BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Avukatı Ağca'nın sırlarını ifşa etti!

Ağca'nın 15 yıl avukatlığını yapmış olan Doğan Yıldırım konuştu ve Ağca'nın Papa'yı vurma nedeninden, eylemin arkasındaki güçlere kadar her şeyi açıkladı.

Abone ol

Mehmet Ali Ağca'nın 15 yıl boyunca avukatlığını yapmış olan Doğan Yıldırım, İtalya'da yayımlanan haftalık haber dergilerinden L'Espresso'ya müvekkiline ilişkin ilginç açıklamalar yaptı. Derginin bugün piyasaya çıkan son sayısında yayımlanan iki sayfalık söyleşinin sunuş kısmında, eski bir ülkücü olduğu hatırlatılan Avukat Yıldırım, eski dönemlerde Ağca ve arkadaşlarından oluşan grubun ''beyni'' olarak nitelendi. Yıldırım, dergiye verdiği beyanatta, 13 Mayıs 1981'de dönemin papası İkinci Jean Paul'ü hedef alan eylemle ilgili olarak, ''Papa'ya suikast girişimin ardında bir devlet değil, bir örgüt var'' dedi. ''Suikastın Ağca'nın fikri olduğunu, daha sonra da bu fikrini kendisini finanse edecek çevrelere ihale etmiş olabileceğinden'' söz eden Yıldırım, Papa'yı vurma düşüncesinin 1979'da İstanbul'daki Maltepe Cezaevi'nde ilk kez nasıl gündeme geldiğini şu sözlerle özetledi: ''Plan Ağca'nın fikriydi. Plan, aramızda bölünmeye de yol açmıştı. Aşırı sağdaki yedi grubun mensupları olarak bizler, hücrelerde bir araya geldiğimiz dönemde, Ağca'ya bu konuda şöyle demiştik: Çıldırdın mı sen? Bizim Roma'daki Papa'yla ne alakamız var?'' Yıldırım, Ağca'nın itirazları umursamaksızın, ''simgesel ve sansasyonel bir eylem'' konusunda ısrarlı oluşunun sebebini ise şöyle açıkladı: ''Yirmi yaşındaki gençlerin nasıl oldukları malum. Dahası, babasını madende kaybetmiş, yoksul bir delikanlı olan Ağca, hırslı biriydi. Siyasete atılıp ön plana çıkmak, ünlü olmak ve bol para sahibi olmak istiyordu. Hedefi buydu. Bu hedefe ulaşabilmek için de (Papa'yı hedef alan) o türden bir planı gerçekleştirmeye ihtiyacı vardı.'' Doğan Yıldırım, ''Ağca bu konuda dışarıdan yardım gördü mü?' sorusuna karşılık olarak, ''O bu konuda fikir üretmekle meşguldü. Cezaevinden kaçtıktan sonra, bu konudaki projesini kendisini finanse edecek birilerine ihale etmiş olması mümkün. Planın uygulanıp sonuçlandırılması için gönderilen çok miktardaki paranın nereden geldiğini bildiğimi zannediyorum. Ama bunu açıklayamam.'' Bu işle ilgili olarak Ağca'nın bir devlet değil bir örgüt tarafından finanse edildiğini ileri süren Yıldırım, kast ettiği örgütün Bulgaristan veya İran'da olmadığını da kaydetti. ''Peki Sovyetler Birliği'nde miydi?'' sorusuna Yıldırım, gülerek şu yanıtı verdi: ''Bunu doğrudan Ağca'ya sormak lazım. Bu, ona ait bir sır. Ben kendisine bu konuyu açtığımda, sessiz kalmayı yeğledi.'' Yıldırım, ''Papa suikastının azmettiricilerini bulmak için bahsettiğiniz paraların izini mi sürmek lazım?'' sorusunu ise ''Bence evet'' diyerek yanıtladı. Yıldırım, ''Ağca'nın Papa'ya suikast girişiminden önce de çok parası vardı. İpekçi cinayetinden önce yaptığı soygunlarla cebini ciddi miktarda doldurmuştu. Bir kuyumcuya, ayrıca bir meşrubat aracına yaptığı soygunları hatırlıyorum. Bir yerden bir milyon dolar, diğer yerden yarım milyon dolar elde etmişti. Bunlar az paralar değildi'' diye konuştu. Avukat Yıldırım, Ağca'nın Papa'ya suikast girişiminde bazı gariplikler gözlemlediğini belirterek, şunları kaydetti: ''Ben, Ağca'nın o eylemde silahı neden öyle tuttuğunu bir türlü çözemedim. Silahı, garip bir şekilde, yukardan aşağı doğru tutması, hedefini sadece yaralamak istemiş olduğu izlenimini uyandırıyor. Oysa Ağca, profesyonel bir katil. Öldürmek için silahı dümdüz tutarak, hedefinin kafasına doğru yöneltmeliydi. Ama o eylemde tam tersine silahı aşağı doğru tutmuştu. Kaldı ki Browning tabancasındaki tüm kurşunları da hedefe boşaltabilirdi. Ama sadece iki el ateş etti. Aziz Petrus Meydanı'na adeta eylem için gerekli kararlılıktan yoksun vaziyette gitmiş gibiydi. Ya da Papa'yı öldürmemesi gerektiğini biliyordu. Bazı geleneklerde, bir insanı cezalandırmak için onu yaralamak yeterlidir. Bir tür uyarı yani. Benim o eylem konusundaki izlenimim bu şekilde.''