BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Dans edip fetva veren hocalar var!

Bulunduğu ortama göre fetva veren hocaların bulunduğunu belirten Prof.Dr. Bayraktar Bayraklı, ağır konuştu:"Maalesef Kur'an''ı Kerim'i anlamayan hocalar var."

Abone ol

Makam, mevki için ve bulundukları ortama göre fetva veren hocalar bulunuyor. Bunlar misyonerlerden de tehlikeli" dedi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, Türk milletinin en hassas olduğu din konusunda bilimsel bir yaklaşımla, bazı çevreleri kızdıracağını bile bile açıklamalarda bulundu. Ticari bir terimle ''açık pazar'' haline gelen din konusunun, son yıllarda bazı insanların geçim kaynağı haline gelmesi ve insanların güvendiği, bilim adamı olarak kabul ettiği kişilerce istismar edilmesi toplumda ''Din nedir?'' ''İslam nedir?'' tartışmalarının yaşanmasına sebep oldu. Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, din adamı geçinen ve bazı ilahiyat profesörlerinin de aralarında bulunduğu bazı çevrelerin Kur''an''ı Kerim''i bir kenara bırakarak, fetva vermelerinin, dini hurafelerle doldurduğuna dikkat çekti. Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, bu konulardaki sorularımıza şu şekilde cevaplandırdı. Hocam din nedir? Dinin anlamı nedir? BAYRAKLI: Din kelimesinin manasından haraket edersek, dinin ne olduğunu ortaya koyabiliriz. Din ''deyn'' kelimesinden geliyor. Anlamı ''borç'' demektir. Arapça''da, ''deyn'' borç anlamına geliyor. Bakara Suresi''in sondan ikinci sayfasının ilk satırında bu kelime geçer. Borç anlamı ile din arasında nasıl bir bağlantı vardır? Din, Allah''a karşı borcumuzu anlattığı için din denmiştir. Kendimize karşı olan borcumuzu, milletimize karşı olan borcumuzu, insanlığa karşı olan borcumuzu anlatır. İnsan, Allah''ına, kendine, miletine ve insanlığa kaşı borçludur. Dolayısıyla bu borçları gündeme getirdiği için din denmiştir. Demek ki, din dediğimiz zaman kimlere karşı borçlu olduğumuzu ve nasıl ödeyeceğimizi anlatan ilahi vahye din diyoruz. Bu dinin ilk anlamıdır. Din kelimesinin aynı zamanda başka bir anlamı da ''ceza ve mükafat''tır. Ödülün ve cezanın verildiği ahiret gününü ''Yevmiddin gün'' deniyor. Fatiha suresinde ''din gününün sahibi Allah'' diyor. Din bu anlama da geliyor. O zaman şu ayrımı iyi yapmak lazım. Ahireti olmayan cennet ve cehennem diye bir ödül ve mükafatı bulunmayan bir felsefi sistem din olamaz. Çünkü ahireti yok. Öldükten sonra amellerin değerlendirileceği haklı ve haksızın cennet ve cennemlik olarak ayrılacağı bir alemi olmayan bir sisteme din denemez. Din kelimesinin başka bir anlamı da kanun demektir, yol demektir. ''Dinullah'' dediğimiz zaman Allah''ın yolu demektir. Allah''ın gönderdiği vahyin ayetleri var, onlar onun ilkeleri prensipleridir. Bu kanunları içine alan o sisteme din deniyor. Din kelimesi yol anlamına da geliyor, Allah''a giden yolu belirliyor. Hangi yol Allah''a gidiyor?, Bu yolun kilometre taşları nelerdir? Dini belirleyen ayetlerin kanunların tümüne din diyoruz. Rum suresi''nin 30''ncu ayetine bakarsak o zaman tabiat kanunları da dindir. Yani Allah diyor ki, ''Tabiatta yarattığım kanunlar da dindir, size gönderdiğim vahiyler de dindir.'' Demek ki, bir sosyal hayatı düzenleyen ilahi ilkeler vardır, bir tabiat kanunu, fiziki alame düzenleyen kanunlar vardır. Bunlar da dindir. Kainatı idare eden bütün kanunları düşündüğümüz zaman hepsi dindir. O zaman, dinin aynı zamanda maddi bir anlamı, fiziki bir manası ortaya çıkıyor. Aynı zamanda manevi bir anlamı var. Nitekim Kuran''ı Kerim ''din getirdi'' diyoruz, islam dini diyoruz. Din dediğimiz zaman borç, yol, kanun, ödül anlamına geliyor. Allah''ın gönderdiği vahyin oluşturduğu sisteme