BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  DÜNYA

PROF. BOZLAĞAN’IN ÖNERİSİ BAŞBAKAN’IN GÜNDEMİNDE

Prof. Dr. Recep Bozlağan tarafından medyada büyük ses getiren “2053 Vizyonu” konusu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da gündemine girdi. AK...

Abone ol

Prof. Dr. Recep Bozlağan tarafından medyada büyük ses getiren “2053 Vizyonu” konusu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da gündemine girdi. AK Parti grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, Marmara Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Bozlağan’ın önerisine atıfta bulunarak, “İstanbul’un 1453 yılındaki fethinin 600. yıl dönümünü, yani 2053 yılını AK Parti olarak hedeflerimiz arasına alıyor, o büyük yıl dönümü için de şimdiden hazırlıklara başlıyoruz” dedi.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda İstanbul Araştırmaları Bilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Recep Bozlağan, www.rotahaber.com’daki 2053 ve 2071 temalı yazıları, medyanın ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da gündeminde yer aldı. Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “İstanbul’un 1453 yılındaki fethinin 600. yıl dönümünü, yani 2053 yılını da AK Parti olarak hedeflerimiz arasına alıyor, o büyük yıl dönümü için de şimdiden hazırlıkları başlıyoruz. Süleyman Şah olmasaydı, onun hayalleri, onun hedefleri olmasaydı Ertuğrul Gazi olmazdı, Osman Gazi olmazdı. Eğer Osman Gazi İstanbul’un fethinden 154 yıl önce İstanbul’un, Tuna’nın, Nil’in, Dicle ve Fırat’ın hayalini görmeseydi Fatih Sultan Mehmet olmazdı, İstanbul’un fethi olmazdı, bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılmazdı. Bizim neslimize birer Fatih Sultan Mehmet olma hedefi verilmedi, böyle bir özgüven aşılanmadı ama biz bugünün nesline, bugünün gençlerine birer Fatih olma, Fatih’ler yetiştirecek anne, babalar olma şuurunu vermek, onlara iddialı hedefler sunmak zorundayız” diye konuştu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN 2053 VURGUSU
Başbakan Erdoğan, hedeflerinin yeni Fatih’ler, Alpaslan’lar yetiştirmek olduğunu belirterek, “Merhum Arif Nihat Asya Fetih Marşı’nda aslında bunu çok güzel ifade ediyor; yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini, göster kabaran sular nasıl yıkar bendini, küçük görme, hor görme delikanlım kendini, şu kırık abideyi yükseltecek taştasın, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın. Evet değerli kardeşlerim, biz 2023 için somut hedefleri yakalama mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz ama buna ek olarak, 2053 ve 2071 hedefleri için yeni Fatih’ler, yeni Alpaslan’lar yetiştirme şuurunu da bu özgüveni de gençlerimize güçlü şekilde aktaracağız. 2053 yılında bugünkü muhalefetin ne durumda olacağını tahmin etmek hiç zor değil. Yine büyük bir ihtimalle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 2053 yılında, yani 40 yıl sonra MHP’nin 140. yılda nasıl iktidara geleceğinin aritmetik hesaplarını yapıyor olacaktır. İnşallah AK Parti, bugünün gençleri, bugünün çocukları yönetiminde dünyanın en büyük devleti yaptıkları Türkiye’yi daha da büyütmenin, 2071 hedeflerine ulaştırmanın aşkı, şevki, mücadelesi içinde olacaktır” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın konuya gösterdiği ilgiye teşekkür eden Prof. Recep Bozlağan, “Hükümetin 2023 hedefi Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına dahil etmeyi amaçlarken, 2071 hedefi ilk 3 ekonomi arasına girmeyi kaçınılmaz kılmakta. 2071 muhayyilesi mevcut küresel eğilimlerin ve olguların gerçekçi bir şekilde okunmasını ve etüt edilmesini gerektirir. Bu bağlamda, günümüz dünyasında ülkelerin içinde bulundukları rekabet ve işbirliğinin büyük ölçüde şehirlerde ortam bulduğu, akılda tutulması gereken ilk ve belki de en önemli husustur” dedi.
“Şehirler son birkaç on yıldır küresel politikanın ve ekonominin karar alma merkezleri haline geldi” diyen Bozlağan, “En önemli organizasyonlar buralarda yapılmakta, en kritik kararlar buralarda alınmakta. Ülkeler var olma mücadelesini şehirleri üzerinden vermekte. Hatta bazı şehirlerin imajı, bulundukları ülkelerin önüne geçmiş durumda. Paris Fransa’dan, Dubai Birleşik Arap Emirliklerinden, Rio de Janeiro Brezilya’dan, Viyana Avusturya’dan, Mekke-Medine Suudi Arabistan’dan, Prag Çek Cumhuriyeti’nden daha güçlü bir imaja sahip. Aynı şey İstanbul ile Türkiye arasında da söz konusu” diye konuştu.

