BIST 10.637
DOLAR 32,26
EURO 35,03
ALTIN 2.430,18
HABER /  GÜNCEL

IMF Türkiye'yi kutladı

IMF'nin merakla beklenen raporu açıklandı. Kuruluş, ekonominin on yıllardır yaşanan en iyi düzeyde olduğunu belirtti, cari açık ve borç düzeyinin risklerine dikkat çekti.

Abone ol

IMF mevzuatının 4. maddesi çerçevesinde bütün üye ülkelere uygulandığı gibi Türkiye'nin genel ekonomik durumunun IMF İcra Direktörleri Kurulu'nca 30 Temmuz tarihinde ele alınmasının ardından hazırlanan rapor, Fon tarafından yayınlandı. Raporda, Türk hükümetinin uyguladığı mali politikalar ve enflasyonun düşürülmesi çabaları övülerek, bu yılki yüzde 12'lik enflasyon hedefine ulaşılmasının ve büyüme oranının yüzde 5'i aşmasının beklendiği vurgulandı. Ankara'nın sıkı mali politikaları sayesinde faiz dışı bütçe fazlası hedefinin aşıldığına dikkat çekilirken, Türkiye'nin cari açık konusunu yakından izlemesi tavsiye edildi. Raporun bu bölümünde ''IMF İcra Direktörleri, hükümeti, yurt içi talebin güçlü olmaya devam etmesi durumunda mali politikayı daha sıkılaştırmaya hazır olmaya ve en azından cari açığa ilişkin görünümün istikrara kavuşmasına kadar bu yılki mali performans fazlasını tasarruf etmeye davet ettiler'' denildi. Raporun borçlara ilişkin bölümünde de ''kamu borcunun boyutu, vade süresinin kısalığı ve yüksek döviz oranı Türkiye'yi döviz ve faiz şoklarına açık hale getirmektedir'' ifadesi kullanıldı. Raporda, kamu harcamalarında büyük artışa gidilmemesi, sosyal güvenlik ve vergi reformlarının tamamlanması çağrısında bulunuldu. Raporda, orta vadede Türk yetkililerin önündeki en zorlu meselenin, sürdürülebilir büyüme ve düşük enflasyon hedefine yönelik politikaların uygulanması olduğu belirtilirken, ''Ancak mecliste güçlü bir çoğunluğa sahip olması ve 3 yıl daha seçimlere ihtiyaç olmamasından dolayı hükümetin önünde zorlu yapısal reformları uygulamak için görülmemiş bir fırsat bulunuyor'' denildi. ETKİLİ TOPARLANMA Raporun giriş bölümünde, 2000 ve 2001 yılı krizlerinin yıkıcı etkilerine işaret edildikten sonra, bunların ardından sağlanan güçlü çabalar sayesinde hızlı ve etkili bir toparlanma elde edildiği kaydedilerek, ''2003 yılında yüzde 6'yı aşan yüksek faiz dışı bütçe fazlası, kamu borcunun sürdürülebilir ve azalan bir yönde tutulmasına katkıda bulundu. Borcun GSMH'ye oranı 2003'te yüzde 70'e indi ve piyasalarda Türkiye'nin borcuna ilişkin riskler önemli ölçüde azaldı. Dalgalı kur rejimine bağlı olarak sıkı bir para politikasına bağlı kalınması, Merkez Bankası'nın güvenilirliğinin tesisine yardım etti ve güvenin yeniden sağlanmasıyla birlikte, reel faiz oranlarında dramatik bir düşüş elde edilmesini hızlandırdı. Bu ortamda GSYH 2002'de yüzde 8 ve 2003'te yüzde 6 oranında büyüdü. 2004'te de bu büyümenin en az yüzde 5 olması tahmin ediliyor. Aynı zamanda on yıllardır en düşük orana inen enflasyon, bu yılki yüzde 12'lik hedefi tutturma yönünde ilerliyor'' ifadeleri kullanıldı. RİSKLER IMF'nin dördüncü madde çerçevesinde yayınladığı değerlendirme raporunda, bütün bu olumlu gelişmelere karşın Türk ekonomisinin halen bazı risklerle karşı karşıya olduğu belirtilerek, şöyle denildi: ''Yurt içi talep hızla artmaya başladı ve sonuç olarak cari açık genişliyor. Kamu borçlarının yüksek boyutu, vadelerin kısalığı ve döviz kompozisyonu ayrıca önemli bir zafiyet kaynağı. Orta vadede hükümetin esas sınavı, sürdürülebilir büyüme ve düşük enflasyon hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak politikaların uygulanmasıdır. Hükümetin mecliste güçlü bir çoğunluğa sahip olması ve 3 yıl daha yeni seçimlere gerek bulunmaması bu başarıya ulaşmak için gereken zorlu yapısal reformların uygulanması için görülmemiş bir fırsat yaratıyor'' denildi. Raporun, İcra Direktörleri Kurulu'nun değerlendirmesi başlıklı bölümünde de şu ifadelere yer verildi: ''İcra Direktörleri Kurulu, makro ekonomik koşulların on yıllardır en iyi olduğu bir ortamda hükümeti, bu çarpıcı ekonomik performans için kutluyor. Direktörler, hükümetin enflasyonun indirilmesi ve hızlı borç düşürülmesi yönündeki stratejisinin de çarpıcı sonuçlar verdiğine işaret etmekten özellikle memnuniyet duydu. Sürdürülebilir ve hızlı bir büyüme sağlanırken, enflasyon da dramatik bir şekilde tek haneli rakamlara indirildi. Yüksek