BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

12 Mart 2012 Basın Özeti

Afganistan'daki sivil katliamının ardından artan gerilim, Sarkozy'nin 'sağ oyları çekebilmek için' kullandığı söylem, Mısır'daki bekâret muayenesi davası ve Suriye'de kullanılan 'fazla diplomatik' yöntem

Abone ol

İngiltere gazeteleri, Afganistan'ın Kandahar kentinde bir Amerikan askerinin sivillerin üzerine ateş açıp, dokuzu çocuk ve üçü kadın 16 kişiyi öldürmesine geniş yer ayırıyor.

Guardian, ilk sayfasından duyurduğu haberde katliamın, Afganistan'da bıçak sırtı' bir durum yarattığı ve gerilimi arttırdığını belirtiyor.

Haberde, Afgan yetkililerin, adı açıklanmayan astsubay rütbesindeki askerin katliamdan önce bir sinir krizi geçirdiği iddialarını reddettiği de kaydediliyor.

Guardian'ın görüşlerine yer verdiği Kandahar Valisi Cevad Faysal, "Amerikalılar askerin akıl sağlığının yerinde olmadığını söylerse, bu da çeşitli soruları gündeme getirir. Çünkü akıl sağlığı bozuk olanları Amerikan ordusuna almıyorlar" diyor.

Askerlerin psikolojik değerlendirmesi

Independent da Afganistan'da yaşanan katliamı ele aldığı sayfalarında Amerikan askerlerinin, silah teslim edilmeden önce nasıl bir psikolojik değerlendirmeden geçtiğini inceleyen bir habere yer veriyor.

Haberde, askerlerin iki gün boyunca, görme, duyma ve fiziksel yeterliliklerini ölçen testlerden geçirildiği belirtiliyor.

Ancak psikolojik durumlarının, "Geçmişte hiç psikolojik destek aldınız mı?" sorusuyla geçiştirildiği söyleniyor.

Bu soruya "hayır" yanıtı veren askerlerin, acemilik eğitimleri boyunca psikolojik anlamda dikkat çekecek bir şey yapmadığı sürece, muharip görevlere gönderildiği kaydediliyor.

Independent, Amerikan askerlerinin akıl sağlığı durumunun 2009'da ordu psikoloğu Nidal Hasan'ın Fort Hood Askeri Üssü'nde 13 kişiyi öldürmesiyle yine tartışma konusu olduğunu da hatırlatıyor.

'İçsavaşı önlemek başarı'

Guardian'ın, diplomasi editörü Julian Borger da Afganistan'daki gelişmeleri ele alan bir yazı kaleme almış dikkat çeken satırlar şöyle;

"Kandahar'da dün bir Amerikan askerinin Afgan sivilleri toplu halde katletmesi 10 yıldan fazla süren bu savaşta geçerliliğini hiç kaybetmeyen bir hakikati hatırlattı. Binlerce kişinin, yıllar süren çabaları, nefretle çürümüş tek bir kişinin sadece birkaç saniyede yaptıklarıyla boşa çıkabilir. Bu hakikat, her iki şekilde de geçerli. NATO askerlerinin, eğittikleri Afganlar tarafından öldürülmesi de, Kabil ve Batılı destekçileri arasındaki güvene, en az Amerikan deniz piyadelerinin isyancıların cesetlerinin üzerine işemesi, ya da bir Amerikan askeri üssünde akılsızca Kuran yakılması kadar zarar verdi. Washington ve müttefikleri iki yıl içinde muharip görevlerden çekilip, eğitim ve danışmanlık rolü üstlenmeyi planlıyor. Afganistan ile her geçen gün büyüyen güven eksikliği bu stratejinin uygulanabilirliği konusunda ciddi soruları gündeme getiriyor. Barack Obama ve David Cameron yarın Washington'da Afganistan'ı konuşmak üzere bir araya geldiklerinde önlerindeki nahoş gerçekler bunlar. Güvenlik sorumluluğunu Kabil'e onbinlerin, yüzbinlerin öleceği topyekûn bir iç savaşa yol açmadan devretmek şu anda başarı sayılacak"

Sarkozy'nin hedefi göç ve ticaret

İngiltere basınının geniş yer verdiği konulardan biri de Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin dünkü seçim mitinginde yaptığı açıklamalar.

Times, Sarkozy'nin sağ oyları çekebilmek için, Avrupa Birliği kaçak göç konusunda adım atmadığı takdirde, birlik içinde serbest dolaşım öngören Schengen Anlaşması'ndan çekilme tehdidinde bulunduğunu yazıyor.

Sarkozy'nin ayrıca, Avrupa Birliği'ne ticaret kısıtlamaları getiren ülkelere de aynı şekilde karşılık verilmesini de istediği kaydediliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı'nın yabancı şirketlerin kamu ihalelerine girmesini yasaklayan Washington'a da benzer bir karşılık vermeyi taahüt ettiği belirtiliyor.

Ancak Times, Sarkozy'nin 2007'deki seçimden önce de aynı sözleri verdiğini, ancak bu sözleri yerine getirmediğini hatırlatıyor.

Bekâret muayenesi davası

Independent'a geçiyoruz. Gazete, Mısır'da Hüsnü Mübarek yönetiminin devrilmesinden sonra yapılan gösteriler sırasında, gözaltına alınan kadın göstericilere zorla bekâret muayenesi yapmakla suçlanan bir askeri doktorun askeri mahkemede beraat etmesine geniş yer veriyor.

Bu konuda dava açan ve hukuk mücadelesine girişen tek kadın olan 25 yaşındaki Samira İbrahim'in kendisiyle birlikte, altı kadının daha zorla soyulup, bekâret muayenesinden geçirildiğini iddia ettiği belirtiliyor.

Ancak mahkemenin, farklı tanık ifadelerini gerekçe göstererek bu tür muayenelerin hiç yapılmadığına hükmettiği ve davadaki tek sanık olan Doktor Ahmed Adil'i akladığı söyleniyor.

Independent, geçen Aralık'ta bir başka mahkemenin bu muayenelerin yapıldığına hükmetmesine, üst düzey generallerin de hem medya, hem de Uluslararası Af Örgütü'ne bekâret muayenelerinin yapıldığını açıklamasına karşın, böyle bir karar alındığına dikkat çekiyor.

Gazete, insan hakları örgütlerinin askeri mahkemenin kararını sert bir dille kınadığını da belirtiyor.

'Fazla diplomatik'

Independent, başyazılarından birinde de Suriye'deki gelişmeleri ele alıyor. Gazete, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Koordinatörü Valerie Amos ve Özel Temsilci Kofi Annan'ın ziyaretlerinin 'fazla diplomatik' geçtiği ve sonuç alınamadığı görüşünde. Dikkat çeken satırlar şöyle;

"Annan dün umuttan bahsederken, helikopterlerin isyancıların güçlü olduğu yerlerden İdlib'te saldırıya giriştiği, Humus'taki top ateşinin de devam ettiği haberleri geliyordu. İsyancıların tüm isteklerine karşın, uluslararası askeri müdahale bir seçenek olamaz. Ancak acilen, görüşmeler ayarlanmalı. Amos ve Annan'ın Suriye'de süren korkunç şiddeti kınadıkları dil diplomatik kurallar ölçüsünde bile, yeterince sert değildi. Siyasi baskı şu anki tek seçenek. Bunun başarıya ulaşması için de kuvvetle uygulanmalı. İpleri elinde tutan hala Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad."