Zehra Gelin krizi nedir? Kabataş yalancısı kim?
Abone ol12 yazar 'Diliniz Kara vicdanınız Taş' başlıklı yazı kaleme alınca Twitter sallandı. Peki nedir bu Zehra Gelin olayı kimdir, Kabataş görüntülerinde ne vardı?
KABATAŞ olayındaki Zehra Gelin kavgası bugün
ortalığı yıktı. Hükümete yakın medyada 12 yazar aynı başlıkla yazı
yazdı sosyal medya karıştı. Yazarların hepsinin "Diliniz Kaba
vicdanınız Taş' başlığı atması üzerine sert yorumlar yapanlar oldu.
İşte köşelerden sosyal medyaya taşan 'Kabataş ve Zehra Gelin'
kavgası.
Bugün Star, Yeni Şafak, Sabah, Akit ve Türkiye'den 12 köşe yazarı
bugün “Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ” başlığını kullanarak 'Kabataş'
olayında 'Zehra Gelin' ile röportaj yapan Elif Çakır'ı savundu.
diliniz-kaba-vicdaniniz-taş-yazilari.jpg Bu yazılar çıkınca sosyal
medyada kıyamet koptu. 'Toplu yazı' olayına tepki gösterenler
arasında Cüneyt Özdemir'den Tuğçe Tatari'ye kadar çok sayıda kişi
var. İşte o tepkilerden bazıları;
KABATAŞ OLAYI NEDİR?
Gündemin zirvesine yeniden oturan Kabataş mevzusu nedir Zehra Gelin
kimdir? Kısaca hatırlatma yapalım. Kabataş 'da başörtülü bir
kadının tacize uğradığı iddiası Gezi olayları sırasında gündeme
gelmişti. İddiaya göre pusettiki bebeğiyle birlikte durakta eşini
bekleyen başörtülü kadın Gezi grubunun saldırısına uğramış. Yine
iddiaya göre bu grup kadını ablukaya almış hakaretler etmiş ve
hatta üzerine işemişti.
ZEHRA GELİN KİMDİR?
Peki kimdi bu kadın? Gezi olaylarını bir anda gölgeleyen bu olaydan
sonra herkes o kadını merak etmişti. Sonradan ortaya çıkmıştı ki bu
kişi Bahçelievler Belediye Başkanı Develioğlu’nun gelini Zehra
Develioğlu 'ydu...
ELİF ÇAKIR VE BALÇİÇEK İLTER RÖPORTAJ YAPMIŞTI
Zehra Develioğlu ile ilk olarak Elif Çakır röportaj yapmış ve neler
yaşandığını onun ağzından aktarmıştı. Merkez medya Elif Çakır
hükümete yakın medyada yazdığı için 'çok güvenilir' bulmamıştı.
Bunun üzerine Habertürk'te köşe yazan Balçiçek İlter , Zehra
Develioğlu ile röportaj yapıp onun iddialarını bir kez daha
kamuoyunun dikkatine sunmuştu.
ZEHRA GELİN KAVGASI NİYE TAZELENDİ?
Zehra Develioğlu 'nun taciz iddialarına ilişkin o vakitler İsmet
Berkan sosyal medya hesabından bir twit atarak 'Olay gerçek ben
görüntüleri gördüm' demişti. İsmet Berkan'ın bu kadar kesin
konuşması ve 'görüntüleri gördüğünü söylemesi' üzerine Zehra
Gelin'in hikayesine herkes inanmıştı. Ancak hükümet ile cemaat
kavgası patlayınca Kabataş olayının 'meşhur' görüntüleri piyasaya
sürülmüştü. Ve o görüntülerde Zehra Develioğlu'nun iddia ettiği
gibi bir taciz yer almıyordu. Zehra Gelin kavgasının yeniden
patlamasına sebep olan ise Elif Çakır'ın avukatı Fidel Okan'ın
yaptığı açıklamalar.
ELİF ÇAKIR'IN AVUKATI KONUŞUNCA...
Fidel Okan Zehra Gelin olayını yeniden gündeme getirirken Elif
Çakır'ın durumunu da tartışmaya açtı. Peki Fidel Okan ne dedi işte
özeti;
-“Kabataş görüntüleri yayınlandığı gün akşam üzeri telefonda
görüştük. Sosyal medyada linç girişimleri çoktan başlamıştı. Hüngür
hüngür ağlıyordu. Her tarafa sorup soruşturduğunu Valiliğe,
Emniyete kendisine görüntüler yok dediklerini ondan sonra haber
yaptığını söylüyordu. Birkaç gün sonra Zehra Develioğlu’nun
avukatının açıklama yaptığı gün telefonla görüştük. Ben bu sırada
hem açıklamayı okumuş, hem de görüntüleri sağlıklı bir şekilde
birkaç kez seyretmiştim. Suç duyurusunu kadının aleyhine yapalım
dedim.”
-"Bu kadın bir yalancı, kesinlikle seni kandırmış, burada yapılması
gereken tek şey var. Suç duyurusunu bu kadın aleyhine yapalım…
Çünkü ben bu kadının doğru söylediğine kesinlikle inanmıyorum.
Hatta kadının avukatının beyanlarında bu olayın senin tarafından
abartıldığı yönünde dolaylı ifadeler var.
ADIN 'KABATAŞ YALANCISINA' ÇIKAR
-“Bana göre Elif Çakır baştan sona kadının anlattığı düzmece bir
hikâye ve yalanlara inanmış, toplumu da bu yalanların arkasından
sürüklemeye çalışmıştır. Zaten yakında gelinin ailesinden birileri
konuşmaya başladığında, ki bu olacak. Savunacak hiçbir şeyi
kalmayınca ‘Kabataş Yalancısı’ olarak ömrünün sonuna kadar o
gelinle beraber anılacak. Tüm bunlar yaşanmadan belki yapacağı son
bir şey vardır. Sadece bir özür…”
İŞTE KABATAŞ 'DAKİ ZEHRA GELİNİN O GÖRÜNTÜLERİ
ELİF ÇAKIR - ZEHRA GELİN RÖPORTAJ
Ben ve olayı bilen bütün arkadaşlarımız tek kelime etmeden sustuk.
Soru sormaya utandım ‘Efsane’ demiştik ‘Provoke amaçlı uydurma
haber’ demiştik ‘Özür dileriz’ diyeninden... Gezi’si de batsın
Topçu Kışlası da, böyle bir gözü dönmüşlüğü artık savunmamız mümkün
değil diyeninden Gezi Parkı masumiyetini yitirmiştir
diyenine...
O gencecik anne ve altı aylık bebeğiyle savcılığa suç duyurusunda
bulundukları günün akşamında buluştum. O kadar zarif bir o kadar
naif gencecik bir anne henüz 25 yaşında. Ve yanında bebek
arabasının içerisinde mini minnacık altı aylık bir kız bebeği.
Minicik ayakları ve kolları, gözü dönmüş caniler tarafından
tırmalanmış o minicik sabi, o kadar sevimli o kadar pozitif ki
bebek arabasının içerisinde ağzında emziğiyle sürekli gülümsüyor.
Ben hiç araya girmedim. Hiç soru sormadım. Hem soru sormaya
utandım. Hem de eğer sorarsam anlatmaktan vazgeçer diye korktum.
Çünkü kayınpederi, yaşadıklarının kendisi adına utanç verici bir
şey olmadığını, bunun kendisine özel bir durum olmadığı konusunda
ikna etmeye çalıştığını biliyordum. Ve iki gün boyunca haber
bekledim ‘ne kadarını anlatırsa o kadarını dinleyeceğim’
diye...
O anlattıkça benim gözlerim büyüdü. O vahşeti gözümde
canlandıramadım bile... Sarsıldım. Başörtüsü haa... Vurun şuna...
Genç anne ‘biliyor musunuz bebeğime bile acımadılar’ diyor utanç
içerisinde yüzüme bakmadan. Gözlerini bir yere sabitledi hiç ama
hiç yüzüme bakmadan, kısık bir sesle, sanki çok gizli bir şey
anlatıyormuş tedirginliğinde anlatmaya başladı.
“Ağaçlar kesilmesin Taksim’e AVM yapılmasın diyerek bir grup
duyarlı insanların Gezi Parkı’nda eylem yaptıklarını biliyordum.
Arkadaşlarımla birlikte Cumartesi günü Adalar’a gitmeyi
planlamıştık. Gittik. Ve Adalar’da olduğumuz için gün içerisindeki
gelişmelerden haberim olmadı. Telefonumda şarjım bitmek üzereydi,
eşimi aradım ve geleceğim saati söyledim kendisine. Tam tahmin
ettiğim gibi vapurdayken şarjım bitmiş. İskelenin oradan bir
telefonla eşimi arayıp geldiğimi haber verdim o da yolda olduğunu
söyleyip iskelenin karşısına geçmemi söyledi. O esnada Kabataş’taki
kalabalığı fark ettim. Gezi Parkı eylemcilerine destek eylemi
olduğunu düşündüm.
Elimde bebek arabası yolun karşısına geçtim. Ve beklemeye başladım.
Bir anda ‘Bakın Tayyip’in ...... burada gelin onu...’ diyen sesler
duydum ve arkama baktığımda 25-30 yaşlarında olduğunu tahmin
ettiğim kadınların bana karşı öfkeli bakışlarını görünce benden
bahsettiklerini anladım. Ne olduğunu anlayamadığım bir anda
üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı
70-100 kadar adamın ortasında kaldım. Bebek arabam elimden gitti.
Bir kadın “Ne geldiyse bu ülkenin başına bunların başörtüsü
üzerinden geldi vurun şuna” deyince, bir adam arkamdan tekme tokat
vurmaya başladı.
Sonra bağırmaya başladılar. Devrim yaptıklarını, ihtilal
yaptıklarını, ülkeyi bize teslim etmeyeceklerini, Erdoğan’ı
asacaklarını, Erdoğan’ı da hepimizi de tek tek ..... Bir taraftan
“Bu üllkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan” diye
bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı. ‘Kutsal başörtüymüş,
görün bakalım kutsalı size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile
almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular... ‘Asacağız
Erdoğan’ı anladın mı’ diye bağırdılar. Hangi birini söyleyeyim
nasıl anlatayım yaptıkları küfürleri.
Bir amcaydı sanırım müdahale etmeye çalıştı onu da öldüresiye
dövdüler kızıyla birlikte. Sonra uzaklaştılar. İnönü stadına doğru
uzaklaştılar. O sırada tamamen kendimi kaybettim. Ondan sonra ne
olduğunu hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu.
Yerimden kalktım bebeğimi bulmaya çalıştım.
Bu genç gelin İstanbul Bahçelievler ilçe Belediye Başkanının gelini
Z.D. Hiç oraya buraya olayı çekmeye çalışmayın. Bu vahşeti
yapanlar, o genç anneye bir siyasetçinin gelini olduğu için
yapmadılar. Olay yargıya intikal etti. Valiliğin emniyetin elinde
mobese kayıtları mevcut. Her saat başı yıkanma ihtiyacı hissediyor.
Dışarıya çıkamıyor. Altı aylık bebeği sütten kesildi.
Televizyonlara bakamıyor. Gezi Parkı eylemleri deyince panik atak
geçiriyor. Yaşanan vahşet sadece bu olsa birkaç marjinal ortalığı
provoke ediyor der geçeriz. Ama öyle değil.
BALÇİÇEK İLTER - ZEHRA GELİN YAZISI
"Ben cesur bir kadın tanıdım o gün... Kalabalık bir grup tarafından
darp edilen, tacize uğrayan, bebeği ve kendisi için ölümüne korkan,
olur da şikayette bulunursa sokakta tekrar başına bir şey gelir mi
kabusu gören... Morluklarını da gördüm, ille de meraklıysanız, ama
benim tanıklığıma ihtiyaç yok ki, raporu var zaten. Yaşadığı
travmaya tanık oldum, konuşmasına, bana bakamayışına, olayı
konuşurken bebeğini odada istemeyişine... Ellerini hiç bir yere
koyamayışına... Geç gelen ama sonrasında hiç bitmeyen
gözyaşlarına... Kabuslarına, sütten kesilmesine değinmiyorum
bile... Ruhunda telafisi imkansız darbeler yaratmış bir şey yaşadı
Zehra! Hemen konuşamadı, neden sonra cesaretini topladı, ağzını
açtı... Başına gelmeyen kalmadı... Kendi mahallesinde “neden
konuştun?” baskılarına maruz kalmıştır belki, karşı mahalle hemen
savcı rolüne büründü, hani kayıtlar? Hani adamların eşgali? Kendini
bilmezlerin sonuncusu ise olup bitenleri lohusa sendromuna bağlama
hadsizliği bile gösterdi. Onunla konuşup söylediklerini aktaranlar,
yazanlar, üzerine yorum yapanlar aynı mahalleden olunca, zaten
güvenilirlik de bitti, niyeyse... O yüzden benim kefilliğime
başvuruldu! Ne acı... "