BIST 9.492
DOLAR 32,49
EURO 34,76
ALTIN 2.488,75

“Refahyol’un” ekonomi politikaları

“Refahyol’un” ekonomi politikaları

54ncü RP –DYP (Refahyol) Koalisyon hükümetinin Başbakanı ve SP Genel Başkanı Sn. Prof. Necmettin Erbakan 27 Şubat 2011 Pazar günü vefat etti.

Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Sn. Erbakan’ın Başbakanı olduğu 54ncü RP/DYP koalisyon hükümetinin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanıydım.

Kendisiyle o günlerden beri başlayan tanışıklığımız ve görüşmelerimiz vefatından kısa bir süre öncesine kadar devam etti.

AKP’nin gayrı milli politikalarından rahatsızdı. Kıbrıs ve PKK meselesine milli bakışı olan bir siyaset adamıydı.

Vefatı nedeniyle 54ncü Refahyol hükümetinin, bugün bile emekli, çiftçi, esnaf ve memurlar tarafından takdirle anılan ekonomik icraatlarını bir kez daha gündeme getirmeyi bir görev sayıyorum.

Son 27 yılda görev yapan Hükümetler ile Başbakanlar ve Hazine Bakanları arasında Türkiye’nin merkezi yönetim borç stoğunu dolar bazında düşürmeyi başaran tek hükümet 53ncü DYP / RP koalisyonu olmuştu.

Türkiye’nin merkezi yönetim iç ve dış borç stoğunun dolar bazında geriye gittiği tek yıl olan 1997 yılında iktidarda olan DYP / RP koalisyonu sırasında Başbakan Sayın Necmettin Erbakan ve Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı da bendeniz idim.

Türkiye’de 1983 yılından bugüne son 27 yıldır görev yapan 15 Cumhuriyet Hükümetinin görev dönemlerinde merkezi yönetim borç stoğunun dolar bazında ne kadar arttığına ilişkin olarak hazırlanan bir tablo oldukça ilginç ve çarpıcı sonuçları ortaya koyuyor.

Hükümetin tasarrufundaki iç ve dış borçlardaki dolar bazında artışları yansıtan bu tabloda, özel sektörün –TCMB ve yerel yönetimler gibi merkezi yönetim dışındaki kurum ve kuruluşların borcu ayrık tutulmuş.

Hükümet

Başbakan

Hazine Bakanı

Devrettiği borç (milyon dolar)

45.

Turgut Özal

Kaya Erdem

38.014

46.

Turgut Özal

Güneş Taner

38.390

47.

Yıldırım Akbulut

Güneş Taner

40.640

48.

Mesut Yılmaz

Ekrem Pakdemirli

42.724

49.

Süleyman Demirel

Tansu Çiller

53.567

50.

Tansu Çiller

Aykon Doğan

58.417

51.

Tansu Çiller

Aykon Doğan

58.417

52.

Tansu Çiller

Aykon Doğan

60.686

53.

Mesut Yılmaz

Ufuk Söylemez

60.696

54.

Necmettin Erbakan

Ufuk Söylemez

60.371

55.

Mesut Yılmaz

Güneş Taner

70.025

56.

Bülent Ecevit

Hikmet Ulubay

71.821

57.

Bülent Ecevit

Kemal Derviş

149.905

58.

Abdullah Gül

Ali Babacan

152.312

59.

Tayyip Erdoğan

Ali Babacan

264.672

60.

Tayyip Erdoğan

Mehmet Şimşek

282.111

60.

Tayyip Erdoğan

Ali Babacan

296.241 (2009 yılı sonu)

Kaynak:ANKA

O dönemde bıçak sırtı koalisyon dengeleri mevzubahisti.

Buna rağmen gerçekçi kur rejimini ısrarla ve inatla uyguladık.

Sıcak paracıların bizim bu gerçekçi kur politikalarımıza, yeni borçlanma enstrümanları (örneğin; tüfex) ile borçlanma vadelerini uzatma gayretlerimize yönelik, aleyhimize muazzam lobi çalışmaları ve de çıkarcı medyaları vasıtasıyla saldırıları oldu. Dinlemedik

Ülkeyi ne devalüasyona, ne de ekonomik krize sokmadan yıllık %8’ yakın büyütmeyi başardık.

Sıcak parayı cezbedecek ortama müsaade etmedik. O dönemde iç borç stoğumuz neredeyse bugünün 10’da biriydi.

Sıcak para yok denecek kadar azdı. Bugün sıcak para 100 milyar doları aştı. Çünkü Türkiye hem tefeci faizini veriyor, hem de örtülü kur çıpasına dönüşen hatalı bir kur politikası izliyor.

O dönemde yüksek enflasyona ve nominal faizlere rağmen, reel faizler oldukça düşüktü. 1997 yılında enflasyondan arındırılmış reel faiz %12 civarındaydı. Yani enflasyonun yüksekliği reel faizlerin yüksekliği anlamına gelmiyordu.

Emeklilere, çiftçilere, esnaf ve KOBİ’lere Cumhuriyet tarihinin o güne kadarki en yüksek destek ve teşvikleri verilerek sermayeyi tabana yayan, arz yanlısı, istihdam ve büyümeyi gözeten bir ekonomi politikası izlenmişti. Cari açık bugünkü gibi değil, %1’ler mertebesindeydi.

Tüm bunların sonucunda, iç ve dış çıkar çevrelerinin para tacirlerinin, IMF ve işbirlikçilerinin her türlü aleyhteki engelleme teşebbüslerine rağmen, kendi ayakları üstünde durabilen, IMF’ye muhtaç olmayan, yapısal sorunlarına ve koalisyon koşullarına rağmen istihdam ve büyümeyi birlikte götürebilen bir ekonomi meydana geldi.

Zaten Refahyol hükümeti de ekonomik nedenlerden değil, siyasal sebeplerden istifa etmek zorunda bırakıldı.