BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

2008 'oral gündem' ile geçti

Yılın son günü köşe yazısı yazmak bir “şans” gibi görünüyor.

Yoksa şanssızlık mı?

2008’in sonu ile 2009’un başı arasına bir köşe yazısı yerleştirmek takdir ederseniz ki, kolay bir iş değildir.

Yılın son günü yazısında bir kere geçen yılın muhasebesi yapılmalı… Gelecek yıl için umut tohumları atılmalı. Gelecek günlerin güzel olacağının altı çizilmeli.

Haldun Taner ustamız 1959’u 1960’a bağlayan yıl için Milliyet’e yazdığı makalesinde gelecek yıl umudunu şöyle anlatıyordu:

“Hapishanedeki gazeteciler, hapishaneden çıkacak ve hapishaneye yeni girecek gazeteciler… Yeni yılınız kutlu olsun!”

Bu yazı haliyle o yıl iktidardaki onuncu ve sonuncu yılına giren Demokrat Parti hükümeti tarafından hiç beğenilmemişti. Zaten Mayıs ayının sonuna doğru da bir askeri müdahale (27 Mayıs İhtilali) ile devrilecek, hapse attığı gazeteciler ile iktidar milletvekilleri yer değiştireceklerdi.

Allah korusun Türkiye’de artık bir askeri müdahale ihtimali kalmadı. Önceki yıl (2007) bu konudaki bütün şartlar sonuna kadar kullanılmış olmasına karşın Yaşar Paşa, 12 Eylül’ün korkulu rüyası Evren Paşa haline getirilemedi.

Oysa fazlası vardı, eksiği yoktu…

Ankara’da Anafartalar Çarşısı bombalandığında olay yerine koşarak giden, bomba dumanları tüterken kameraların karşısına geçip “Böylesi olayları çok fazla yaşayacağız” şeklinde yatıştırıcı demeçler vermişti.

Terör eylemi karşısında olay yerinden demeç veren “tarihin ilk genelkurmay başkanı” olmuştu.

Şimdi böylesi “şakalara” (!) maruz kalmıyoruz, o yüzden de iktidar rahat!..

Başbakan kafayı kime takarsa hemen dış hatlar yolcu salonunu gösteriyor:

-Beğenmeyen çeker gider!

Çünkü burası Türkiye’dir.

Ülkemizde 2008 yılı Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal’ın oral gündem üzerinden havanda su dövme şampiyonası halinde geçti. Her biri günde en az bir, bazen iki kez “ağır konuştu” şeklinde yorumlanan şeyler söylediler.

Ne oldukları ertesi gün kimsenin aklında kalmadığından medyanın olayları yorumlama kabiliyeti de alabildiğine gelişti.

Gelecek yıl da muhtemelen böyle olacak.

Başkalarını bir an için kenara koyup aynaya bakarsak şöyle diyebilirim:

-Kişisel olarak benim açımdan 2008 son derece verimli geçti.

2005’ten beri çalışmakta olduğum Beykoz Sözlü Tarihi araştırmasının 460 sayfalık ilk kitabı “Yüzyıllık Beykoz Hikayeleri” yayınlandı. Eylül-Aralık arasında Fotoğrafçı Tolga Sezgin kardeşim ile Anadolu’da Geleneksel El Sanatları adlı kapsamlı kitabı tamamladım, baskı aşamasına geldi. Aralık ayında 16 günlük tam Karadeniz turu ile “Jules Verne’in Yolu” adıyla yayınlanacak tarih dokulu bir seyahat kitabının saha çalışmasını bitirdim. Bu kitabın fotoğraflarını usta sanatçı Arif Aşçı çekti, karikatürlerini de Kemal Gökhan ile Ender Özkahraman çiziyorlar.

Bir yılda üç kitap, masa başında fazla oturmayı sevmeyen bir gazeteci için yabana atılamaz, dostlar değil mi?

2008’in son aylarında siteden ayrılmam gündeme geldiğinde “Hoop, Nazım Bey nereye gidiyorsunuz?” diye mektup yağmuru oluşturan İnternet Haber okurları için kuru kuru olmayan kendimce bir “yeni yıl hediyesi” düşünündüm:

E-posta ile adresini yollayan ilk 100 internet haber okuruna Yüzyıllık Beykoz Hikayeleri kitabımı yollamak istiyorum.

Elbette okurlar açısından 100 çok az bir sayı…

Karınca kararınca departmanı hediyesi olarak kabul etmek lazım.

2009 yılı internet haber okurlarına, Türkiye’de yaşayan bütün uluslara, etnik azınlıklara, barış demokrasi ve insan hakları açısından yüzümüzü ağartan bir yıl olsun.

Aynı dilek dünya halkları için de geçerlidir:

-Yeni yılınız kutlu olsun!