BIST 10.192
DOLAR 32,36
EURO 34,65
ALTIN 2.390,26
HABER /  GÜNCEL

23 Aralık 2011 Basın Özeti

Times, 'soykırımı inkar' yasa teklifi nedeniyle Türk-Fransız ilişkileri 'kopma noktasına geldi' diyor; 'Irak'ta Sünni-Şii gerilimi Kürtlerin federasyon taleplerine yarayabilir' yorumu, Euro krizini 'devlet teşvikli tatil' ile çözme önerisi.

Abone ol

Irak'ta dün onlarca kişinin ölümüne yol açan son ayların en büyük bombalı saldırı dalgası, İngiltere gazetelerinde bugün en geniş tartışılan konu olmuş.

Guardian bir Iraklının şu ironik sözlerini aktarmış: "Paris'in Eyfel Kulesi var, Londra'nın Big Ben'i bizimse sadece bomba yüklü araçlarımız. Zaten hiç koşulların iyiye gittiği bir noktaya gelemedik ki... "

Guardian'da yazan Martin Chulov, Irak Başbakanı Nuri Maliki'nin genellikle Şii mahallelerinde meydana gelen patlamaları rakipleri aleyhine kullanacağını söylüyor.

Maliki'nin çekilme sonrası olası saldırılar konusunda Amerikalılarca uyarıldığını belirten Chulov, şöyle devam ediyor:

"Irak'ın geleceğinin ne kadar karanlık göründüğünü ifade etmeye kelimeler yetmiyor. Kimse Irak'ın Jeffersonvari bir demokrasi timsali olmasını beklemiyordu. Ama Amerikalıların çekilmesinden bu kadar kısa süre sonra, işlerin sarpa sarmasını da..."

"Irak'ta bombalı kıyım" başlığını kullanan Times, ülkedeki manzaranın Amerikalı yöneticilerin çizmeye çalıştığı istikrara ulaşmış, ayakları üzerinde duran ülke tablosundan uzak olduğunu vurguluyor; Sünni milletvekili Nahide el Deyni'nin ülkeyi ancak siyasi sistemin tepeden tırnağa elden geçirilmesinin kurtaracağı görüşünü aktarıyor:

El Deyni "Irak'ı hükümet üyeliklerinin mezheplere bakılmaksızın dağıtıldığı bir sisteme geçilmesi dışında hiç bir şey kurtaramaz. Iraklıları ise ancak Allah koruyabilir çünkü yetkililer halkın ızdırabına kayıtsız..." diyor.

Maliki ateşle oynuyor

Daily Telegraph da "dünkü saldırıların tek galibi Maliki olacak, çünkü Sünnilere karşı tavır almasının haklı olduğunu savunacak" yorumunu yapmış.

Gazetede yazan David Blair de uyarıyor: "Siyasi liderleri makamlarından kovalanmaya devam ederse, Sünniler barışçıl siyasetin zaman kaybı olduğu fikrine varabilir. Bu durumda tek seçenekleri şiddete dönüş olacaktır."

"İktidara aç ve haris Maliki ateşle oynuyor... "

Independent "1 gün, 16 bomba... Mezhep mücadelesi Irak'ı paramparça ediyor" manşetini atmış.

Gazetenin deneyimli yazarı Patrick Cockburn,"Maliki kendi cumhurbaşkanı yardımcısı tutuklamaya çalışırken ülkkede giderek büyüyen bir mezhep krizi havası var" diyor.

"Bazıları Maliki'yi paranoyak buluyor ama Irak siyasetinde şiddetin rolü düşünülürse bu şaşırtıcı değil" diyen Cockburn'e göre, "Maliki aleyhinde birilerinin komplolar yapıyor olduğu da şüphesiz... Ancak buna verdiği karşılık, ülkeyi ve iktidarını istikrarsızlaştırıyor."

Independent başyazısında ise, Şii ve Sünni siyasetçiler arasında tırmanan çekişmenin Irak'taki federasyon tartışmalarına etkisine dikkat çekmiş

"(Cumhurbaşkanı Yardımcısı) Haşimi bölgesel Kürt yönetiminden koruma istemek için kuzeye kaçtı. Kürtler şimdiye dek her ikisi de federal bir Irak'a karşı olan Sünni ve Şiiler arasında arabuluculuk yapabilen tek taraf olmuştu. Ama şimdi dengeler değişiyor. Federal bir Irak fikrini reddedegelen Sünni bölgeleri, bu fikri benimsemeye başlıyor. Bu da Şiileri öfkelendiriyor. Tito'nun ölümünden sonra Yugoslavya'da olanlar, Irak'ın tahripkâr şekilde Balkanlaşması ile yeniden yaşanabilir...."

