BIST 10.701
DOLAR 32,26
EURO 35,04
ALTIN 2.444,44
HABER /  GÜNCEL

HSYK Başkanı ne demek istiyor?

Yargıtay Başkanlar Kurulu, hükümetin Anayasa değişiklik paketiyle ilgili görüşlerini açıkladı.

Abone ol

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker tarafından daha önce defalarca kez eleştirilen Anayasa değişiklik paketine, Yargıtay Başkanlar Kurulu da karşı çıktı. Tartışmalı 3 madde konusunda yüksek yargının itirazları, 12 sayfalık yazılı açıklamaya yansıdı.

Toplantının en can alıcı sözleri ise Kadir Özbek'ten geldi. Özbek, Pakistan'da yaşanan darbe dönemi sonrası yargıdaki istifaları hatırlatarak, Türk hakim ve savcıları onlardan daha duyarsız değildir" dedi.


Kurul, toplumsal mutabakat sağlanmadan yapılması düşünülen değişikliklerin, 1982 Anayasası'nda olduğu gibi meşruluk sorunu yaratabileceğine dikkat çekti.

Değişiklik sürecinde ne Danıştay ne de Yargıtay’ın görüşünün alınmadığı, Yargı Reformu Strateji Taslağı'yla ilgili her iki yüksek yargı kurumun görüşlerinin de, değişikliklerde dikkate alınmadığı ifade edildi.

"KENAN EVREN DAHİ MUHAFAZA ETTİ"

Öte yandan toplantıda bir konuşma yapan HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, ''...Savunduğumuz kuvvetler ayrılığı ilkeleri, yasama, yürütme ve yargı ayrılığı Kenan Evren tarafından dahi muhafaza edildi. Ama şimdiki düzenlemelerle daha da geriye götürülmek isteniyor'' dedi.

 Özbek'ten 'istifa' açıklaması!

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek, ''Pakistan'da Anayasa değişikliği üzerine yüksek yargı mensuplarının istifa ettiği'' örneğini vermesinin ''bir istifa iması olmadığını'' söyledi.

Özbek, HSYK'ya gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

''Ankara Adliyesinde dün yapılan toplantıda, Pakistan'da darbeyle iktidarı ele geçiren General Ziya Ül Hak'ın hazırlattığı Anayasa üzerine yüksek yargı mensuplarının istifa ettiği örneğini verdiğinin'' hatırlatılması ve ''Bu örneği vererek ne kastettiniz?'' sorusu üzerine Özbek, ''Bu bir istifa iması değil. Daha önce yaşanmış, yargının ortaya koyduğu bir tepkiyi örnek gösterdim. Biz de hukuk çerçevesi içerisinde ne yapmamız gerekirse o mücadelemize devam edeceğiz, anlamında söyledim'' dedi.

Yargıtay Başkanlar Kurulu, Anayasa'da çok kısa süre içerisinde gerçekleştirilmek istenen temel değişikliklerin, haklı nedenleri olsa bile genel kabul görebilecek değişiklikler biçiminde olmamasının, kısa sürede toplum vicdanında rahatsızlık yaratması ve mevcut Anayasa'da olduğu gibi, meşruluk tartışmasına sebebiyet vermesinin kaçınılmaz olduğunu bildirdi.

Yargıtay Başkanlar Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması'' hakkındaki teklif edilen metinin, Anayasa'nın temel ve değiştirilemez ilkelerinden birini oluşturan ''Hukuk Devleti'' ile ilgili olduğu kaydedildi.

Hukuk Devletinin temel felsefesinin ise kuvvetler/erkler ayrılığına dayandığı belirtilen açıklamada, ''Erkler ayrılığında, daha doğrusu hukuk devletinde, bağımsız yargının doğal olarak asıl yetki ve görevi yasama ve yürütmenin işlemlerini denetlemektir. Yargı, yasama organınca/erkince çıkarılan yasaların yorumunu yapar. Yargının hukuksal yorumu bağlayıcıdır. Böylece yargı, yürütme ve yasamanın işlem ve faaliyetlerinin hukuk çerçevesi içinde kalmasını sağlar. Demokratik sistemde kuvvetler/erkler ayrılığını korumak, yasaları yorumlayarak yaşama geçirmek yargının görevidir'' denildi.

Bu bağlamda, ''Yargı Bağımsızlığı''nın, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün olmazsa olmaz koşulu olduğu kaydedilen açıklamada, adalete, yansızlığa ancak, bağımsız yargıyla ulaşılabileceği belirtildi.

Açıklamada, ''Yargı bağımsızlığını sağlayamamış bir toplum, hukuk dışı yönetime boyun eğmek zorundadır. Böyle bir yönetimin adı ise demokrasi değildir'' görüşü savunuldu.