“İSTANBUL KADAR AVANTAJLI ŞEHİR YOK”
Aynı zamanda İstanbul Araştırmaları Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Bozlağan, İstanbul’un tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını belirterek, “Türkiye, 2071’e uzanan yolda İstanbul’un sahip olduğu potansiyeli en etkili şekilde kullanmak mecburiyetinde. Ne eski dünyada ne de yeni dünyada İstanbul kadar avantajlı başka bir şehir bulunmamakta. Bir şehir düşünün ki bilinen tarihi en az 8.500 yıl; Roma, Doğu Roma-Bizans ve Osmanlı gibi üç büyük devletin baş şehri; Avrupa, Asya ve Afrika’nın servetlerinin asırlar boyunca aktığı eşsiz ’pazar’; doğu-batı ve kuzey-güney ekonomik eksenlerinin kesiştiği yegane kavşak; Doğu ve Batı kültürlerinin en canlı kaynaşma noktası; Afro-Avrasya ana kıtasında başka hiçbir şehirde bulunmayan kültür mirası; insanoğlunun inkişafına en uygun iklim ve coğrafi konum…Türkiye, şehrin dayandığı tarihi derinliği, kültürel zenginliği ve coğrafî üstünlüğü ülkenin gelişim ve dönüşüm sürecinin çekici unsurları haline getirmeli” dedi.
Türkiye’nin 2071 hedefine giden yolun 2053’ten geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Recep Bozlağan, “2071 muhayyilesinin somut bir hedefe dönüşebilmesi için İstanbul’u geleceğe taşıyacak plan ve projelerin de somut bir programa oturtulması elzemdir. Eğer hedef, Türkiye’yi 2071’e kadar dünyanın ilk üç ekonomisinden biri haline getirmek olacaksa, İstanbul da 2053 yılına kadar Afro-Avrasya ana kıtasının en önemli şehri haline getirilmelidir. Bu amaca ulaşmak için 2053 Vizyonu’na yönelik stratejilerin biran önce geliştirilmesi gerekli. Bu stratejilerin geliştirilmesi için şehrin kültür ve tabiat mirasını koruyarak yaşatacak politikalar merkeze alınmalı, bu çerçevede ilgili belediyelerin bütçelerinin en az yüzde 10’unu kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik projelere tahsis etmeleri zorunlu kılınmalı” dedi.

