BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

16 yıl geçti katil bulunamadı

Bombalı saldırı sonucu Ankara’daki evinin önünde öldürülen Gazeteci Yazar Uğur Mumcu ölümünün 16. yıldönümünde anıldı.

Abone ol

Kadıköy Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yılda başta Uğur Mumcu olmak üzere tüm Demokrasi Şehitlerini, Mumcu’nun katledildiği gün olan 24 Ocak tarihinde, salonu hınca hınç dolduran bir kalabalık ile Caddebostan Kültür Merkezi’nde Adalet ve Demokrasi Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen etkinlikte özlemle andı.

Gecenin açılış konuşmasını yapan Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk “Bugün 16 yıl öncesi gibi, ne yazık ki ülkemizde demokrasiyi, hukuk devletini, düşünce özgürlüğünü hala içine sindiremeyenler var. Ölümünün üzerinden 16 yıl geçti 15 İç İşleri Bakanı, 13 Adalet Bakanı değişti ama Mumcu’nun katilleri hala bulunamadı. “Bir gün mezarımızda güller açacak” diyordu Mumcu, son anlarına kadar demokrasi ve insan haklarının vazgeçilmez savunucusu olmuştu. Terörün, uyuşturucu kaçakçılığının uluslararası güçlerin karanlık planlarını açığa çıkarmak için mücadele ediyordu. Buradan sana söz veriyoruz Sevgili Mumcu birileri seni unutabilir ama bu salonlar bu meydanlar, bu kadınlar, bu erkekler, bu genç kızlar, bu kara yağız oğlanlar olduğu sürece seni asla unutmayacağız asla unutturmayacağız” dedi

Mumcu ile uzun yıllar birlikte çalışan yakın dostu Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Gazeteci Yazar Mustafa Balbay ise günümüze kadar halen aydınlatılamayan Mumcu’nun katledilmesini, soruşturmadaki son durumu ve Mumcu ile ilgili anılarını katılımcılarla paylaştı. “90’lı yıllarda yaşadığımız en büyük kayıp; ardı ardına yitirdiğimiz aydınlarımızdır. Bahriye Üçoklar Muammer Aksoylar, Ahmet Taner Kışlalılar ve Uğur Mumcular gibi kalpaksız kuvvacılar gerici güçlerin bir bir hedefi oldular. Şunu biliyorlardı ki karanlık emellerine ulaşmak için bu aydınları ortadan kaldırmaları şarttı çünkü Uğur Mumcu gibi aydınlar ülkenin eşik bekçileriydiler, demokrasiden yanaydılar özgürlükten yanaydılar, nerde insan hakları “insan haklamaya” dönmüşse ona karşı dururlardı.” dedi. Uğur Mumcu’nun gazeteci kişiliğinden bahsederken onun mizaha verdiği değeri ve siyasi hiciv sanatına değindi.

“Uğur Mumcu yazılarında ve konuşmalarında mizahı kullanır ve bunun demokrasi için önemli bir ifade özgürlüğü olduğunu söylerdi. O şunu biliyordu ki bir olayı bir kişiyi gülünç hale getirmek gibi zor bir iş yoktur. Yerine göre kişileri ve olayları mizahın da şerbetinden geçiriyordu.

Şimdi bakıyoruz o dönemde birçok sanatçı, yazar, tiyatrocu bu tarzı eserlerine yazılarında kullanırken ama aradan geçen süreçte Uğur Mumcuların katledilmesinden sonra “karamizah”ın yerini “paramizah” aldı. Bir ülkede mizah ölmüş, siyasi hiciv sanatı ölmüş ise demokrasiden söz edilemez. Bakın bundan önceki birçok siyasetçi bu tarz eleştirilere maruz kaldı hatta kendilerinin eleştirildiği sergilere bile katılırlardı ama bu günün Başbakanı kendisi “kediye” benzetildiği için mahkemeye başvurdu. Belki de Başbakana benzetilmekten dolayı mahkemeye başvurması gereken “kediydi” dedi. Son olarak yakın tarihte yaşanan gelişmelere değinerek “Ben yurttaş ve gazeteci Mustafa Balbay olarak umutluluk umutsuzluk, iyimserlik kötümserlik gibi duyguları bir kenara bıraktım, sadece şunu söylüyorum: Bir mücadelenin içindeyiz ve bun mücadeleyi vereceğiz” dedi.

Uğur Mumcu’nun 12 Mart dönemine ilişkin yazdığı, tiyatro tarihimizin tek belgesel oyunu olma özelliğini taşıyan, sıkıyönetim mahkemeleri, askerlik anıları ve cezaevi sürecini anlattığı “Sakıncalı Piyade” adlı oyunu ise Su Gösteri Sanatları Sahnesi oyuncuları tarafından sergilendi. Etkinliğin ardından yazar Mustafa Balbay kitaplarını imzaladı.