Zaman yazarından zehir gibi dershane yazısı!

Abone ol

Zaman yazarı İhsan Dağı dershanelerin kapatılacak olmasını zehir zemberek bir yazıyla eleştirdi.

Geçtiğimiz yıl Başbakan Erdoğan'ın dershaneleri kapatılacağını açıklamasıyla cemaate yakın medyada başlayan şikayetler bu yıl kapatma programının belli olmasıyla daha da artmaya başladı.

Gazete yazarları kalemlerini daha bir sivriltti doğrudan hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ı hedef almaya başladı.

Bugün Zaman yazarı Hüseyin Gülerce'nin daha yumuşak üslubunun aksine İhsan Dağı, çok sert bir yazı yazdı.

"Mesele elbette dershaneler değil" diyen Dağı yazısında, AK Parti hükümetini Tevhid-i Tedrisat yasasının çıkarıldığı tek parti hükümetine bile benzetti!

İşte o satırlar...

Devletin eğitim sektöründeki başarısızlığını telafi etmek üzere toplumun ve piyasanın bulduğu çözümü zorla ortadan kaldırmaya çalışan devlete ne denir?

GÖLGE ETMEYİN YETER! 

Dershaneler özellikle orta-altı gelir gruplarının çocuklarının yukarı doğru tırmandıkları birer merdiven. Çalışkan, zeki, başarılı çocuklar dershanelerin de desteğiyle Türkiye’nin en iyi okullarını kazanıyorlar. İnsanların elinden böyle bir imkânı zorla almak çok sorumsuzca bir girişim. Üstelik dershaneleri kapatmak da mümkün değil. Nasıl insanların işyerlerini kapatabilirsiniz ki? MEB ismini kullanıyorlarmış. Zorunlu olmaktan çıkarırsınız onlar da kullanmazlar. Dershanecilerin devletten istedikleri sadece ‘gölge etmemeleri’. Üstelik hangi veli çocuğunu bir dershaneye yazdırırken Bakanlığın onayını, belgesini soruyor? İnsanlar zaten MEB’in okullarından kaçıp geliyorlar dershanelere. Bakanlık önce kendi okullarına çekidüzen versin.

CEBERRUT DEVLET KOMÜNİST UYGULAMA

Dershane kapatma meselesinde beni en çok rahatsız eden o bildik, ceberut, her şeye karışan eski devletin yüzünü görmek. Özel işyerini kanunla kapatmaya çalışan bir devlet tasavvur edemiyorum. Bu ancak eski Komünist blokta olabilecek bir uygulama. Dershanelere kanunla kilit vurulacak, herkes devlet okullarında yüce devletimiz ne lütfederse onunla yetinecek!

İnsanların tercihlerine, işyerlerine, ek eğitimlerini nerden-kimden alacağına karışan bir devlet olur mu? Mesele dershane meselesi değil, bir ‘devlet zihniyeti‘ meselesi. Biz biliyoruz bu zihniyeti. Tepeden inmeci, buyurgan, ideolojik. Her şeye, topluma, piyasaya karışan devlet...

Bu toplum çocuklarının eğitimi için her şeyi yapar. Eğitim yeraltına iner, karaborsa olur. Çocukları, velileri, öğretmenleri gizli gizli ders alan, ders veren ‘suçlu’lara dönüştürürsünüz. Sonra da haberler; ‘basılan evde kaçak ders veren öğretmen ve öğrenci yakalandı. Suç unsurları olarak üniversiteye hazırlık kitapları ele geçti’!

TEVHİD-İ TEDRİSAT'TAN BERİ... 

TANDOĞAN KİMDİR?

Nevzat Tandoğan, Tek parti döneminin sembol isimlerinden birisidir.

Atatürk döneminden başlayarak intihar edene kadar Ankara valiliği yapmış olan Tandoğan “Bu memlekete komünizm gelecekse onu da biz getiririz” sözlerinin sahibidir. Despotluğu hukuk tanımazlığı ile meşhur olup valiliğinin yanı sıra 18 yıl Ankara belediye başkanlığı da yapmıştır.

Döneminde köylülerin Ankara’ya girmesini yasaklamıştır.

Birçoğu öğretmen ortaklığı girişimi olan binlerce dershane var. Tartışmayı ‘cemaatin dershaneleri’ bağlamında yürütmek yanlış. Sanki tek mesele buymuş gibi. Bu proje eğitimi devletleştirme projesi. Tevhid-i Tedrisat yasasından beri de böylesine bir devletleştirme yapılmadı.

DEVLET BENİM DİYORLAR

‘Artık devlet benim’
deyince böyle oluyor demek ki. Her köşede bir Nevzat Tandoğan oturuyor; ‘memlekete ne lazımsa onu biz (devlet) yaparız, vatandaşa ne oluyor?’ Yani mesele dershane değil devlet; özel dershaneciliği yasaklayacak bir devletin ‘nasıl bir devlet’e dönüşeceği, yarın başka hangi özel girişimi yasaklayacağı...

Devletin hakim olduğu, her alanı kapladığı bir süreçteyiz; ‘yeni devlet’ diyorlar. Biz biliyoruz ki devlet devlettir, yenisi, bizim olanı, bizim yönettiğimiz fark tmez. Devlet ‘dev’leşiyorsa korkun!

Günün Önemli Haberleri