de din diyoruz. Ahireti olmayan felsefeye din denemez dediniz. Din ile islam ilişkisi nedir? BAYRAKLI: Ahireti olmayan bir düşünceye, felsefeye din denmez. Ancak, insanların kendi aralarında uydurdukları, putpereslik gibi kendine din edinmiş insanlar var. Mesela bir felsefi sistemi kendine din ediniyor. Mesala bir komünizm uğruna Türkiye''de 5 bin tane genç öldü. Bu Komünizm''i din yerine koydukları için öldü. İnsanların böyle aslında din olmayan, felsefeleri din olarak kabul ediyorlar. Allah''ü Teala onun için Kafirun Suresin''de buyurur ki, ''De onlara sizin dininiz size, benim dinim bana.'' Sizin dininiz dediği şey putperesliktir. Onu kendilerine din kabul temişlerdir. Bu Allah katında bir din değildir. Şimdi Allah, İslam dinini yani Kur''an''ın oluşturduğu dini seçmiştir. İslam kelimesinin manası ''barış'' demektir. Bize sorsalar ve deseler ki, bizim dinimizi Türkçe söyle, biz ''barış dini'' deriz. Yani İslam eşittir Barış''tır. Barış din demektir. Bizim dinimizin adı barıştır. İslam demek güvenlik, teslimiyet, rahmet, merhamet demektir. İslam kelimesi dinin getirdiği prensiplerin neler olduğunu izah eder. Tevhid inancı, şirki ortadan kaldırmak, barışı tesis etmek içindir. Barış dediğimiz zaman insanın kendisiyle barışı, Allah ile barışı ve diğer insanlarla barışı manasına gelir. İslam dininin dünya insanına getirdiği değerler sistemi vardır. Bu değerler sistemi gereği bizim dinimizin adı oluyor. İslamın seçilip bize din olarak verilmesi bizim irademiz değil, Allah''ın iradesi iledir. Çünkü Maide Suresi''nde Allah''ü Teala buyuruyor ki, " Ben size İslam dinini seçtim.'' İslam dininin en önemli özelliği beşeri olmamasıdır. Beşerin seçeneğine bağlı değil. İsalam dinin üstünlüğü buradan kaynaklanıyor, beşeri bir müdahale yoktur. İslam da fetva makamı var. Bu fetva makamı nasıl işler, kaynağını nereden alır? BAYRAKLI: Bugün İslam aleminde, hatta Hıristiyanlığı ve Yahudiliği ilgilendiren çok önemli bir hususa dikkat çektiniz. Birileri kalkıyor İslam adına fetva veriyor, fikir beyanediyor ve ''din budur'' diyor. İnsanlara kafalarında oluşan soruları soruyorlar. Fakat herkes kendine göre bir fetva veriyor. Din anlayışı, bugün çorba haline döndü. Niye, çünkü kimse Kur''an''a gitmiyor. Sebebi bu. Yani Kur''an''dan ışığını almayan, dayanağı Kur''an olmayan fetvalar yanlış veriliyor. Bu sefer insanlar Allah''a iftira ediyorlar. Bu tür insanları da Allah Kuran''da en büyük zalim ilan ediyor. Allah Kuran''da 5-6 tane ayette şunu soruyor: ''Daha zalim kimdir benim hakkımda yalan fetva verenden.'' Dolayısıyla, fetva müessesesinin varlığı şudur. Herkes bizim gibi dini alanda tahsil yapmayabilir. Onlar dini bilen adamdan görüş alacak. Hoca da, bilmeden fetva vermeyecek. Buradan haykırıyorum din görevlisi arkadaşlarıma, bilmediğinz konuda fetva vermeyin, din adına konuşmayın. Bu büyük bir zulümdür. Birkaç tane günahı vardır. Bugün artık yeni nesil ilahiyatçılar bunun fakına vardı. Kur''an''dan hareket ediyor. Türkiyemizin fetva konusunda çok büyük problemi var. Hiç bir zaman içtihad Anayasa''nın yerine geçmez. Biz içtihadları Kur''an''ın yerine koyuyoruz. Şimdi Yargıtay''ın kararlarını Anayasa''dan üstün tutabilir miyiz? Bugün bunu yapıyoruz. Din alimlerinin bu dine yapacakları en büyük hizmet, bilmedikleri konuda din adına konuşmamalarıdır. Hocam çok güzel ifade etiniz de, özellikle bazı kesimler için fetva verenler var. Bunlar da İlahiyatçı veya din görevlisi. Bu nasıl oluyor? BAYRAKLI: Maalesef bunu Kur''an''ı Kerim''de Allah''ü Teala çok güzel ifade etmiştir. Kur''an''da, peygamberimiz bir gün bir fetva veriyor. Allah onu sorguluyor; ''Ey peygamber, benim helal kıldığımı nasıl haram yaparsın'' diye. Bir kimse başka birinin ricasını, takdirini ona vereceği şöhreti ve makamı dikkate alarak fetva veremez. Sorunun en güzel cevabı budur. Maalesef, günümüzde bulunduğu ortama göre, dans edip fetva verenler var. Dans ediyor dans, adamın çizgisi yok. Böyle bir fetva olmaz, böyle din adamlığı olmaz. Böyle bir ilim adamlığı olmaz. Adam kalkıyor diyor ki, ''Hz.