BIST 9.998
DOLAR 32,40
EURO 34,90
ALTIN 2.407,86
HABER /  GÜNCEL

19 Mayıs 2011 Basın Özeti

İngiliz bakanın radyo yayınında 'tecavüz gafı', yeni IMF başkanı kim olacak?, Obama'nın Orta Doğu imajı, Beyaz olmayan İngiltere vatandaşları 9 milyonu aştı, 25 bin BigMac yiyen Amerikalı...

Abone ol

İngiltere gazeteleri bu sabah İngiltere Adalet Bakanı Kenneth Clarke'ın bir radyo yayınında tecavüz konusunda kullandığı ifadeler nedeniyle istifa çağrılarıyla karşı karşıya kalmasına geniş yer ayırıyor.

Olay dün sabah Clarke'ın BBC radyo 5'te tecavüzcüler dahil, suçlu olduğunu kabul edenlerin hapis cezalarını yarı yarıya düşürmeye yönelik önerileri anlattığı sırada yaşandı.

Independent gazetesi, mülakatın en can alıcı yerlerinden birini manşetine taşıyor:

"Radyo sunucusu: Tecavüz, tecavüzdür. İngiltere Adalet Bakanı: Hayır, değildir.

"Adalet Bakanı, kimi tecavüzlerin diğerlerinden daha az ciddi olduğunu söylediği için özür dilemek zorunda kaldı.

Independent, kabinenin en deneyimli bakanlarından biri diye andığı Clarke'ın, dün akşam işini kaybetmediğini, ama kullandığı ifadenin yol açtığı infialin, Adalet Bakanlığı'ndan başka bir yere kaydırılmasıyla sonuçlanabileceğini yazıyor. Daily Telegraph gazetesi de bakanın "yanlış kelime seçimi" yaptığını itiraf ettiğini, ama başta özür dilemesi yolundaki çağrılara gülüp geçtiğini yazıyor.

Zira Clarke, daha sonra katıldığı bir televizyon programında da kendisini eleştirenleri "tecavüz" konusuna sadece "manşetlere biraz seks heyecanı katmak için odaklanmakla" suçlamıştı.

Guardian gazetesi, Clarke'ın Başbakan David Cameron'ı öfkelendirdiğini yazıyor ve bir sonraki kabinede yer almasının pek olası görünmediğini aktarıyor. Guardian'ın hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre Clarke'ın planları, bir alt komite tarafından tekrar gözden geçirilecek.

Yeni IMF başkanı kim olacak?

İngiltere gazetelerinde, Uluslararası Para Fonu IMF'nin başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın tecavüz girişiminde bulunduğu iddiaları ve yarın yapılacak duruşması öncesi haber ve yorumlar da geniş yer buluyor. Strauss-Kahn'ın ikinci bir kefalet talebinde bulunması bekleniyor ama otel görevlisinin avukatları, müvekkillerinin Strauss-Kahn'la herhangi bir cinsel temasa rıza gösterdiği yolundaki görüşleri reddetti.

Financial Times gazetesi ise yeni IMF başkanının kim olması gerektiği konusunda fikir birliği sağlanamadığına dikkat çekiyor.

"Brezilya ve Güney Afrika bu görevin gelenekselleşmiş olduğu üzere Avrupa'dan bir isme gitmesine artık bir son verilmesi yolunda arzularını dile getirdi. Şili ve Çin de herhangi bir aday göstermeseler de seçilecek kişinin, bu göreve layık biri isim olması gereğine değindi.

Financial Times'a göre büyüyen ekonomiye sahip bir çok ülke, Dünya Bankası ve IMF'deki en üst görevlerin, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan eski sistemi sembolize ettiği ve artık küresel ekonomiyi temsil etmediğini savunuyor.

Gazete, IMF başkanlığı için önde giden isimler arasında Fransa Maliye Bakanı Christine Lagarde, Brookings Enstitüsü Başkan yardımcısı Kemal Derviş ve Singapur Maliye Bakanı Tharman Shanmugaratnam'ın adını sayıyor.

Obama'nın Orta Doğu konuşması

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama bugün yapacağı bir konuşmayla Amerika'nın Arap dünyasıyla ilişkisini yeniden tanımlamaya çalışacak.

Financial Times, Obama'nın Mısır'da Müslüman dünyasına hitap ettiği ünlü konuşmadan iki yıl sonra bir kez daha Orta Doğu'daki Amerika imajını güçlendirmeye çalışacağını yazıyor. Şöyle devam ediyor gazete:

"Kahire'de 2009 Haziran'ında yaptığı ve İsrail ile Filistinliler konusunda büyük beklenti yaratan ama hiçbir sonuç alınamayan konuşmasından sonra Obama'nın, hiç de dostça görünmeyen bölgesel kamuoyu karşısında manevra alanı dar."

"Bu hafta yayımlanan Pew Araştırma Anketi'ne göre Ürdün, Türkiye, Mısır ve Filistin topraklarında Amerika Birleşik Devletleri'ne olumlu bakanların oranı yüzde 20 ya da daha az.