Türkiye-Fransa ilişkileri 'kopma noktasına geldi'

Dün Fransız meclisinde onaylanan soykırımı inkar yasa teklifi ardından Türkiye'nin Fransa'ya yaptırım uygulama kararı da tüm gazetelerde yer buluyor. Türkiye'nin tepkisi tüm haberlerde öfke, hiddet, hışım gibi sözcüklerle ifade edilmiş...

Guardian, "Türkiye'nin meclisteki oylamaya hiddetli tepkisi, NATO müttefikleri arasındaki ilişkinin emsali olmayan bir düzeye inmesine yol açtı." demiş:

Tatbikatların iptali, askeri uçakların iniş izninin kaldırılması gibi yaptırımları sıralayan Guardian, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu adımların henüz başlangıç olduğu; aşamalı şekilde artacağı ve ilişkilerdeki yaranın zor kapanacağı sözlerine yer veriyor.

Guardian, Fransız Dışişleri bakanı Alain Juppe'nin "Türk dostlarımızın aşırı tepki göstermesini istemiyoruz" dediğini, teklifi "faydasız ve yapıcı değil" diye niteleyerek gerilimi hafifletmeye çalıştığını belirtiyor.

"Juppe Türkiye'nin gururlu bir ulus olduğunu, bellek ve tarih konusunda çalışması gerektiğini ancak bunu sağlamanın yolunun Fransa'nın cezai yaptırımları olmadığını söyledi" diyor Guardian...

Aynı ifadelere yer veren Daily Telegraph da kararın Fransız sağını böldüğü yorumunu yapıyor. Ancak Juppe'nin "Türkiye aşırı baskı uygulamaktan kaçınmalı. Bu kadarı yeter" uyarısına da dikkat çekiyor.

Times "Ankara ve Paris arasındaki ilişkiler kopma noktasına geldi" ifadesini kullanmış.

Alain Juppe'nin kendilerine verdiği mülakatta girişimle arasına mesafe koymaya çalıştığını belirten Times, Fransa'nın Türkiye'nin tepkisi karşısında geri adım atabileceği tahmininde bulunuyor.

"Meclis Başkanı teklifin Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce meclisin her iki kanadında da onaylanmasının pek olası olmadığını söyledi. Gerek Cumhurbaşkanı Sarkozy gerekse Sosyalist rakibi François Hollande kamuoyu önünde teklifi desteklemiş olsalar da, yorumcular son noktada geri adım atabileceklerini belirtiyor."

"Le Monde, başyazısında Türkiye'nin Orta Doğu'da kilit bir müttefik ve Suriye konusunda stratejik ortak olduğunu belirterek, Fransa için 'Bugün Ankara'yı karşısına almak saçma olur' diye yazdı. Fransa altıncı büyük ithalat pazarında boykotu da kolay kolay göze alamaz." diyor Times...

İran ile görüşme çağrısı

Guardian gazetesinde yer alan bir açık mektupta İngiliz hükümeti İran ile diyaloğa girmeye çağırılıyor...

İngiltere Tahran'daki büyükelçiliğinin 29 Kasım'da protestocularca işgal edilmesi ardından elçiliğini kapatmış ve ilişkileri kesmişti.

Mektuba destek verenler, İran'ın eylemi kınadığını hatırlatıp Londra'nın fazla aceleci davrandığını savunarak iki ülke arasında gerilimin ancak müzakere ve diyalog yoluyla çözülebileceğini vurguluyor.

Mektup altında imzası bulunanlar arasında eski milletvekili George Galloway, eski Guantanamo tutsağı Muazzam Begg gibi isimlerin yanında, ülkenin saygın akademisyenlerinden Profesör David Webb, Abbas Edalat ve Mona Baker, din adamları, gazeteci ve yazarlar bulunuyor...

ABD ordusunda 'yeni dönemin resmi'

Amerikan ordusundan iki lezbiyen denizcinin öpüşmelerinin fotoğrafı tüm gazetelerde yer bulmuş.

Zira Obama yönetimi, eşcinsellerin cinsel kimliklerini gizli tutmasını öngören bir yasayı iptal etti. Gazeteler, yetkililerin görevden dönen gemi mürettebatının kavuşma öpücüğü için özel olarak seçtiği denizcilerin, bu fotoğrafla tarihi bir kare olarak belleklerde yer edeceği kanısında.

Times konuyu başyazısına taşımış ve "hoşgörüsüzlüğe karşı zafer" olarak nitelemiş.