İsa''nın etrafında toplanalım.'' Bakın şimdi bu fetvaya. Bu adam ilahiyat Fakültesinde profesör. Bu Hz.Muhammed''in (s.a.v) getirdiği vahyi okuyup profesör olan adam. Sözüm ona birilerini yaranmak için kalkıyor diyor ki, ''Biz Hz.İsa''nın etrafında toplanalım.'' Ne olmuş bizim peygamberimize? Dünyanın en büyük peygamberi, Bütün insanlığa gönderilen peygamberimize ne olmuş da böyle diyorsun? Çünkü bu insanlar bulunduğu ortama göre hareket ediyor, onlara şirin gözükmeye çalışıyor. Onun tanrıları var, o tanrıları ona o fetvayı verdiriyor. Ölçü Allah, Kur'an olmuyor. Ölçüsü bulunduğu ortam ne ise ona göre fetva vermeye kalkıyor. Bu adamların kimliği, kişiliği yok. Bunlar suya benzer, bulunduğu kaba göre şekil alırlar. Tenekenin içindeyse tenekenin, tasa koyarsan tasın şeklini alır. İşte Türkiye''nin din anlayışından bir tanesi bu. Maalesef hocalarımız Kur''an''ı Kerim''i bilmediği için, kimi de bilmeyerek böyle yanlış fetvalar veriyor. Asıl tehlikeli olanı ise kimi bilerek bunu yapıyor. Bunlar misyonerlerden çok daha tehlikeli. Bunlar müslüman adı altında bunu yapıyorlar. Misyonerler bunların yanında detarjanla yıkanmış kalır. Halkımıza burada büyük görev düşüyor. Halkımız bilmiyorsa bilene soracak. Önemli meseleler gelişi güzel adamlara sorulmamalı. İnsanlarımız araştıracak.Tavsiyem, din adına birşey öğrenmeye çalışıyorlarsa işi bilene sorsunlar. Bayraktar Bayraklı kimdir? 1947''de Rize''nin Güneyce Nahiyesi''nde doğdu. İlkokulu ve hafızlığı köyünde tamamladı. 1968''de İstanbul İmam-Hatip Okulunu, 1969''da İstanbul Eyüp Lisesini, 1972''de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü, 1977''de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. 1972-77 yılları arasında lise öğretmenliği yaptı. 1977''de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde Pedagojik Formasyon Dersleri Asistanlığına atandı. 1980''de "İslam''da Eğitim" adlı teziyle Öğretim Görevliliğine getirildi. 1982''de "Farabi''de Devlet Felsefesi" adlı teziyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Doktora payesini aldı. 1983''de Yardımcı Doçent, 1986''da Doçent ve 1993''de Profesör oldu. 1984-85 akademik yılını, sahasında araştırmalar yapmak üzere İngiltere''de geçirdi. 1985 yılında "International Visitor" olarak Amerika''da bulundu, çeşitli üniversitelerde konferanslar verdi. Bu konferansları sonraki dönemlerde İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika''da yaşayan Türk işçilerine yönelik olarak sürdürdü. "İslam''da Eğitim" adlı eseri Türkiye Milli Kültür Vakfı ödülüne layık görüldü. "İslam''da Eğitim", "Farabi''de Devlet Felsefesi", "İmtihan Pedagojisi", "Ayetlerin Işığında İman, İbadet ve Ahlak Üzerine Sohbetler", "Kadın, Sevgi ve Temel Haklar", "Mukayeseli Eğitim Felsefesi Sistemleri", "Kur''an''da Değişim, Gelişim ve Kalite Kavramları" ve halen yazmakta olduğu, 11 cildinin de çıktığı "Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur''an Tefsiri" eserleri ve İngilizce yayınlanmış makaleleri bulunan Bayraklı, ayrıca "Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi"ni de çıkarmaktadır. Halen M.Ü. İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı görevinin yanında bilimsel araştırmalarını da aralıksız sürdüren Bayraklı, Arapça ve İngilizce biliyor. RÖPORTAJ: Osman TIĞRAKLI Kaynak: Yeniçağ Gazetesi