'Obama'nın anlamadığı şey'

Independent gazetesinin deneyimli yazarı Robert Fisk, Obama'nın yapacağı konuşmaya şüpheyle yaklaşanlardan. Fisk, "Obama'nın güzel sözleri Orta Doğu'nun gerçek ihtiyaçlarına hitap etmeyebilir" yorumunu yapıyor ve Obama'nın bugün Orta Doğu konusunda neler söylemesi gerektiğini kendine göre sıralıyor:

"Afganistan'dan yarın ayrılacağız. Irak'tan yarın ayrılacağız. İsrail'e koşulsuz, namert şekilde destek vermeyi bırakacağız.

"Amerikalılar, İsrail'i ve Avrupa Birliği'ni, Gazze kuşatmasını sona erdirmeye zorlayacaklardır. İsrail'e verilecek tüm fonları, kendisine ait olmayan Arap topraklarına koloniler kurmaya tümden ve koşulsuz şekilde son vermediği takdirde, askıya alıyoruz. İster Suudi, Suriyeli ya da Libyalı olsun, Arap dünyasındaki tüm kanlı diktatörlerle işbirliğine ve iş anlaşmalarına son veriyoruz ve tüm bu ülkelerde dev iş çıkarlarımız olduğu halde, demokrasiyi destekleyeceğiz. Ve pek tabi, Hamas'la görüşeceğiz."

"Başkan Obama, tabii ki bunları söylemeyecek. Kendini beğenmiş ve yüreksiz bir insan olarak Orta Doğu'da Batı'nın "dostları"ndan, İsrail'in güvenliğinden bahsedecek ve sanki desteklemişmiş gibi Arap Baharı diye geveleyip duracak.

"Bir de İslam'ın ne büyük bir din olduğunu söylerken duyacağız. (Ama o kadar da büyük demeyecek tabi o zaman Cumhuriyetçiler, Obama'nın doğum sertifikasını istemeye başlarlar.)

"Bin Ladin konusunu kapatıp olanlara sırtımızı dönüp önümüze bakmamızı isteyecek. Korkarım Taliban aynı fikirde değil."

Robert Fisk'e göre "Obama'nın anlamadığı şey, yeni Arap dünyasında artık diktatör yağcılıklarına bel bağlanamayacak olması." Fisk, CIA'in elinde nakit fonları olsa da pek az Arab'ın bu fonlara dokunacağını yazıyor ve Avrupalıların Amerikalılardan çok daha çabuk bu durumu anlayacaklarını savunarak şu sözlerle bitiriyor yazısını:

"Eski Orta Doğu sona erdi. Yeni Orta Doğu başlamak üzere. Uyansak iyi ederiz."

Beyaz olmayan İngiltereli, 9 milyon

Guardian gazetesinin haberine göre İngiltere'de beyaz olmayanların sayısı 9 milyonu geçti. Ulusal İstatistik Bürosu'nun verileri, İngiltere ve Galler'de karışık etnik kökeni de gözler önüne seriyor.

Kurumun verilerine göre beyaz olmayan nüfus 2001 yılında 6 milyon 600 bin iken, bu rakam 2009'da 9 milyon 100 bine ulaştı. Bu da her altı kişiden birine denk düşüyor. İngiltere ve Galler'de karışık etnik kökenli olanların sayısı ise neredeyse bir milyona ulaşmış durumda. 2001'den bu yana beyaz İngiliz nüfusun oranı ise aynı kalmış, doğumlarda artış görülse de aynı oranda insanın göç ettiği belirlenmiş.

Bu veriler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'yı ise içermiyor.

BigMac burger sevdası

Günde bir BigMac burger giren eve doktor girmez! Guardian gazetesi, 1972 yılından bu yana her gün Big Mac yiyen bir Amerikalının hikayesine yer veriyor. Don Gorske, ilk lokmasından tam 39 yıl sonra 25 bininci Big Mac'ini yiyerek kahramanlar arasındaki yerini aldı, diyor Guardian ve şöyle devam ediyor:

"Her bir burgeri 16 lokmada bitirebilen emekli gardiyan, "Ölene kadar Big Mac yemeyi planlıyorum. diyor, "Hala en sevdiğim yemek. Her gün yiyeceğim anı bekliyorum." Gorske'nin burger takıntısı, 1972 yılında kendisine yeni bir araba aldığı gün başlamış.

"Kutlamak için üç burger yiyen Gorske, günü dokuz adet burger yiyerek tamamlıyor.

"Fast food gıdalara olan iştahı, 2004 yılında Super Size Me - Şişir Beni adlı belgesele de konu olmuş.

"Şimdi 57 yaşında olan Gorske, bugüne kadar sadece sekiz gün, o da annesinin vasiyeti üzerine, Big Mac yemediğini söylüyor.

"Doktorlar, Gorske'nin sağlığının iyi olduğunu söylese de o obsesif bir kişiliği olduğunu, sayılara olan sevgisi yüzünden yediği her burgeri saydığını itiraf ediyor.