Okuyucularım biliyor dün “Dicle Üniversitesini küçük
düşürmeyin!” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Doğrusu o
konferansa katılma isteğime rağmen program sıkışıklığından dolayı
gidememiştim.
Doç.Dr. Ahmet İnan’ın konuşması üzerinde emin kimselerin
anlatımına dayanarak ve Ahmet Hoca'nın beyanıyla bir yazı kaleme
almıştım.
O tartışmanın bir tarafı olan Erdemliler Derneği Diyarbakır
Temsilcisi Atilla Kaymaz haklı sitemini bana iletti ve bilinmeyen
yönüyle konferansta olup bitenler hakkında beni aydınlattı. Ortamı
yumuşatmak için bu olayı bir daha kaleme alma isteği uyandırdı
bende.
Zaten benim tarzım “doğruya doğru, yanlışa
yanlış” şeklidedir. Bir önceki yazımda bazı ters ifade ve
tavırları eleştirmiştim şimdi de duyduğum diğer haklı tarafı
dillendirmek istiyorum.
Ahmet beyi yakından tanıyan birisi olarak onun hüsnü niyetinden
şüphem yok. İstanbul vekilimiz Metin beyin de bu süreçte
hakikatleri anlatma adına Anadolu’yu diyar diyar gezmesini de
önemsiyorum. Bu gün gayret günü, azimle çalışma günü, haktan yana;
kalbi, kavli, fili olarak taraf olma günüdür.
Zamanın evliya çelebisi olmak böyle bir şey olsa gerek.
Anadolu’yu dinlemek, düşüncelerini kaale almak, meramlarına
tercüme olmak budur.
İstirhamım şu, bu süreci konuşmacılarından, vitrinlik
adamlarından, ekranlarda sesi soluğu çıkanlardan talebim
fikirlerinizi paylaştığınız gibi farklı düşüncelerle kendi
fikirlerinizi de zenginleştirin.
Metin Külünk vekilimizi birkaç sefer dinleme imkanı buldum,
konuşmaklarını bir bütün olarak değerlendirdiğimiz zaman ülkenin
huzur ve sükunetinden yana bir tema ile bu tür çalışmalarını
yürüttüğü hissi bende uyandı. Onun için bu çalışmalarını önemsiyor,
diğer yetkili etkili kimselerin de onu model almasını
bekliyorum.
Bizim gibi yazar-çizer kimselere düşen bu azimli kardeşlerimize
katkıda bulunmaktır.
Edindiğim bilgilere göre Ahmet hocaya karşı en kibar davranan
yine Metin bey olmuş, hatta platformdan inerek kendisini güvenli
bir ortama ulaştırana kadar onunla eşlik yapmıştır. Bu nazik
tavrından dolayı kendisini tebrik ediyorum.
Keşke ben bu yazımda güvenli ortam kavramını kullanmasaydım.
Asıl benim hazmedemediğim mevzu da oydu, yani bir konferansta bir
öğretim üyesinin düşüncesini bu şekilde bastırmak ve küçük düşürücü
ifadelerle kesmeyi içine sindiremedim.
Ne yaparsak yapalım bende de Kürt duygusallığı var. Haksızlığa
tahammül edemiyoruz. Ama kendini kaybetmiş Kürtler gibi sağa sola
saldırmıyoruz, ne başkasına hakaret ediyoruz, ne de bölücülük
yapıyoruz. Vatanımızın bütünlüğü içinde insanımızın daha mesut
yaşaması için kalemimizle kudretimizle çalışıyoruz, bu uğurda
çalışanları da alkışlıyoruz.
İnancım o ki Vekilimiz Metin Külünk de öğretim üyesi Ahmet İnan
da bu türden nitelikli kimselerdir.