Anayasa'nın, toplumun temel yasası ve bir toplum sözleşmesi olduğu vurgulanan açıklamada, dolayısıyla Anayasa'da gerçekleştirilecek temel değişikliklerin öncelikle tüm toplum kesimlerinin görüşlerinin yansıtılması suretiyle hazırlanmasında zorunluluk olduğu ifade edildi.

YÜCE DİVAN YARGILAMASI

Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ve görevleri ile ilgili olarak değişiklikler önerildiği belirtilen açıklamada, ''Anayasa Mahkemesi'nde yedek üyeliğe son verilerek, üye sayısının artırılmasının ilke olarak yerinde olduğu ifade edildi.

Değişiklik teklifinde, Anayasa Mahkemesi'ne üye seçiminde aday gösterme bakımından çeşitlilik ve farklılık yaratıldığı, ayrıca Anayasa Mahkemesi üye sayısı artırılıp yedek üyelik sistemi kaldırılırken, Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen üye sayısının düşürüldüğü kaydedilen açıklamada, ''Birçok üyenin, hukuk dalında öğrenim görmemiş kişiler arasından seçilmeleri ve buna rağmen bir ceza yargılaması olan Yüce Divan yargılamasında görev alabilmeleri, diğer yurttaşlara oranla Yüce Divan'da yargılanacak olanlar açısından büyük bir güvencesizlik ve eşitsizlik oluşturabilecektir'' denildi.

HSYK'YA İLİŞKİN DÜZENLEMELER

''Mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre'' kurulan ve görev yapan HSYK'da Yargıtay ve Danıştay'dan seçilen üyelerin sayısının azaltılmakta olduğu kaydedilen açıklamada, ''Böylece Yargıtay ve Danıştay'ın Anayasa Mahkemesi ve HSYK'daki temsili azaltılırken, bu kurumlarda görev alacak olanlar bakımından gerek Yargıtay ve Danıştay'la ilgileri, gerekse meslekle bağlantıları olmayan veya az olan kimselere ağırlık verilmesi nedeniyle bu Anayasa değişikliklerine yönelecek eleştiriler, 1982 Anayasası'na yöneltilenlerden daha az olmayacaktır'' denildi.

''HSYK'nın, daha bağımsız, daha güvenceli, yasama ve yürütme erklerinin siyasi etkilerinden uzak bir yapıya kavuşturulması gerekirken, geniş tabanlı temsil esası, demokratik meşruiyet gibi kavramlar adı altında erkler ayrılığı ilkesini ihlal eder biçimde yapılandırılarak, siyasi etkilere açık ve Adalet Bakanlığı'nın artan kontrolünde oluşturulması istendiği'' ileri sürülen açıklamada, ''Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyince hazırlanan yargıya ilişkin rapor ve önerilerde de belirtilen ve Kurulda bulunmamaları konusunda herkesin üzerinde anlaşmış olmasına karşın, Adalet Bakanı ve Müsteşarına yer verilerek varlık ve etkinliği sürdürülmek suretiyle, Yüksek Yargı organlarının Kurulun oluşumundaki etkinlikleri zayıflatılmıştır'' görüşü savunuldu.

PARTİLER İÇİN HUKUKİ DENETİM
ORTADAN KALKMAKTADIR...

[PAGE]

PARTİ KAPATMALARI

Anayasa değişiklik teklif metninde, siyasi partilerin kapatılmaları konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının dava açma yetkisinin, Yasama Organı bünyesinde oluşturulacak bir komisyonun iznine bağlanmasının, erkler ayrılığı ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilen açıklamada, ''Ayrıca, bu düzenleme sonucu bir siyasi parti hakkında dava açılması iznini verme yetkisi o partinin de temsil edildiği bir komisyona verildiği için partilerin hukuki yönden denetimi ortadan kaldırılmaktadır. Komisyonun bu kararının, yargı denetimi dışında bırakılmasına ilişkin düzenleme, hukuk devleti ve erkler ayrılığı ilkesine açıkça aykırıdır'' denildi.

Açıklamada, ''Diğer yandan parti kapatmalarında, Anayasa'nın 69. maddesinin 6. fıkrasına 'idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde gözetilemez' cümlesi eklenerek, sadece partilerin eylemlerini dikkate alınması önerilmektedir. Bu düzenleme sadece iktidar partisi/partileri için getirilmiş olmaktadır. Çünkü iktidarda olmayan partilerle 'idare' arasında bağlantı olamayacağından, iktidar partisi/partileri ile muhalefet partileri arasında kapatma kararı bakımından iktidar partisi/partileri lehine eşitlik bozulmuş olacaktır'' görüşü ifade edildi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, ''Yargıçları tamamıyla dosyanın içine hapsetmek ve yargı bağımsızlığını yok etmek için anayasa değişikliği adı altında bir durumla karşı karşıyayız'' dedi.

