Özcan Deniz sayıp döktü! Meğer annesi ve ağabeyi onu yiyip bitirmiş olay ifşalar
Şarkıcı ve oyuncu Özcan Deniz ile ağabeyi Ercan Deniz arasındaki 22 yıllık iş ortaklığının bitmesi, tapu devri anlaşmazlıkları, tehdit iddiaları ve 85 milyon TL'lik kefillik borcu krizine dönüştü. Annesi Kadriye Deniz'in "Bana biçtiği değer 20 bin TL, sigortam bile yok" sözleri ve "Bundan böyle ne bayrama ne selama" çıkışıyla aile içi gerilim tırmanırken, Özcan Deniz sert yanıt verdi. Deniz, "saray versem doymayacaksınız' dedikten sonra bombaladı.
Şarkıcı ve oyuncu Özcan Deniz, ağabeyi Ercan Deniz ile 22 yıllık iş ortaklığını bitirmesinin ardından hem aile içinde hem de yargı sürecinde çalkantılı günler yaşıyor. Bitmeyen polemiklerin ardı arkası kesilmezken geçen hafta anne Kadriye Deniz yaptığı ifşalar ile gündeme oturmuştu. Kavganın ikinci perdesi Özcan Deniz'in o ifşaları yapan annesine verdiği yanıtla başladı. Deniz annesini 'aç gözlü' olmakla itham etti. Özcan Deniz annesinin full sigortalı ve aylık olarak da 100-150 bin TL gelirli olduğunu söyledi. İşte son yılların en feci aile kavgası:
Özcan Deniz'in aile krizi ağabeyi ile başladı. Tapu devri anlaşmazlıkları, tehdit iddiaları ve yüksek miktardaki banka borçlarıyla büyüyen kriz, geçtiğimiz günlerde annesi Kadriye Deniz'in "Bana biçtiği değer 20 bin TL, sigortam bile yok" sözleriyle yeni bir boyut kazanmıştı. Özcan Deniz annesinin açıklamaları sonrasında açtı ağzını yumdu gözünü. 40 paylaşım yapan Özcan Deniz, deyim yerindeyse ne var ne yok hepsini saydı döktü. Yazdıkları şöyle:
“Şimdi sizlere, benden çalınan 40 yılımın hatırına 40 paylaşım yapacağım. Biraz uzun olacak. Aslında kısa bile, ama burası için uzun sayılacak. Şimdiden iyi okumalar. Sevgili anneciğim! Yaptığınız sayısız kötülüğe göğüs gerdim ve de gereceğim. Yolum sizin yolunuz değil. Sizler, sizi cennete taşıyan gemiyi korsanlar gibi ele geçirip dümeni cehenneme kırdınız ve ben, korumam gereken evladımı alıp, benim inşa ettiğim ve suya indirdiğim o gemiden ayrıldım.”
-"Trajik ve utanç verici”
“Ekranlara çıkıp, gazetelere konuşarak aslında benim yapamayacağım, yapmayacağım, kıyamayacağım bir şey yaptınız; kendinizi anlattınız. Cehaletinizi, kötücüllüğünüzü ikrar ettiniz. Ben sizi kimseye böyle anlatamazdım! Aslında neyin içinde olduğumu, benden neleri çaldığınızı, benim kalbinizde hiçbir yerimin olmadığını, beni sadece “imkân” olarak gördüğünüzü, sizin için bir evlat ya da kardeş değil de hayatına, emeğine, her şeyine ipotek koyduğunuz bir köle olarak gördüğünüzü, parmak sallaya sallaya anlattınız. Beni üzen, bana yaptıklarınızdan çok, kendinize reva gördüğünüz bu durumun çok trajik ve utanç verici olmasıdır.”