faiz dışı bütçe fazlaları, kamu borcu oranının düşmesine ve piyasa güveninin yükselmesine yardım ederken reel faiz oranlarında büyük bir düşüş de sağlandı. Türk Lirası'nda on yıllardır süren değer kaybı durdurulurken şoklara karşı dayanıklılık büyük ölçüde arttı.'' ASGARİ ÜCRETLERDEKİ ARTIŞ Raporda bu başarılara karşın risklerin sürdüğüne işaret edilerek, borç durumunun Türkiye'yi döviz ve faiz şoklarına açık hale getirdiği belirtildi. Raporda, ''Ayrıca bugüne kadar elde edilen başarıların sürdürülmesi ve güçlü orta vadeli büyüme sağlanması için mali düzenlemelerin kalitesi ilerletilmeli ve yapısal reform adımları hızlandırılmalı'' denildi. CARİ AÇIK... Raporda, Cari açığa değinilirken de şu görüşlere yer verildi: ''Kısa dönemli sınavlara ilişkin olarak İcra Direktörleri, yurt içi talep büyümesinin olağanüstü güçlü olduğuna ve bunun cari açığın genişlemesine katkıda bulunduğuna işaret ettiler. Direktörler, hükümeti yurt içi talebin kısılması yönündeki çabalarından dolayı kutladılar. Faiz dışı bütçe fazlası hedeflerinin aşılması, belirli tüketici alımlarına yönelik vergi teşviklerinin azaltılması ve devlet bankalarının verdiği kredilerin kısılması sayesinde mali politika sıkı olmaya devam etti. Ancak bu çabalara karşın İcra Direktörleri, cari açıktaki artışın dikkatle izlenmesinin sürdürülmesine gerek gördüler. Bu çerçevede Direktörler, yurt içi talebin güçlü olmayı sürdürmesi durumunda mali politikaları daha da kısmaya hazır olmaya ve en azından cari açığa ilişkin görünümün istikrar kazanmasına kadar, bu yılın mali performans fazlasının tasarruf edilmesini önerdiler. Direktörler, asgari ücretlerdeki tekrar edilen artışlardan üzüntü duydular, ancak yurt içi talep baskılarının kontrol altında tutulmasına yardım edecek şekilde hükümetin kamu sektöründeki maaşları kontrol altında tutma yönündeki çabalarından dolayı memnuniyet duydular.'' ORTA VADELİ BEKLENTİLER Orta vadeli beklentiler ve politikalara ilişkin olarak da raporda şöyle denildi: ''Direktörler, hükümeti, gelecek yılın faiz dışı bütçe fazlası hedeflerinin düşürülmesi yönündeki çağrılara karşı çıkmaya çağırdı. Çünkü bu yolla elde edilecek yararlar, kısa vadede bile daha yüksek reel faiz oranları yüzünden fazlasıyla kaybedilecek ve bu da büyümeyi yavaşlatacak. Öngörülebilir orta vade çerçevesinde yüksek faiz dışı bütçe fazlalarının sürdürülmesi, önümüzdeki yıllarda gelecek önemli miktardaki kamu borcu ödemelerinin sağlanmasına yardım edecek ve piyasa güveninin güçlendirilmesine katkıda bulunacak.'' Sosyal güvenlik ve vergi alanında da reform gereğine işaret edilirken, ''reformlar, yüksek emeklilik primlerine karşın büyük bir açığa sahip olan sosyal güvenlik sistemini ve vergi kaçırılmasıyla mücadele edecek bir vergi idaresini kapsamalı. Cari harcamalardaki yüksek artışlara karşı çıkılmalı. Bu yolla, kamu yatırımlarının artırılması sağlanabilir'' denildi. Raporda, vergi reformunun sistemi basitleştirecek ve vergi tabanını artıracak şekilde yapılması önerildi. Borç konusunda da hükümetin planlarını birkaç yıllık bir borç indirim planı çerçevesinde yapması tavsiye edildi. HÜKÜMETE VE MERKEZ BANKASI'NA TEBRİK Raporda, hükümet ve Merkez Bankası, enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesinden dolayı tebrik edilirken ''Direktörler, enflasyonun düşük tutulması hedefinin sağlanmasında Merkez Bankası'nın bağımsızlığının korunmasının önemine işaret ettiler'' denildi. Finans sektöründeki reformlar konusunda birçok başarıya imza atıldığına dikkat çekilen raporda, bundan sonra gerçekleştirilmesi gereken reformlar arasında yeni bir bankacılık yasasının kabulünün de yer aldığı belirtildi. IMF raporunda, daha fazla doğrudan dış yatırım sağlanması ve yeni işlerin ortaya çıkarılmasına yönelik olarak Direktörlerin, hükümetin, yatırım ortamının ilerletilmesine bağlılığını memnuniyetle karşıladığı kaydedildi. Raporun sonunda, ''Türkiye tarihi bir fırsatla karşı karşıya. Direktörler, hükümeti, sürdürülebilir büyüme sağlanması ve zafiyetlerin azaltılması yönünde bu eşsiz fırsatı yakalamaya, mali, finansal ve yapısal reformları sürdürmeye ve dolayısıyla Türkiye'yi Avrupa ekonomileriyle tam bir uyum yönünde geri dönülmez bir yola güçlü şekilde koymaya teşvik etti'' denildi.