konusu şöyle; Dogu Berlinlilerin Batıya kaçıslarını engellemek için Berlin Duvarı'nın inşaatı başlamak üzere. Doğu Alman yüzme şampiyonu olan Harry Melchior, komünist baskıdan kaçmak istemekte fakat sevgili kız kardeşi Lotte’yi arkada bırakmak istememektedir. Harry Lotte’nin, kaçıp kendisini kurtarması için yalvarmalarına dayanamaz. Ancak geri dönüp onu da kurtaracagına söz verir. Doğu Berlin sınır noktasından kılık degiştirerek ve sahte evrakla kaçmayı başarır. Artık özgürdür ama hemen kız kardeşini nasıl kurtaracağını düşünmeye başlar. En iyi arkadaşı mühendis olan Matthis ile beraber inanılmaz bir plan yaparlar. Duvarın altından bir tünel kazacaklardır. Matthis’le iki eylemci arkadaşı Vic ve Fred bu plana çok gülerler. Fakat Harry’nin kararlı tutumu kısa zamanda onları da plana dahil eder. Matthis’in hamile kız arkadaşı Carola kaçarken tutuklanmıştır. Fred annesini Dogu’dan kurtarmak istemektedir. Vic ise özgürlük uğruna her seyi yapabilecek biridir.