"İSTANBUL’DA DÖNÜŞÜM TARİHİ VE KÜLTÜREL KODLAR ÜZERİNE İNŞA EDİLMELİ”
İstanbul’un fiziki yapısında yapılması gerekenleri anlatan Bozlağan, “Şehirde manevi iklimi pekiştirici ve insan ilişkilerini geliştirici bir kentsel-mekansal dönüşüm sağlanmalı; kule tarzı çok katlı konut bloklarının inşasından vazgeçilerek, şehrin depreme duyarlılığını dikkate alan, insan tabiatına uygun, insanca yaşanabilir, özel bahçeli konutlar inşa edilmeli. “Hayat boyu eğitim” konsepti çerçevesinde, İstanbulluların şehre bağlılığını, şehirlilik bilincini, şehir kültürünü ve insan ilişkilerini geliştirici eğitim faaliyetleri çeşitlendirerek yaygınlaştırılmalı. Şehrin kuvvetli olduğu alanlara dayanan bir küresel rekabet gücü inşa edilmeli; kültür endüstrisi (sanat, moda, tasarım vb.), kongre turizmi, eğitim ve sağlık turizmi, inanç turizmi, spor, finans-sigortacılık, bilişim teknolojileri, lojistik, küresel transfer merkezliği vb. alanlara odaklanılmalı; şehrin rekabet gücüne katkı sağlamayacak sınaî faaliyetler belirli bir zaman dilimi içinde diğer illere desantralize edilmeli” şeklinde konuştu.
İstanbul’un ulaşım ve yeşil alan İstanbul’un ulaşım ve yeşil alan İstanbul’un ulaşımına dikkat çeken Bozlağan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Şehrin anıtsallığına katkı sağlayacak bir ilkeler ve kurallar manzumesi hazırlanarak bütün yapıların belirli bir estetik olgunluk ve seviyede inşa edilmeleri sağlanmalı. Ulaşım sistemi konforlu, ekonomik, entegre, hızlı, dakik ve alternatifli bir yapıya kavuşturulmalı. Bu çerçevede yayalaştırma ve yaya yolları, bisiklet kullanımı, teleferik ve denizden ulaşım imkanları geliştirilmeli, otopark ve tünel-yol yapımına öncelik verilmeli, bilişim teknolojilerinden ulaşım yönetiminin her alanında aktif bir şekilde faydalanılmalı. “Aktif yeşil alanları artırma”ya dayalı yeşil alan uygulamaları, özel müstakil bahçeler ve hobi bahçeleri gibi bireysel faydası daha yüksek alternatiflerle genişletilmeli; şehri çevreleyen veya şehir içinde kalmış ormanlık arazilerin önemli bir kısmı “şehir ormanı” mantığına uygun olarak düzenlenerek halkın aktif kullanımına açılmalı. Halkın yönetime daha aktif bir şekilde katılımını sağlayacak mekanizmalar etkin bir şekilde kullanılmalı. Kişilere bağımlı uluslararası iletişim taktikleri yerine, kurum merkezli küresel işbirliği stratejilerine odaklanılmalı. İstanbul’a en az 40 yıllık bir perspektifle yaklaşılması, mevcut sorunların çözümlenmesini hızlandıracaktır. Böylece, Fatih Sultan Mehmet’in “hakiki sanat muhteşem şehirler inşa ederek insanların gönlünü saadetle doldurmaktır” sözü de fethin 600. yıldönümünde karşılık bulmuş olacaktır.”

KENTSEL DÖNÜŞÜM “İNSAN-AİLE-SOKAK-MAHALLE-ŞEHİR-DEVLET” EKSENİNDE ELE ALINMALI
İstanbul’da devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarına da değinen Bozlağan, “İstanbul’un geleceğine dair sağlıklı bir karar verilebilmesi için öncelikle şu sorunun cevabının aranması lazım: “İstanbul’da kentsel dönüşüm mü yapılmalı, yoksa İstanbul dönüştürülmeli mi?” Eğer hedef İstanbul’da kentsel dönüşüm yapmaksa, şehrin belirli bölgelerinde gerçekleştirilecek mevzii-noktasal çalışmalarla, bu amaca en azından 2023 yılına kadar belirli ölçüde ulaşılabilir. Bu durumda, şehrin çeşitli yerlerine dağılmış çöküntü alanları, gecekondular ve çarpık yapılaşmış bölgelerin “göze hoş görünür bir fiziksel değişime” tabi tutulması, kentsel dönüşüm açısından “yeterli” görülecektir. Böylesi bir yolun tutulması halinde, İstanbul’da fiziksel-mekansal bir değişim sağlanmış olacaktır ki, bu durum şehrin geleceği açısından sakıncalı bir süreci de başlatmış olur. Churchill’in “şehirlerimize biz şekil veririz, ardından onlar bizi şekillendirir” sözü, ne anlatmak istediğimizi veciz bir biçimde ifade etmekte” dedi.
Bozlağan, İstanbul’da dönüşümün tarihi ve kültürel kodlar üzerine inşa edilmesi gerektiğini belirterek, “Eğer hedef İstanbul’un dönüştürülmesi olacaksa, bu durumda şehrin tamamını kapsayan “bütüncül” bir politikanın geliştirilmesi elzemdir. Bu politika, yerel-bölgesel-ulusal-uluslararası-küresel düzeyde stratejilere ve evrensel doğrulara dayanmalı. Bu politika, İstanbul’a yalnızca fiziksel-mekânsal değil, “sosyal, kültürel, tarihi ve manevi” perspektifle yaklaşmalı. Bu bağlamda şehirde gerçekleştirilecek fiziksel-mekansal değişim, İstanbul’un şekillendiği tarihi ve kültürel kodlar üzerine inşa edilmeli. Bu ise, yaklaşık bir asırdır sürekli aşınan ve yer yer tükenme noktasına gelen manevi dinamiklerin ihyası ile mümkün olabilir. Böylece, birkaç kuşaktır kopmuş olan insan-aile-sokak-mahalle-şehir-devlet silsilesi de yeniden inşa edilebilecektir” dedi.
(İHA)