BIST 10.004
DOLAR 32,34
EURO 34,75
ALTIN 2.431,13
HABER /  GÜNCEL

12 Nisan 2012 Basın Özeti

Suriye krizi ile tarihi 'büyük oyun' yeniden mi sahneleniyor? İran petrolüne alıcı arayışında. Sarkozy, halka 'rakibimi seçerseniz İspanya gibi oluruz' diyor. 'Murdoch'ın telekulak skandalı ABD'ye sıçrayacak' iddiası.

Abone ol

Suriye'de ateşkes için süre doldu; İngiliz gazeteleri, erken baskılarında Beşar Esad yönetiminin verdiği sözü tutup tutmayacağını tartışıyor.

Daily Telegraph, Beşar Esad ağzından "Devletin hakimiyetini sağladım, dolayısıyla çatışmalara son veriyorum" manşetini atmış.

Gazete, dünya liderlerinin ise geceyi ateşkesin tutmaması halinde ne yapılacağını tartışarak geçirdiğini yazıyor.

"Annan ateşkes koşullarının yerine geldiğini söylerse, İngiltere ve batılı ülkeler muhalefeti Esad ile masaya oturmaya ikna etme baskısı altında kalacak ki muhalifler bunu yapmamaya kararlı.

“Bu ülkeler Annan'ın BM'nin yanında Arap Birliği'nin de elçisi olduğunu hatırlatacaklardır ki, birliğin Esad'ın görevi bir yardımcısına bırakıp serbest seçimler düzenlemesi talebi hala geçerli."

Independent, “Esad yine barış sözü verip ölüm sundu” diye manşet atmış.

Gazete Humus'un son durumunu gösteren fotoğraflara yer veriyor. Caddelerin iki yanında 6-7 katlı apartmanların birer iskelete dönüştüğü görülüyor.

Times, sınırdaki şiddet ardından Türkiye'nin Suriye'ye "Bizi zorlamayın" uyarısında bulunduğunu bildiriyor; sınır bölgesindeki Hacıpaşa'da yaşayan halkın, savaş korkusu içinde olduğunu anlatıyor.

Suriye'ye Osmanlı penceresinden bir bakış

Guardian gazetesinde yazan Timothy Garton Ash ise Suriye'deki duruma Osmanlı tarihinin penceresinden bakıyor.

Türkiye'nin Suriye ile tarihi ve ekonomik bağlarını ayrıntılı biçimde anlatan yazar, İstanbul'da Türk özel timlerinin eski mensuplarının Özgür Suriye Ordusu safında savaştığına dair doğrulanmamış haberler dolaştığını aktarıyor.

"Suriye’ye insani müdahale için gerekçeler ortada. Ancak Batı isteksiz olduğundan Suriye halkının kaderini Türkiye ve diğer bölge güçleri belirleyecek" diyen yazar şöyle devam ediyor:

"Yakın gelecekte Türkiye İngiltere'den, İran Almanya'dan, Suudi Arabistan Fransa'dan, Rusya Amerika'dan daha önemli olacak. Suriye'de bu bölgesel güçlerin her biri kendi çıkarlarının peşinde... "

"1912'de uykuya dalmış bir paşa bugün uyansa, birkaç haftalık uyum sürecinden sonra kendisini alıştığı ortamda hissederdi. ‘Ah,’ derdi ‘evet, eski büyük güçler, çoğu küçülmüş, kısmen modernleşmiş olsa da aynı bildik büyük oyunu oynuyor.’

"Avrupa Birliği neredeyse 50 yıldır verdiği sözü tutup Türkiye'yi kucaklamış olsa, Suriye çevresindeki güçler dengesi farklı olabilirdi. Ama bu yapılmadı. Avrupa Avrupa olarak, pek çok konuda olduğu gibi Suriye konusunda da sesini duyuramıyor. Bu yüzden de Suriye'nin cesur direnişçileri ve mazlum sivillerinin kaderi egemen güçlerin eski usul bölgesel rekabetine bağlı... "

İran ile görüşmelere geri sayım

İran hafta sonunda İstanbul'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri ile nükleer programı konusundaki görüşmelere uzun bir aradan sonra yeniden başlıyor...

Daily Telegraph, İran'ın masaya somut öneriler getireceğini aktarıyor; bunu ‘ender görülen uzlaşmacı bir sinyal’ diye niteliyor.

"Batılı hükümetler İran'ın tavrında gerçek bir değişim olduğuna inanıyor. Bir diplomat, İran'ın ilettiği mektupta nükleer meseleyi konuşmak konusunda alışılmadık derecede açık sinyaller verdiğini söylüyor. İran'ın tavrının yumuşaması ise yaptırımların etkisine bağlanıyor… AB 1 Temmuz itibariyle İran'dan petrol almayacağını ilan etmişti."

