Zaman yazarı iki tarafa da isyan etti!
Abone olZaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, hem Cemaate hem AK partiye kızdı. Bulaç, "intihar ediyoruz" diyerek uyarıda bulundu.
İNTERNET HABER -
Hükümet ile Cemaat arasındaki savaşta en zor durumda olanlardan
biri Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç...
Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe'deki 'seçilmiş' köşe yazarları
davetine hatırlanacağı gibi Zaman si'nden davet ettiği 2 yazardın
biri oydu.
Haliyle Ali Bulaç'ın bugünkü yazısını içinde olduğu durumu da göz
önünde tutarak okumak gerekiyor.
Bulaç, hem hükümeti hem Cemaati uyardığı yazısında
"intihar ediyoruz" dedi ve Cumhurbaşkanı Gül'ün sözlerini
hatırlattı.
İYİ BİR SINAV
VERMİYORUZ
İşte yazıdaki kritik uyarılar;
"Kabul edelim, iyi bir sınav veremiyoruz. İktidar ateşi öylesine
yakıcı ki ne kadar uzağında kalmaya çalışırsanız çalışın, harareti
size de dokunur.
CAN ALICI SORU
Şu can yakıcı soruya hep beraber cevap arayalım: Neden
Müslümanlar aralarındaki ihtilafları tolere edemiyor, ortaya çıkan
sorunları İslam dairesi içinde kalarak çözemiyorlar? Yüce Allah,
ihtilafları çözmek üzere “kitap” indirmedi mi,
peygamber göndermedi mi? Müslümanlar Kitab’a ve Sünnet’e
inanmıyorlar mı, yoksa inandıkları, dilleriyle takrir ettikleri
halde amel etmiyorlar mı? Bu basit bilgiyi bilmiyor muyuz? Benim
şahsî kanaatim şu ki biliyoruz ama bilgilerimiz imana dönüşmüyor,
bu yüzden imanımız amellerimize yansımıyor. Dolayısıyla
bilgilerimizin de, imanımızın da bize faydası olmuyor.
NEFRET TOHUMLARI
EKİLDİ
Biri diğerinin gözünde öylesine bir “nefret objesi” haline getiriliyor ki, kalpleri kasıp kavuran nefret ateşi yakıp yıkmaya yetiyor. Bu ateş bizim ülkemize de sıçradı. Hamdolsun, beklendiği üzere Sünnilerle Aleviler arasında olmadı –inşallah olmaz da-, ama çok daha tuhaf, AK Parti-Hizmet arasında nefret tohumları ekildi. Aynı mescidde namaz kılan, çocuklarını aynı okula, dershaneye veren insanlar bir anda birbirlerine hasım kesildiler.
AK Parti’nin aslolan tabanı, iyi niyetli elemanlarıdır. Taban
bir camiadır, köklü bir geleneği var. Müntesipleri mü’min
insanlardan oluşur. Hizmet de kuru bir STK değildir, bir cemaattir.
Onun da tabanı kendini hizmete adamış mü’minlerden oluşur.
HER İKİSİNİN TABANI BUNDAN UZAK
TUTULMALI
Biri diğerini “kendine karşı komplo kurmakla”,
diğeri “yolsuzluğa batmak”la suçluyor. Bir kere
her ikisinin tabanını bu suçlamalardan uzak tutmalı. Benim açımdan
her iki iddia veya suçlama ciddiye alınmalı. İkisinin de bağımsız
ve tarafsız olarak araştırılması, soruşturulması gerekir. Hükümete
karşı bir komplo söz konusu ise bu hukuk dairesinde ve somut
deliller eşliğinde ortaya konabiliyorsa kim bu işe karışmışsa,
neyse cezası verilmeli. Ama suç ve ceza “bireysel”
olup kolektif olamaz, intikamcı duygularla topyekûn hedefler
(medyası, finans kuruluşu, okulu vs.) seçilemez. Yine kim
yolsuzluklara karışmışsa, kamuya zarar vermişse, çalıp çırpmışsa
bunun da soruşturulması şarttır. AK Parti’yi parti ve tabanıyla bu
cürümlerden tenzih etmek lazım.
İNTİHAR EDİYORUZ
Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “üsluba dikkat çekiyor, hukuka
davet” ediyor, nimetin tepildiğini düşünüyor ve “Birbirimizin
yüzüne bakamayacak hale gelmeyelim.” diyor. Bu uyarılara kulak
vermeli.
Bu dünyada birbirimizin yüzüne bakamazsak, ahirette hiç
bakamayacağız. Lütfen sükunet, itidal, sabır ve hakkaniyet! Bu
kavgaya uzaktan bakan, Eflatun’un şu sözünü hatırlar:
“Savaşan iki ordu uzaktan intihar eden tek ordu gibi
görünür.” İntihar ediyoruz!