"Irak ve Afganistan'da da görev yapmış kadın, erkek 15 bin Amerikan askeri eşcinsel oldukları ortaya çıkınca ordudan ihraç edildiler. Hem Kongre hem savunma bakanlığı bu siyasetten büyük utanç duymalı. Buna karşılık Başkan Obama bu yasayı feshettiği için tebrik edilmeli."

"Eylül'de kaldırılan kural, Virginia'da limandaki bu öpüşmeyle tarihe karıştı. En ilginci de fotoğrafın arka planındakilerin bu görüntüye kayıtsızlığıydı; demek bir şeyler gerçekten iyiye gidiyor."

İngiltere ve Falkland Adaları

Güney Amerika ticaret birliği Mercosur'un hafta başında İngiltere ve Arjantin arasında tartışma yaratan hatta savaş çıkmasına yol açan Falkland Adaları'nın bayrağını taşıyan gemilere limanlarını kapama kararı, İngiltere için önemli bir uyarı olarak niteleniyor.

Guardian'da yazan Richard Gott, İngiliz diplomatların sanki bir sorun yokmuş gibi davrandıklarını, bu körlüğün son yıllarda Latin Amerika'da bir düzine büyükelçiliğin kapatılmasıyla pekiştiğini söylüyor. "İngiltere uyuyor" diyor.

"Her iki tarafın da adalar üzerinde sağlam iddiaları olduğu düşünülürse, makul olan tarafların buluşup konuyu müzakere etmesi olur, ki Arjantin lideri de sıkça bunu söyledi. Söyledikleri yeni bir tavrın eseri değil; değişen ise Latin Amerika'nın ortamı. Buradaki hükümetler her konuda hemfikir olmasalar da kıtalarının dış müdahale olmaksızın kendi halkları yararına örgütlenmesi konusunda birlik içindeler.

"Şimdiye dek İngiliz dışişleri gazetecilere Latin Amerika ülkelerinin iki tarafa başka türlü konuştuğunu, aslında Arjantin'in iddialarını savunmadığını fısıldardı. Ama artık bu durum değişti.

"Latin Amerika ülkeleri artık destek ve tavsiye için Avrupa ve ABD'ye yönelmiyor. Büyüdüler ve bildikleri gibi hareket ediyorlar. Dolayısıyla bu hafta Arjantin'in Falkland üzerindeki iddiaları ciddi şekilde güçlendi."

Kartlarda işlem ücretine son

Pek çok gazete İngiltere'de bankaların kart işlem ücretlerinin mahkeme kararıyla iptal edilmesini ilk sayfalarından duyuruyor.

Pek çok şirket son yıllarda alışveriş, uçak bileti almak, otel rezervasyonu yapmak ya da yurtdışında ATM'den para çekmek gibi işlemlerde kart kullanma karşılığında 12 sterlini bulan işlem ücretleri alıyordu.

Bu işlemin asıl maliyetinin 20 pens olduğunu vurgulayan Daily Telegraph, bir süredir işlem ücretinin kalkması için yürütülen kampanyanın başarıya ulaştığını ilan ediyor.

Ürün ve fiyat karşılaştırma kuruluşu Which? yöneticisi Richard Lloyd, sadece uçak yolcularına her gün bu işlem ücretleri yüzünden 256 bin sterlin ödetildiğini vurguluyor. Yeni yasa 2012 sonunda yürürlüğe girecek. Avrupa Birliği de 2014'te havayolu şirketleri için benzer bir düzenlemeye hazırlanıyor.

Euro krizine Club-Med çözümü

Financial Times'ta yazan James Mackintosh Avrupa'daki mali krize sıradışı ve şakayla karışık bir çözüm öneriyor: Devlet teşvikli tatiller...

"Club-Med ülkeleri denen kriz içindeki Avrupa ülkeleri için çözüm de belki Club-Med'dir" diyor Mackintosh.

"İrlanda hariç, krizdeki ülkelerin başlıca ortak noktaları sıcak olmaları. Zengin ama üşümüş Almanlar yaz tatillerinde buralara gitmeyi istiyor."

Almanya'nın zordaki ülkelere mali destek verilmesini seçmenine kabul ettirmeyi siyaseten zor bulduğunu hatırlaran Mackintosh şöyle devam ediyor:

"Almanlara seçtikleri çeper ülkede tatil kuponları verin, böylece popülist siyasetçinin de elinde bir koz olsun. Almanlar da sıcak bir yerde dinlenmeyi hak etmiyor mu yani? Buna destekçi bulmak IMF fonuna bulmaktan daha kolay olacaktır. Londra bile katılabilir."

"Alman, Fin ve Hollandalıların altıda biri 2 bin euro'luk birer tatil yapsa, İspanya Portekiz ve Yunanlıların cari açıklarının yarısı bir hamlede kapanırdı."