BIST 8.864
DOLAR 34,30
EURO 37,37
ALTIN 3.028,65

2010'un en iyi yabancı filmleri!

2010'un en iyi yabancı filmleri!

Bonus 1: bunraku “bunraku”yu bir çırpıda özetlemek kolay iş değil. ancak akira kurosawa “kırmızı değirmen”i çekmiş gibi, samurayların, kovboyların, wuxia (modern dövüş filmi) estetiğinin ve leone dokunuşunun buluştuğu bir spagetti-bilimkurgu, yeni nesil “metropolis”, yeşil ekran teknolojisine...

2010'un en iyi yabancı filmleri!

Bonus 1: Bunraku “Bunraku”yu bir çırpıda özetlemek kolay iş değil. Ancak Akira Kurosawa “Kırmızı Değirmen”i çekmiş gibi, samurayların, kovboyların, wuxia (modern dövüş filmi) estetiğinin ve Leone dokunuşunun buluştuğu bir spagetti-bilimkurgu, yeni nesil “Metropolis”, yeşil ekran teknolojisine zirve yaptıran bir eser veya Japon kukla tiyatrosu bunrakunun estetiğinin özgünlüğünden üreyen bir başyapıt denebilir. Ne kadar yardımcı oldu bilemeyeceğiz!

2010'un en iyi yabancı filmleri!

Bonus 2: Black Swan Body-horror, karakter draması ve kara film türlerini ‘sahne-insan ilişkisi’ formülünün içinde canlandıran yapılmamış bir şeyin atası. Cassavetes’in “Açılış Gecesi” (“Opening Night”, 1977) ana esin kaynakları arasında bu melez eserin. Yeni bir kara film şaheseri. Darren Aronofsky imzalı, Oscar yarışında iddialı filmin 28 Şubat’ta vizyona gireceğinin müjdesini verelim.

2010'un en iyi yabancı filmleri!

Bonus 3: Scott Pilgrim vs. The World Atari estetiğini sinemaya gerçek anlamda serbest ve özgün bir şekilde taşıyan eser, aranan ‘yenilikçi bilgisayar oyunu estetiği’ kavramanın şimdiye kadar beklenen temsilcisi. “Zombilerin Şafağı” (“Shaun of the Dead”, 2004) ve “Sıkı Aynasızlar” (“Hot Fuzz”, 2007) ile aksiyon ve korkuya el attığını gördüğümüz Edgar Wright’tan yeni bir atılım. Umarız bu eser, 2011’de ya vizyona girererek ya da DVD’sinin çıkmasıyla Türk izleyicisiyle buluşabilir.

2010'un en iyi yabancı filmleri!

20-Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma (Twilight Saga: The Eclipse) (2010) ‘Vampirler ile kurt adamların mücadelesi mi, savaşı mı, yoksa aşk kapma yarışı mı?’ buna siz karar verin. Ancak burada esasen bu iki ırk el ele veriyor sinema tarihinde belki de ilk kez! Böylece aristokrasi ile proletarya temsili grupların izinde üçüncü ‘Alacakaranlık’ filmini hatmedip serinin özgün yapısını hissediyoruz.