Gazeteye göre, AB geçen yıl İran'ın ihraç ettiği petrolün yüzde 24'ünün alıcısıydı.

Financial Times ise İran'ın yaptırımlar karşısında Asya ülkelerini uygun kredilerle cezbetmeye çalıştığını yazıyor.

Gazetenin ilk sayfasında yer alan habere göre, Hindistan gibi Asya ülkelerine alımlar karşılığında 180 güne kadar faizsiz kredi açılıyor... Bu da, uygulamada fiyatın düşmesi anlamına geliyor.

“Ancak Körfez merkezli gözlemcilere göre Tahran bu koşullara rağmen yeni müşteri bulmakta zorlanıyor. AB'nin yanı sıra, Türkiye, Japonya, Güney Kore ve Çin İran'dan petrol alımlarında önemli kesintilere gitti.

“Uluslararası Enerji Ajansı, İran'ın petrol üretiminin 10 yılın en düşük düzeyine indiğini ve yatırım yoksunu sektörün yaptırımlar etkisiyle daha da gerileyebileceğini kaydediyor.”

Gazete, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ise ‘bir varil petrol satmasak bile iki üç yıl yetecek kaynağımız var’ diyerek meydan okuduğuna yer veriyor.

İspanya ve Fransa'da krizin yankıları

Avrupa'da mali kriz kaygıları yeniden gündeme yerleşirken Financial Times, Avrupa merkez bankasının 'yersiz' diye nitelemekle birlikte İspanya konusundaki kaygıları gidermek için tahvil piyasalarına müdahale edebileceğini duyuruyor.

Gazete İspanya'nın ise özellikle İtalya ve Fransa liderlerine çatarak "bizi suçlamaktan vazgeçin" dediğine dikkat çekmiş...

"İspanyol Başbakanı Mariano Rajoy, sabrı taşmış bir şekilde ‘hepimizin sorunları var, biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Başkalarının da böyle yapıp ne söylediklerine dikkat etmelerini bekliyoruz’ dedi."

Zira, Times’ın da manşetine taşıdığı gibi, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, halka 'rakibimi seçerseniz İspanya gibi oluruz' uyarısında bulunmuştu.

Times başyazısında ise Fransa cumhurbaşkanlığı yarışında adayların halka 'pembe hayaller sunduğu’ uyarısında bulunuyor.

"Fransızlar kapitalizme söverken sefasını sürmenin en doğal hakları olduğuna inanageldi. Seçmenler, devlet ayağını yorganına göre uzatmazsa ülkenin finansal bir kıyamet gününe savrulacağını kabul etmekte isteksiz. Şimdiye dek ne Sarkozy ne de Hollande seçmenlerin önüne bu acı gerçeği koyma cesareti gösterdi. Bu da seçim sonrası kaçınılmaz olacak kemer sıkma önlemlerinin sindirilmesini iyice zorlaştıracak."

Financial Times da benzer kanıda: 2007'de ekonomiyi canlandırma vaatleri ile iktidara gelen Sarkozy'nin sicilini tam sayfa bir analizle tartışıyor gazete.

"Avrupa Reform Merkezi adlı düşünce kuruluşundan Charles Grant, krizin en sıcak günlerinde ‘Avrupa Birliği tarihinde ilk kez Almanya lider ve Fransa şüpheye yer bırakmayacak şekilde iki numara’ diye yazdı.

“Fransa'nın yüksek borç ve kamu harcamaları, ihracatının daha az oluşu, daha az sermayelendirilmiş bankaları ve artan borçlanma maliyetleri ülkeyi ekonomi siyasetinde Almanya'nın liderliğini kabullenmeye zorladı"

“Sarkozy'nin 21. yüzyıla ayak uydurmak için Fransa’nın daha çok çalışması gerektiği mesajı en az 2007'deki kadar geçerli. Ama beş yıl sonra, Sarkozy halkı bunu yapmak için doğru kişinin kendisi olduğuna ikna etmekte çok daha fazla zorlanacak.

Murdoch için kabus gerçek mi oluyor?

Independent, medya devi Rupert Murdoch için haberlerin kötüleştiğini duyuruyor. Gazeteye göre, telefon dinleme skandalları İngiltere'den ABD'ye sıçrıyor.

Kapatılan News of the World gazetesinin üç İngiliz ünlünün telefonlarını ABD topraklarında bulundukları sırada da dinlediği; bunun Murdoch'un News Corp şirketini ABD'de dava etme yolunu açtığı kaydediliyor.

Bu kişilerin David Beckham, Jude Law ve Prenses Diana'nın eski uşağı Paul Burrell olduğu öne sürülüyor.

Gazeteye göre, bu adımın hayata geçirilmesi "Murdoch imparatorluğunun en korkunç kabusunun gerçekleşmesi ve şimdiye dek İngiltere ile sınırlı kalan bir skandalın Manhattan'da kapılarına dayanması demek."