''İSTENEN 'HEPSİ BENİM OLSUN' MANTIĞI''

HSYK'nın Adalet Bakanlığınca hazırlanan Yargı Reformu Strateji Taslağıyla ilgili daha önce Bakanlığa gönderdiği görüşü madde madde okuyan Özbek, Yüksek Kurul'un ayrı binaya, ayrı bütçeye sahip olması, kurulun ağırlıklı olarak hakim ve savcılardan oluşması, kurula birinci sınıf hakim ve savcılardan da üye seçilebilmesi ve kurul kararlarına karşı yargı yolunun açılması gibi görüşlerini ilettiklerini anlattı.

Özbek, ''Bu görüşleri, ortadan kaldırılmak istenen HSYK istiyor. Bunların içinde yargıya, hakim, savcı menfaatlerine ters düşen bir hüküm var mı? Ama istenen 'hepsi benim olsun' mantığı. Eğer böyle devam ederse sürtüşmeler ortaya çıkacaktır'' diye konuştu.

EVREN VE PAKİSTAN'DAN ÖRNEK
VERDİ GEREKENİ YAPARIZ DEDİ...

[PAGE]

''DAHA DA GERİYE GÖTÜRÜLMEK İSTENİYOR''

Kadir Özbek, 4 Nisan 1981 tarihinde ABD'de yayınlanan bir dergiden alıntı yaparak, Kenan Evren'in verdiği demeçte, ''Demokratik kurumların yapısıyla bağdaşmayacak müdahalelerde bulunulmasının demokrasinin çok ağır yara olmasına neden olacağı, yasama, yargı ve yürütme gibi kurumların ayrılması gerektiği ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsenmesi'' gibi görüşlerinin yer aldığını anlattı.

Özbek, ''Çok ilginç. Buradaki Devlet Başkanı darbeci olarak değerlendirilen ve yargılanması gündeme getirilen Kenan Evren'dir. Savunduğumuz kuvvetler ayrılığı ilkeleri, yasama, yürütme ve yargı ayrılığı Kenan Evren tarafından dahi muhafaza edildi. Ama şimdiki düzenlemelerle daha da geriye götürülmek isteniyor'' dedi.

ÖZBEK'TEN PAKİSTAN ÖRNEĞİ

Özbek, Pakistan'da yönetimi darbeyle ele geçiren General Ziya Ül Hak'ın Pakistan darbesinin ardından Anayasa hazırlattığını ve yüksek yargı temsilcilerinin Anayasa üzerine yemin etmesi gerektiğini, ancak temsilcilerin bunu reddederek, görevlerinden istifa ettiklerini anlattı.

Özbek, ''Türk hakim ve savcıları, Pakistan hakim ve savcılarından daha duyarsız değillerdir. Bu bağlamda, üzerlerine düşenleri, hukuk kuralları içinde, yargıyı savunma adına yerine getireceklerdir'' dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Levent Tacer de söz alarak, kapsamı biraz daha az olan benzer toplantıların bazen her yıl olmak üzere, 2-3 yılda bir gerçekleştirildiğini kaydetti.

Yargıtay Tetkik Hakimi Celal Çelik ise ''Yüksek yargı başkanlarına onurlu duruşları nedeniyle şükranlarını sunduğunu'' dile getirerek, ''Şu anda tehlike altında olan yalnızca yargı değil'' dedi.

Yargıtay ve Danıştay'dan toplantı için gelen temsilcilerin ''kucaklanmak'' yerine ''bindirilmiş kıta'' olarak nitelendirilmesini kınadığını söyleyen Çelik, ''Nasıl ki Fransa'da, yargıya yönelik bir hamle yapılmak istendiğinde, aynı gün yüzlerce hakim ve savcı mesleğin onuru için çaba sarf etti, o veya benzer çabaların Türkiye'de olması gerektiğini düşünerek, o çabaların her zaman yanında olacağımı ifade etmek istiyorum'' dedi.

HSYK Başkanvekili Özbek de ''bindirilmiş kıta'' nitelemesini yanlış bulduğunu belirtti.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, toplantı sonrası adliyeden ayrılırken, gazetecilerin soruları üzerine, ''Özel bir toplantı yaptıklarını ve meslektaşlarıyla sorunları değerlendirdiklerini'' ifade etti.

Gerçeker, toplantının başında Cumhuriyet Savcısı Mustafa Şahin Tanrıöver'in tepkisini ise ''Demokratik bir tepkiydi'' sözüyle değerlendirdi.