BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Unakıtan: Cari acığa odaklanmayın

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, sadece cari açığa odaklanıp eskiden kalan alışkanlıklarla yapılan kriz senaryolarına itibar edilmemesini istedi.

Abone ol

Bakan Unakıtan, 2006 yılı bütçesini TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunarken yaptığı konuşmada, "Toplanan vergilerden daha fazla kaynağın faiz ödemelerine aktarıldığı bizden önceki hükümetlerin bütçelerinin aksine 2006 yılı bütçesi, ödenen vergilerin her kuruşunun vatandaşlarımıza daha fazla aş, iş ve hizmet olarak dönmesini sağlayacak bir anlayış ve titizlikle hazırlanmıştır" dedi. Dünya ekonomisinin, 2004 yılında yüksek petrol fiyatlarına rağmen yüzde 5.1 gibi yüksek bir oranda büyüdüğüne dikkati çeken Unakıtan, şöyle konuştu: "2004 yılı ortalarından itibaren yükselmeye başlayan petrol fiyatları, 2005 yılında da artışını sürdürmüş ve Ağustos ayı sonunda 70 dolarla rekor seviyelere ulaştıktan sonra, son günlerde düşüş eğilimine girmiştir. Petrol dışındaki diğer mal fiyatlarında da önemli artışlar kaydedilmiştir. Özellikle onsu, son 10 yılın en yüksek değeri olan 475 dolar seviyesine kadar çıkan altın fiyatlarındaki artış dikkat çekmektedir. Petrol ve diğer mal fiyatlarındaki artışların enflasyon üzerindeki etkisi, fiyat istikrarını bozacak seviyede olmamakla birlikte, giderek hissedilmeye başlanmıştır." Ekonomik ve sosyal istikrarın devamı açısından fiyat istikrarının öneminin bilincinde olan Hükümet'in, enflasyonun düşürülmesini temel öncelikleri arasına aldığını belirten Unakıtan, "30 yılı aşkın bir süreden sonra tek haneli oranlar yakalanmıştır" görüşünü kaydetti. Unakıtan, Eylül ayı itibariyle yıllık enflasyonun TÜFE'de yüzde 8'in, ÜFE'de ise yüzde 5'in altına indiğini, enflasyondaki bu başarının, yüksek petrol fiyatları dolayısıyla dünyanın hemen tüm ülkelerinde fiyatların artma eğilimine girdiği bir dönemde elde edildiğine dikkati çekti. Unakıtan, "Enflasyon konusunda geldiğimiz bu noktayı da yeterli görmüyoruz. Nasıl ki bütçe açığı ve borç stoku konusunda Maastricht kriterlerini tahmin edilenden de önce yakaladıysak, enflasyon konusunda da çok yakında aynı başarıyı göstereceğimizi hep beraber göreceğiz" dedi. Unakıtan, YTL'ye geçişte de hiçbir sorun yaşanmadığını ve ulusal paranın, hak ettiği istikrar ve saygınlık kazandığını anlattı. Unakıtan, siyasi ve ekonomik istikrarın olumlu bir sonucunun da büyümede yaşandığını, 2002 ve 2003 yıllarında büyümenin hedeflerin üstünde gerçekleştiğini, 2004 yılında yüzde 9.9 gibi yüksek bir büyüme hızına ulaşıldığını kaydederek, bu oranın son 39 yılın en yüksek büyüme oranı olarak iktisat tarihindeki yerini aldığını vurguladı. Büyüme performansının kişi başına düşen milli gelir rakamlarında da kendini gösterdiğini anlatan Unakıtan, "2002 yılında 2 bin 598 dolardan 2004 yılında 4 bin 172 dolara yükselen kişi başına gelirin, bu yıl sonunda 5 bin dolara yakın bir seviyede gerçekleşmesini bekliyoruz" dedi. Unakıtan, ekonomideki yüksek büyümenin istihdama da yansımaya başladığını, 2005 yılının ikinci dönemiyle 2003 yılının aynı dönemi karşılaştırıldığında istihdam edilen kişi sayısının 1 milyon 25 bin kişi arttığını belirtti. Unakıtan, 2002 yılında 87.6 milyar dolar olan dış ticaret hacminin, 2004 yılında 160.7 milyar dolara, 2005 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 16.6 artışla 187.4 milyar dolar olacağının tahmin edildiğini ifade etti. 2005 yılının Ocak-Ağustos döneminde ihracatın 46.2, ithalatın 74.8 milyar dolar olduğunu belirten Unakıtan, aynı dönemde cari işlemler dengesinde ise 15.8 milyar dolar açık oluştuğunu vurguladı. Bakan Unakıtan, cari açıkla ilgili olarak da, "Şu ana kadar olduğu gibi, bundan sonra da finansmanında herhangi bir sorun beklemediğimiz cari açıkla ilgili gelişmeler yakından izlenmektedir" diye konuştu. Konsolide bütçe borç stokunun yapısında YTL lehine önemli bir değişim gerçekleştiğini vurgulayan Unakıtan, şöyle devam etti: "2002 yılı sonunda borç stokunun yüzde 42'si ulusal paramız cinsinden iken Eylül 2005 sonu itibariyle bu oran yüzde 62'ye yükselmiştir. Kamu borç stokunun makroekonomik istikrar açısından kırılganlık oluşturmayacak seviyelere çekilmesi, temel önceliklerimiz arasında yer almaya devam etmektedir. Borçlanma alanında elde edilen başarılar, bütçeye faiz yükünün azalması şeklinde yansımaktadır. 2001 yılında toplanan vergilerin tamamı faiz ödemelerine yetmezken, 2005 yılının ilk 9 ayı itibariyle faiz ödemelerinin vergi gelirlerine oranı yüzde 45 düzeyinde gerçekleşmiştir. Yıl sonu itibariyle bu oranın yüzde 41.2 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir."